|
İbre İmamoğlu’na mı döndü?
Altılı masanın ilk tur görüşmelerinden geriye; Kemal
Kılıçdaroğlu’nun kendini aday ilan ettirmesi
, İmamoğlu’nun masaya arz-ı endam etmesi ve İyi Parti’nin Mansur Yavaş kartından başka siyasi gündem kalmadı.
Dikkat ediyor musunuz, kamuoyunda;
muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı için üç isim konuşuluyor ve üçü de CHP’li.
Masanın diğer beş lideri muhafazakar-milliyetçi çizgide siyaset yaptılar hep.
Beş liderin aday olması sosyal medyada dahi gündeme gelmiyor.
Asıl ilginç olanı ise masaya oturtulmayan
HDP, adayın kim olacağı veya olmayacağı tartışmalarının kilit partisi
konumunda. Son tartışmalar da şunu gösterdi ki adayın kim olacağı değil de
İYİ Parti ve HDP’yi aynı masaya oturtacak bir isim
arayışı var. Muhalefet buna mecbur.
Eldeki isimler CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Üç adayın cephesinde ise çok ciddi bir çekişme var ve restleşmeler yaşanıyor. Özellikle son iki aydır tüm kamuoyu görüyor olan biteni. En avantajlı ve güçlü isim Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Kendisini sırayla tüm CHP’li kurmaylarına aday ilan ettirdi. Strateji ekibi kurdu. Çektiği videolarla
“devletten bana bilgi akıyor”
görüntüsü verdi, güçlü lider rolünü oynadı. Tam,
'artık aday ilan edilecek'
deniliyordu,
Akşener'in gizli vetosuna takıldı.
Bu arada Kılıçdaroğlu, rakipleri Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığı görevlerine devam edeceklerini de açıklayarak önlemini almıştı. Hatta
“Cumhurbaşkanı seçeceğiz, pop star seçmeyeceğiz”
sözleriyle İmamoğlu’na ayar da verdi.
Baktı İmamoğlu durmuyor,
“Aramızda bir rekabet filan yok.
Ben genel başkanım, o İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı”
diyerek durması gereken yeri de gösterdi.
Ancak İmamoğlu durmuyor. Niyetini mayıs ayındaki Karadeniz gezisiyle tam olarak belli etmişti. Otobüslü tur her ne kadar
“yol kazası” ile sonuçlansa da İmamoğlu bir süre geriye çekilerek bu travmayı atlattı
gibi. Öyle böyle bir süreç yaşamadı oysa. Hatırlayın bir gecede üstü çizilmişti. Herkes
‘dersini de boyunun ölçüsünü de aldı. Artık İstanbul’a yoğunlaşır’
diye düşünürken İmamoğlu
“Ben bu sevdadan vazgeçmedim”
dercesine hamlelerini yapmaya başladı.

Geçenlerde de değinmiştim. Fransa’da yayın yapan L’Opinion gazetesindeki bir makalede şöyle bir cümle yer aldı: “51 yaşındaki İstanbul Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanlığı yarışındaki en karizmatik ve en çok şansı olan muhalefet lideri.
” Bu güzellemeleri yapan ekonomist Laurence Daziano, aynı makalede Amerika ve Avrupa’nın uzun vadeli strateji belirleyerek, Türkiye’de muhalefete oy verecek seçmenlere el uzatması gerektiğini de söylüyor. İmamoğlu ısmarlama bir yazıyla aday gösterilecek değil tabii. Ancak
“Ben buradayım ve bakın Batı da beni istiyor.”
mesajını fazlasıyla veriyor.

Peki, bu el kaldırmanın Türkiye'de karşılığı var mı? Amberin Zaman paylaştı, araştırmacı Özer Sencar’a göre Erdoğan’ın karşısında şansı olan tek aday İmamoğlu imiş. Eğer Kılıçdaroğlu veya Yavaş aday olursa Erdoğan ikisini de siler atarmış.
İmamoğlu bu rüzgarla birlikte iki kritik görüşme yaptı. Meral
Akşener’i ‘merhaba zabıta’ töreniyle
belediyede ağırladı. Akşener’in “HDP’ye bakanlık verme” krizi yaşanırken
Kılıçdaroğlu ile en azından telefonda görüşmesi beklenirken İmamoğlu’nu ziyaret etmesine
elbette derin anlamlar yüklenecektir. İmamoğlu’nun sonraki görüşmesi ise Ahmet Davutoğlu ile oldu. Hem de metrobüs kazası yaşanan akşam!
‘Hem de” vurgusu bana ait değil. Cumhuriyet gazetesinin haberinden
ürettim. İmamoğlu’nun o akşam Davutoğlu ile görüştüğünün tüm detaylarını, hatta
lokasyonuna kadar Soner Yalçın’ın Odatv sitesi yazdı.
Haberdeki bilgileri ancak İmamoğlu’nun ya
kendisi ya da basın danışmanı verebilirdi zaten
. Odatv’nin İmamoğlu’nun medyadaki karargahı olduğunu herkes biliyor.
Bu haber bir ilandı.
‘Neyin ilanı’
sorusunun yanıtını Kılıçdaroğlu destekçisi Cumhuriyet gazetesi verdi. Cumhuriyet haberi;
“Ekrem İmamoğlu’nun ‘kaza’ günü nerede olduğu ortaya çıktı”
diye verdi. Tavırlı başlıkların büyük anlamları vardır.
“Onlarca insan kaza yerinde yaralıyken ve İstanbul trafiği felç olmuşken ne işin vardı Davutoğlu ile”
demeye getirmişti Cumhuriyet editörü.
Bu arada muhalefetin kendi içinde yaşadığı
medya savaşları ayrı bir yazı konusu. Özellikle de Halk TV cephesi...

Toparlayacak olursak. Üç isim var. Dört çıkmıyor. Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu…

Meral Akşener, diliyle söylemedi ama tutumuyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemiyor. İYİ Parti teşkilatı ise
Mansur Yavaş için hem kamuoyu oluşturuyor hem de bastırıyorlar.

Buna karşılık kKilit parti HDP,
Mansur Yavaş ismini duymak bile istemiyor.
En sonDemirtaş hapisten açıklama yollayarak “Ülkenin sorunları hakkında henüz tek kelime etmemiş kişilerin suskunluklarının
bazı anketlerde bir parça yüksek çıkması kimseyi yanıltmasın
” dedi.

Kılıçdaroğlu ise
“Aday benim. Bana mecbursunuz. Biri artık ilan etsin”
rahatlığında. Kemal Bey HDP’nin tavrından da güç alıyor. Mansur Yavaş'ın ağzını bıçak açmıyor. Elindeki tek siyasi argümanı hakkıyla kullanıyor.

Geriye Ekrem İmamoğlu kalıyor. O da görüldüğü gibi
Akşener’in yedek kartı olarak çalışıyor
ve son günlerde temposunu artırdı. Demirtaş’ın Yavaş ismine net çizik atmasıyla, ibre kendisine dönmüş görünüyor.
İmamoğlu'ndan çok fevri ve siyasette dengeleri değiştirecek hamleler gelebilir.

Eylül bitiyor, ekim kapıda. Altılı masada işler hayli karışık.

Yazıyı Hurşit Güneş’in CHP Genel Başkan Yardımcısı'yken Meclis’te tertiplediği rozet takma seremonisi ile bitireyim:
“Bakın çok ilginç bir şey yapacağız. Üçgen biçiminde birbirimize takacağız. Ben Haydar Bey’e takacağım, Haydar Bey Mehmet Bey’e takacak, Mehmet Bey de bana takacak ve g
azeteler için haber niteliğinde olan bir şey çıkacak.”
#Kılıçdaroğlu
#Ekrem İmamoğlu
#Mansur Yavaş
#HDP
il y a 2 ans
İbre İmamoğlu’na mı döndü?
Hikâyeler (2)
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir