|
Siz ne hissettiniz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki akşam bir araya geldiği TÜGVA’lı gençlere konuşurken, 31 Mart seçimleri için “
Benim için bu bir final, yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim
” dedi.
Erdoğan, “
final seçimim
” diye ilan edince hemen sosyal medyaya baktım. Duygusal tepkilerin öncesinde şaşkınlık hakimdi.
Böyle mi olmalıydı? Böyle mi duyurulmalıydı? Hayretlere hayretler eklenirken, kendisine uzun yıllar yoldaşlık etmiş bir ağabeyle konuştum. Şunları söyledi: “
Erdoğan tam olarak buydu zaten. Otoritesini, öfkeli demeçlerini, ‘sert adam’ hallerini hep politik meselelerde gördük. Memleket ve mazlumlar mevzu bahis ise görünen Erdoğan ile söz konusu kendisi olunca sıradanlaşan Erdoğan’ı ayırt etmek gerekiyor. Şahsıyla ilgili bir meseleyi, gelişmeyi, kararı dile getirirken, örneğin; artık adımbaşı gördüğümüz tünelleri açarken duyduğu ve sergilediği heyecanı göremezsiniz. Şu açıklamayı, bir gün nerede ne nasıl yapacağını ben 50 kez düşünmüşümdür ama Erdoğan aklına dahi getirmemiştir. O an gelmiştir ve söylemiştir.

Erdoğan’ın böylesine önemli, her boyutuyla tarihi, şahsının ötesinde memleketi ilgilendiren kararını, bu zamana dek yaptığı sayısız konuşmanın herhangi birinin akışında dile getirmesi yine de yadırgandı.

Aslında anayasayla ilan edilmiş kararı diliyle ikrar etti Erdoğan. Yine de şaşırtıcıydı. Öyle ya, tam 30 yıldır girdiği her seçimi kazanmış, halktan aldığı gücü demokrasiyle perçinlemiş,
Türkiye’nin çağ atlamasının öncüsü olmuş, darbe girişimlerini göğüslemiş ve henüz 9 ay önce bir büyük zafer daha kazanmış liderden söz ediyoruz.
Oysa, dört yıl sonrasını işaret ederek “Benim için bu bir final, yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim” demek yerine
herkesin müdahil olacağı, kendisine oy verenler kadar oy vermeyenlerin de itiraz edip kararından geri çevirmeye çalışacağı siyasi zemin inşa edebilirdi.
Bugün değil de 2028 seçimlerine iki yıl kala, kamuoyunda yoğun tartıştırabilir, araştırmalar yaptırabilirdi. Eğer aktif siyasetten çekilmeye niyeti olmayan bir lider olsaydı Erdoğan, “miş gibi” yaparak siyasette çok fazla örneği olan; “daha güçlü dönme” yöntemine başvurabilirdi.

Peki halk bu tarihi ilan üzerine ne düşünüyordu? Erdoğan’ın konuşmasının o bölümünü Twitter ve Instagram’da paylaşıp takipçilerime “Ne hissettiniz?” diye sordum. Bu yazıyı bitirirken yaklaşık bin mesaj gelmişti. Ağlama ve üzgün surat emojileri bir yana sayısız yorum okudum.

***

Bazılarını yazıya alıntılamak istedim:
“Demesin öyle şeyler.”
“Son demesi çok hüzünlü.”
“Yoksunluk hissi.”
“Çok üzgünüm ve tedirgin.”
“Gözlerim doldu ve ağlamamaya çalıştım.”
“Beklenendi, özlenen olacak.”
“Arkamdaki dağım yıkılmış gibi hissettim.”
“Ömrümüzü, ömrüne getiren Allah’a hamd olsun.”
“Gelmesini istemediğim son gibi.”
“Bir gün herkes onu çok ama çok arayacak.”
“Başörtü-me bakınca senin ismin her daim anılacak.”
“Hep onun başımızda olmamasından korktum.”
“İçimden bir parça koptu sanki.”
“Bazen duyacaklarının canını yakacağını bilirsin ve duymak istemezsin.”

***

Muhalefet kanadının, siyasetçisi ve seçmeniyle anlam veremedikleri, yadırgadıkları ve aşamadıkları gerçeğin satırları bunlar. Halkın büyük bir kesiminin seçmen olmanın ötesine geçerek Erdoğan’a besledikleri sevgiyi bir türlü anlamlandıramıyorlar. Karşılıklı ya da tek taraflı tecrübe etmediklerinden olsa gerek, önceleri hafife aldıkları bu güçlü bağı artık tahkir ediyorlar.

Örneğin, 22 yıldır Erdoğan’ı seçen insanlara “koyun” diyorlar. “Demokrasi ama olsun ama böyle olmasın” istiyorlar.
‘Nasıl olacak?’ sorusu ise şu kısıtlı kanaatle havada kalıyor: “
Biz seçmeniz. Kaderimizi Erdoğan’ı seven insanlar belirlemesin!
” Nasıl ve nasıl olacak? Açıkçası bu tarz tartışmaların içinden çıkmak mümkün değil, sürdürmek de anlamsız. Nihayetinde Erdoğan’ın demokrasiyi sevgiyle pasifize eden bir diktatör olduğuna saplanıp kalıyorlar.

Çünkü Erdoğan kadar sevebilecekleri, güvenebilecekleri ve sadece oy vermeyip, gerektiğinde peşine düşebilecekleri liderleri yok. Ecevit’ten sonra olmadı. Onu da bir gecede silip attılar ayrı mesele. Son bir gayretle çok sevdiklerini sandıklarını, binbir ümit bağladıkları liderlerini ise dokuz ay önce gönülden de gözden de düşürdüler. Sözünü bile etmiyorlar şimdi. Arayışları ise sürüyor. Mesela bir CHP seçmeni Özgür Özel deyince “beklenendi” diyebilir mi? Asla! Bırakın seçmeni, bir ilçe başkanının tüyü dahi ürpermez.

Peki Erdoğan’ı sevenler, Erdoğan’a oy verenler, Erdoğan için canını dişine takanlar, neden çok üzgünler, dertliler. Sevdiklerini ciğerlerinden ifade ediyorlar. Bu sorunun “bir” yanıtı yok. Ancak binlerce hatta milyonlarca yanıtı var. Muhalefet cephesi, kanadı, seçmeni ise o yanıtları merak bile etmekten yoksunlar. Hissetmediklerini hissedemiyorlar. Dünden beri de Erdoğan’ın, seçmeni duygusal yoğunluğa sokmak istediğini yazıp çiziyorlar.

Madem öyle, o yoğunluğa siz de girin.
Bakın Özgür Özel, “2028’de CHP’yi iktidar yapamazsam koltukta durmam” dedi.
Bakın bakalım bir kendinize, heyecanlanmış mısınız?
#Recep Tayyip Erdoğan
#Siyaset
#Toplum
#Seçmen
#Ersin Çelik
2 ay önce
Siz ne hissettiniz?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî