AK Parti'nin geleneksel istişare kampı başladı. Burada tüm milletvekillerinin yanı sıra, AK Parti'nin neredeyse bütün yöneticileri bulunur ve bir çok konu konuşulur.
Burada başkanlık sistemi başta olmak üzere, çok önemli konular da gündeme gelecek. Okuyuculardan gelen talepler, konuştuğum insanların bana ilettikleri ve kendi gözlemlerinden yola çıkarak bir kaç konuyu Afyon'da bulunan dostlarımıza, yöneticilerimize iletiyorum. Bunları da bir gözden geçirmenizde fayda var.
Çoğu zaman unutulduğunu düşünüyorum. Oysa AK Parti Türkiye'nin ana omurgasıdır, iskeletidir, ortak umududur. Milletimiz dara düştüğünde; 'eğer AK Parti varsa, eğer Erdoğan varsa onlar bir çözüm bulur, bizi bu sıkıntıdan kurtarır' derler. Bu milletin üzerinize yüklediği çok büyük bir vebaldir. Bunun gereğini yapmak, bu sorumluluğun ciddiyetiyle hareket etmek gerekir. Kişisel hesaplar, çıkarlar ve hedefler, milletin ve devletin bekası söz konusu olduğunda bir kenara bırakılır.
AK Parti sadece Türkiye'nin değil, tüm İslam dünyasının umut kaynağıdır. Fas'tan Malezya'ya kadar, tüm İslam ülkeleri ve tüm Müslümanların gözü Türkiye'dedir. Bizim ne yapacağımıza, ne söyleyeceğimize, nasıl davranacağımıza bakıyorlar.
Bizi örnek alıyorlar, bizim yöntemlerimizi uyguluyorlar. İslam dünyasını içinde düştüğü kaostan ancak Türkiye'nin çıkarabileceğine inanıyorlar. Bu çok büyük bir sorumluluk, çok büyük bir vebaldir. O zaman bu ülkeyi şu anda yöneten AK Parti'nin her adımında bunu düşünmesi ve buna göre adım atması gerekir.
Ehliyet ve liyakatı öne çıkartın
Ülkenin, devletin ve milletin AK Parti'den beklediği en önemli şeylerden biri, ehliyet ve liyakat sahibi insanların iş başına gelmesidir. Ancak o zaman bizi bu ciddi krizlerden, kaostan ve zor günlerden çıkartabilirsiniz. Seçilecek milletvekillerinden belediye başkanına, parti yöneticisinden bürokrata kadar, herkesin ehliyet ve liyakat sahibi olması, güçlü ve büyük Türkiye için en önemli şarttır. Bu yöndeki şikayetleri ve eleştirileri dikkate almak gerekir.
Bu hareket garibanların, zorluk çekenlerin, gadre uğrayanların, haksızlıkla mücadele edenlerin omuzlarında büyüdü. Gece yarısı elektrik direğine tırmanıp bayrak asan, uykusuz günler geçiren, kira ödeyemeyen ama yine de bu hareket için çalışan insanlarınızı unutmayın.
Adalet, hukuk, hakkaniyet ve vicdan bu hareketin en güçlü yanlarıydı. Bunların örselenmesine, bunların unutulmasına izin vermeyin. Kim mağdur oldum diyorsa ona kulak verin, derdini dinleyin, haklıysa 'haklı', haksızsa 'haksız' deyin. Kim olursa olsun mazlumdan yana olun, kim olursa olsun zalime, haksızlık yapana karşı çıkın.
İnsanın olduğu her yerde suiistimaller olur, haksızlıklar olur, vefasızlık olur. O yüzden bu davanın en büyük isimlerinden, Halife Hz. Ömer gibi yanlış yaptığınızda sizi uyaracak, sizi adalete ve doğru yol davet edecek 'eğri kılıçlar' edinin.
Adil, dürüst, namuslu, menfaat beklemeyen insanları partide, hükümette, sosyal hayatta görevler verin, onların uyarılarına kulak asın. Dost acı söyler sözünü unutmayın.
Bu hareketi hiç kimse Allah'ın izniyle dışarıdan yıkamaz. Bugüne kadar AK Parti'nin uğradığı saldırıları, haksızlıkları ve sorunları düşünün. Hepsinden güçlenerek çıktı.
AK Parti sadece kendi içinden yıkılabilir. Kendi içinde ayrılığa düşerse, kendi içinde fitne çıkarsa, gıybet artarsa, menfaatler ön plana çıkarsa, kişisel hesaplar yapılırsa, işte işte o zaman AK Parti için büyük tehlike başlar. Çünkü Kur'ân-ı Kerim der ki, “Birbirinizle uğraşmayın, sonra içinize korku düşer, gücünüz gider” (Enfal 56).
Bu hareketin kurucusu olan Erdoğan bu ülkenin ve İslam dünyasının da lideri oldu. Hepimizin kaderi onunkine bağladı. Erdoğan Türkiye'nin içinde bulunduğu krizlerden bizi çıkartacak tek liderdir. Ona yol arkadaşı olun, destek olun.
Ancak Erdoğan ya da Binali Yıldırım'a, liderlerinize yol arkadaşı olurken adaletten, gerçeklikten ve dürüstlükten uzaklaşmayın. Her zaman bir şey istemek, birini şikayet etmek için onlara ulaşmaya çalışmayın. Bir de inandığınız doğruları, yanlışları ve hataları da onlara anlatın. Böylece daha çok yardım etmiş olursunuz.
