|
Bilir misiniz Menderes?

Benim babam, sizin babanızın idam edildiğine hiç inanmadı. Ben ilkokulu yeni bitirmiştim sizin babanız bilmem neler tarafından şehit edildiğinde. Ama baba, dedim, gazetede resimleri yayımlanmış, inanmıyorsan getireyim de bak! Öfkeli bir şekilde yüzüme baktı. Fakat bendeki masumiyeti görünce, gözlerindeki o şimşek şimşek öfke dindi. Sonra ağlamaklı oldu. Başını çevirdi, hızlı hızlı yürüdü gitti.

Ben böyle acı bir haberi verdiğime bin pişman oldum. İki gün sonra mı, üç gün sonra mı hatırlamıyorum. At arabasıyla kazaya gidiyorduk. Atları ben sürüyordum. Bir ara bana bak oğlum, sen geçen gün Adnan Menderes''in sehpada resmini gördüm dedin ya. Onlar yalan. Resim değil mi bu, uydurursun koyarsın. Oğlum o zât ermiş, çok mübarek bir adamdır. Onu kimse öldüremez. Allah''ın veli kulu o. Sen gazetelerin yazdıklarına bakma! Menderes şimdi Türkiye''de değil. Jandarmalar onun hapisteki hücresinden beyaz bir güvercin olup pencereden uçup gittiğini gözleriyle görmüşler. Halkı kandırmak için idam ettik diyorlar. Zaten Yunanistan mı dediler, Bulgaristan mı dediler, oralarda bir yerde çok kişi kendisiyle bizzat çarşıda, pazarda dolaşırken karşılaşmış. Kar gibi beyaz elbiseleri varmış üzerinde. Kaçıp gitmiş bu ülkeden kan dökülmesin diye. Türkiye''nin başı sıkışınca geri gelecektir o. Bu memleket onun gibi evliyalar sayesinde ayakta duruyor evlâdım. Bu ülkenin asıl sahibi onlar. O mübarek olmasaydı, biz hâlâ minarelerden tangır tungur sesleri duyacaktık! Sen de Allah''ın Kelâm-ı Kadîm''ini öğrenemeyecektin!

Daha neler neler söyledi! Evet, Menderes Bey, benim babam ölünceye kadar sizin babanızın öldüğüne hiç inanmadı. Bilmem gerçekten inanmadı, bilmem inanmak istemedi, ama inanmadı işte.

Kusura bakmayın, ben de babam gibi, ne bileyim, biraz fazla safım herhalde. Hayalimde babanızın hatırasını, rahmetli babamınkinden bile daha kutsal bir hatıra olarak sakladığımdan olacak, sizin şu son tavrınız ve sözleriniz beni can evimden vurdu, dilhûn etti efendim.

O azîz şehidin oğlunun daha başka türlü davranmasını beklerdim.

Bir tekme de sizden mi yiyecektik efendim? Bir şamar da tarafınızdan mı?

Etseydiniz istifa! Ama partiden değil. Milletvekilliğinden istifa etseydiniz.

Yerli ve yabancı basını da toplayıp asîl bir tavırla, "Üniversitelerde yapılan zulüm ülkeyi mahvediyor! İmam-Hatip okullarında acımasızca yürütülen gaddarlığa dayanamıyorum. Müslüman bir ülkede, Müslüman''ın başörtüsüne, halkın Meclis''inde dahi tahammül edemeyen kişilerin arasında gayri benim işim yok!" deseydiniz.

Laikçilere "Siz bu millete kendi görüşünüzü din gibi dayatıyorsunuz! Siz laik değil, laikçisiniz! Halkın inancını horgörüyorsunuz!" diye kükreseydiniz.

Ya da daha başka ve daha çarpıcı ifadelerle o baskıcı kesimi uyarsaydınız. "Çağdaş", "laik", "uygar" gibi sahte sıfatlar takınanları yerin dibine batıran, onları utandıran, dünyaya rezil ve rüsvâ eden ve onları mecburen düşünmeye sevkeden beyanlarda bulunsaydınız. Bulunabilirdiniz.

Tam aksine, bir muhabirin "Babanızın zamanında başörtüsü meselesi olmadı, değil mi?" sorusuna verdiğiniz cevap var ya, işte asıl o cevap beni kahretti. Samimi söylüyorum kahrolmaktan da beter etti. Ve sizi gözümden de, gönlümden de bir anda sildi götürdü. O cevabınız, o anlamsız, o yakışıksız ve kusura bakmayın o hakikat dışı, çok saçma cevabınız benim nevrimi döndürdü.

"O zaman, şimdiki gibi okumuş, engin kültürlü ve tesettürlü hanımlar yoktu da onun için" deyip, şu basit tarihî gerçeği olsun haykıramaz mıydınız?

Bilir misiniz Menderes? Bir Ermeni arkadaşım anlatmıştı. Kurtuluş''taki evlerine bir akşam misafir gelen Ermeni dostları, babanızın ifadelerini radyodan dinlerken, dayanamaz ve ağlamaklı bir sesle aynen şöyle der: "Agop! Kendi öz insanına bile bunu yapanların yanında ben artık kalamam! Her şeyimi satıp savıp Marsilya''ya, tanıdıklarımın yanına gideceğim." Ve babanızın idamını görmeden ülkeyi terkeder.

Zalimin elini tutacağınıza, mazlumu tekmelediniz, beyim. Ya ben şimdi ne edeyim? Bizler de mi kaçalım, bu zorbaların elinden?

Babam iyi ki öldü efendim, ölmeseydi eğer, sizin bu söz ve hareketiniz yüzünden bin kerre daha ölürdü.

Safalar sizin olsun efendim!

٪d سنوات قبل
Bilir misiniz Menderes?
Kararsızların yardımına koştular
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim