|
Kadir Topbaş’ın izinde: Polemiksiz İstanbul

Geçtiğimiz cuma günü İstanbul adayı Murat Kurum’un sahadaki çalışmalarını takip ettim. Gazetemizde yayınlanan röportajı okumuşsunuzdur. Murat Bey ile cuma namazından sonra AK Parti İstanbul il binasında buluşmak için sözleşmiştik. Saat iki gibi danışmanı aradı, Taşdelen’deki Hacı Yusuf Kebir Camii’ndelermiş.
“Avludan çıkamadık. Vatandaşlar bırakmıyor”
dedi. Ancak saat 3’te gelebildi. Büyük Birlik Partisi heyeti de görüşmek için bekliyormuş. Bizim röportajı toplantı sonrasına aldık. Toplantı bitmek bilmedi. İçeriden 17’de çıktılar. Murat Bey’e “geç oldu, yarın sabah yapalım” diyecektim ki o bana,
“Ümraniye’ye gideceğim. Önce esnaf ziyareti, sonra gençlerle buluşma var. Röportajı yoldayken yapalım, zaman kazanalım”
dedi.

Sağ olsun fotoğrafçımız Sedat Özkömeç de “bana uyar” deyince, pazar günü yayınlanan söyleşiyi 45 dakikalık yolculukta yapmış olduk. Adaylığı açıklandığı günden beri Yeni Şafak gazetesi adına kendisini takip eden Neslihan Önder ile soru yağmuruna tuttuk. Yanıtların bir kısmını da bu yazıya sakladım.

Murat Kurum’u Çevre ve Şehircilik Bakanı’yken Giresun’un Dereli ilçesinde yaşanan sel felaketinde takip etmiştim. Gün boyunca arazi araçları ve helikopterle dağ köylerine gitmiştik. Dere yatağında kalan ama hasar almayan bir evi, sahibinin itirazlarına rağmen oracıkta yıktırmıştı. “Risk alamayız Amca, sana yenisi yaparız lakin bu evi burada tutamayız” demişti. Şimdi başka bir bakanla çalışan danışmanına o gün,
“Murat Bey sahada çok gayretli. Genç, dinamik. İş bitirici. Bir sorunu çözüp hemen diğerine odaklanıyor. AK Parti İstanbul’u Murat Kurum ile geri alabilir. Bu tempoyla giderse gündeme gelir”
demiştim.
Bu öngörüyü birçok kişiye de söyledim. Açıkçası adaylığı benim için sürpriz olmadı. Murat Kurum, yangınlarda, sellerde ve deprem felaketlerinde sahadaki gayretiyle ön plana çıktı. Özellikle de bugün yıl dönümü olan, asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin ilk anlarından itibaren çalışmaları yürütmek için sahada büyük gayret gösterdi. Takdir topladı. Gönüllerde taht kurdu.
“İstanbul’un mevcut sorunlarını çözecek belediye başkanı”
beklentisini biraz da bu performansıyla oluşturdu.
Adaylığı açıklandıktan bugüne geçen bir ayda Kurum’un İstanbul’da kabul görmesi ve ilçelerde ‘
sanki belediye başkanıymış
’ gibi karşılanması ise şehirdeki büyük bir boşluğa işaret ediyor. O boşluğun adı ise;
sahipsizlik ve başkansızlık!
Bence, AK Parti adayının en büyük avantajı dört yıldır doldurulmayan bu boşluktur.
Fakat Murat Kurum’un bir hususiyeti var ki; seçim sürecinin hemen başında rakibi karşısında psikolojik üstünlüğü ele geçirmesini sağladı. Murat Kurum çok sakin, soğukkanlı, itidalli bir kişiliğe sahip. Sütlüce’den Ümraniye’ye giderken kendisine,
“Ekranlardan, meydanlardan size doğru sataşmalar, göndermeler var. Gündeminize almıyorsunuz. Bu bir strateji mi, siz gerçekten böyle misiniz ve nereye kadar böyle sakin kalacaksınız?”
diye sordum.
Şunu söyledi: “Ne yapmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bir siyasi senaryo ve onun üzerinden kurulan tezgahlar var. İstanbul’un sorunlarını ve buradaki isteği, talebi perdelemeye çalışıyorlar. Her bir işe bir bahane ile siyaset yapma anlayışı var. Bunu İstanbullular artık net şekilde gördü.
Akılları sıra bizi farklı alanlara çekmek için mücadele ediyorlar ama İstanbul’un böyle bir beklentisi yok.”
İstanbul’un adayı, polemik sorusunu kendi adına değil de İstanbullular adına yanıtladı. Yani polemik oluşturmaktan kaçındı.
Aslında, herkesin gördüğü siyasi manzara üzerine durum değerlendirmesi yaptı.
Kurum’un kişiliği tam olarak böyle ya da bir iletişim stratejisi üzerine hareket ediyor olabilir. İstanbul’u kazanmak için yola çıkmış bir aday, rakibinin göndermeleri, bir yazarın eleştirisi veya sosyal medyada yapılan paylaşımlara takılıp laf yetiştirmeye kalkarsa hem kampanyasını yürütemez hem de
enerjisini tüketir, yıpranır.
Bu arada Murat Kurum sakinliği ve ‘
Sadece İstanbul’ konsantrasyonuyla rakibini fazlasıyla kızdırıp, panikletmişse eğer, -öyle de görünüyor- kampanyası başarılı ve işler doğru yürüyor demektir.
İstanbul halkının önünde geçmişten bugüne mukayese edilecek bir de büyük bir isim, büyük bir değer var;
merhum Kadir Topbaş
. Hem belediyecilik hizmetleri hem de nezaketi ve politik üslubuyla Türk siyasetinde önemli izler bıraktı. İstanbul’u yıllarca “Kadir Ağabey” ağırlığıyla yönetti. Murat Kurum da Kadir Topbaş’ın izinden yürüdüğünü belli ediyor. Sohbetimizde merhum Kadir Topbaş’ı da yâd ettik. O izler Murat Kurum’un dilinden şöyle döküldü: “Kadir Başkanımıza herkes “Kadir abi” diye hitap ederdi. Şehrin abisiydi.
Duruşuyla, tavrıyla, samimiyetiyle, sakinliğiyle bütün şehir kendisini kabul etti. Ben de bu anlayışı çok önemsiyorum.
Biz şimdilik abi olamayız ama kardeş olabiliriz. ‘İstanbul’un evladı’ olabiliriz.”

İstanbul’u dünyanın merkezi kabul eden, tüm mesleki ve siyasi birikimini İstanbul’a vakfeden, polemikle değil de işleriyle, hizmetle gündeme gelen ve İstanbul’un her karışında izi olan Kadir Topbaş’ı rol model alan bir aday bu şehir için artı kazançtır.

Sandığa gitmeye 53 gün var. Havalar soğurken, sahalar ısınıyor. İstanbul’da ipi kimin göğüsleyeceği tabii ki merak konusu. Ancak Murat Kurum, sakinliği, ciddiyeti, seçim stratejisi, sloganları, sosyal medya paylaşımları, enerjisi ve sokakta gördüğü ilgiyle
yeni bir hikaye yazıyor
. Gözlemlerime ek olarak not düşmek istedim.
#Siyaset
#Yerel Seçim
#İstanbul
#İBB
#Murat Kurum
#Kadir Topbaş
#Ersin Çelik
3 ay önce
Kadir Topbaş’ın izinde: Polemiksiz İstanbul
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik
‘Şişman Kadın’ kim?