|
Kötü örnek: Tunus ve Türkiye

Su-i misal emsal olmaz" der atalarımız, ama başörtü ile başlarının derde girdiğini iddia eden art niyetli Fransızlar hiç de öyle demiyorlar. Bir kere de "kötü örnekler" taklit edilsin istiyorlar.

Maalesef Haçlılık ruhunu açığa vurmaktan çekinmeyen böylesi bir kısım yazar çizerler, bağnaz Katolikleri kışkırtıyor, hükümete de veryansın ediyorlar. Nitekim "kötü örneklerden" hareketle aynen şöyle diyorlar:

"En hayret edilecek husus da şu ki Tunus ve (Esmanur''un memleketi) Türkiye gibi Müslüman ülkeler, kendi okullarında başörtüyü yasaklıyorlar. Nitekim geçen Ocak ayı ortasında Ankara polisi, okullara başörtüyle gitme lehindeki bir gösteriyi cop kullanarak dağıttı. Demek ki Fransa laiklik ilkelerine bağlılıkta daha gevşek davranıyor."*

Fransa''daki okullarda "200 bin Müslüman kız öğrenci okuyor"muş. Evet, iki yüz bin. Öyle yazıyor elimdeki kaynak**. Tabiî hepsi başörtülü değil. Fakat "Anne babalarının fazla ''sulandırılmış'' olarak gördükleri İslâmî yaşayışı toptan reddeden ve hatta tesettüre girerek baba otoritesine meydan okuyan 16 veya 17 yaşındaki genç kızların sayısı" habire artıyormuş.

Fransızlar bu netameli işin altından nasıl kalkacaklarını pek bilemiyorlar. Onun için gelip Diyanet İşleri Başkanı''ndan fetva koparmaya çalıştılar.

Tunus ve Türkiye gibi yapsalar, olmaz. Serde hukuk var. Eh, az çok da uygarlık var. İnsan haklarına saygı diye de bir şey var.

Kalkıp da birinci sınıf ülke onurunu bırakıp üçüncü sınıf memleket veya küme düşmüş diyar mı olsunlar?

Hem sonra başlarını örtüyorlar diye hani bazı ülkelerin yaptıkları gibi o kızcağızları bilimden mahrum etmek canavarlığına ve vahşetine tenezzül mü etsinler?

Kafanın içi yerine, dışıyla uğraşan ilim irfan yoksulu, redd-i miras, redd-i kimlik, redd-i tarih, redd-i ecdad etmişlere mi benzesinler?

Bilir misiniz ki köken olarak Hristiyan olan laik Fransa''da 11 Temmuz 1980''de verilen "Mondcho kararı" ile, çok eşli Müslüman ailelere her türlü medenî haklar tanındı. Şimdi 230 bin kişi bu haklardan yararlanmaya devam ediyor. Gerçi 1994''te alınan yeni bir kararla bu tanımadan vazgeçildi, fakat "kanunlar geriye işleyemeyeceği" için eski hak sahiplerinin kılına halel gelmedi.

Köken olarak Müslüman olan laik Türkiye''nin ise çok eşli ailelere hiçbir hak tanımadığını hatırlatsak hiç yüzü kızaran olur mu?

İslâm''ın Batı''daki geleceğinden emin olunuz. Batılı''nın fıtratında da sâfiyet vardır. Ve İslâm günden güne bu sâfiyeti yakalıyor.

Her geçen gün İslâm orada gönüller fethediyor. Hapishaneler bile ihtida merkezlerine dönüşmüş durumda. Meselâ Nantes hapishanesinde bu yıl oruç tutan 77 kişiden 24''ü yeni Müslüman olmuş Fransız vatandaşı.

Başörtüsünün "entegrizm, fondamantalizm, kökten dincilik, radikallik, irtica" alâmeti değil, Kur''ân''da Allah tarafından emredilen bir yükümlülük olduğunu bütün Batılılar''a ve en katı laik Fransızlar''a anlatıp kendilerini ikna edebilirsiniz. Çünkü onlar akıl ve mantık sahibidirler. Laikliği, çağdaşlığı ve şahısları putlaştırıp tapmazlar. O yüzden dindar Müslümanlar zamanla Batı''da daha huzurlu bir hayat süreceklerdir.

Acı olan, içimizden çıktıkları hâlde, bizim dinî değerlerimize yabancılaşmış olanlara hiçbir sözün kâr etmemesidir. Daha da acısı, bu kişilerin bazı Batılılar''a başörtüsünü "korkunç bir tehlike" olarak gösterme yolundaki insanlık dışı iftiralarıdır.

* Le Figaro Magazine, 30.1.''99, s. 30. ** Le Point, 16.1.''99, s. 61.

25 yıl önce
Kötü örnek: Tunus ve Türkiye
Dinlerden bir din…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir