15 Temmuz gecesi sela ve ezan fikri kimindi

04:0013/11/2016, Pazar
G: 16/09/2019, Pazartesi
Hasan Öztürk

Öğrendim ki
15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu
'nda
“O gece sela ve ezan okunması fikri kimindi”
sorusunun peşine düşülmüş. Komisyon üyesi
Mehmet Erdoğan
eski Emniyet Genel Müdürü
Celalettin Lekesiz
'e şöyle sormuş:


15 Temmuz gecesinin en önemli buluşu
sela okunmasıydı

herhalde. Bugünkü teknolojide, televizyonlar, sosyal medya vesaire varken bu sela fikrinin hemen, akşamın erken saatinde

kimin aklına ilk geldiğini ve bunun nasıl gündeme geldiğini

gerçekten merak ediyorum.”



Lekesiz'in cevabı

, “Bu ortak aklın bir sonucu

. Konuya ilişkin değerlendirmeler yapılırken arkadaşlarımızdan, daire başkanlarımızdan

falan birisinin fikri

. Genel kabul görmesi sonucunda da Diyanet'le irtibat kuruldu…” oluyor.



Size bugüne kadar biraz da hicap duyarak yazmadığım ama bugün için yazılması gerektiğine inandığım

doğruları aktarmak istiyorum

.



15 Temmuz'u bir medya mensubu, bir gazeteci ve televizyoncu olarak yaşadım.



O gece “Selalar okunsun, ezanlar okunsun” fikrinin nereden çıktığını biliyorum

.



“Sela ve ezan fikri” Ülke Tv Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çelik'e aittir

. Zira o gece saat 22.30 sularında kendisiyle yaptığım telefon konuşmasında, şöyle bir kanaat oluştu: “Mutlaka medya grubu olarak milleti bu darbe teşebbüsüne karşı harekete geçirmeliyiz.

En etkilisi de sela ve ezan okunsun diye ekrandan çağrılar yapmaktır. Çünkü bu milletin ortak değeri bayrak ve ezandır.”


Bunun üzerine darbe gecesinin daha ilk saatlerinde ve

henüz Cumhurbaşkanımızın sesi kulaklarımıza ulaşmamışken

,

Ülke Tv canlı yayınında ilk çağrıyı biz yaptık, Turgay Güler ile birlikte.


Hatta Turgay Güler kardeşim, çağrıyı defalarca tekrarladı dakikalarca.



Bu arada bizzat ben

Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez

beyefendiye ulaştım. Kendisi yayınımıza katıldı ve yine

ekrandan Türkiye'deki bütün din görevlilerini “sela ve ezan okumaya” davet etti.


Bir şey daha söyledi o yayında:

“Zaten yayına bağlanmadan önce tüm din görevlilerine bir yazı ile sela ve ezan okunması talimatı verdik…”


15 Temmuz gecesi kara bir geceden aydınlık bir sabaha evrilmişse bunda birçok faktör var. Bu faktörlerden en etkilisi

Cumhurbaşkanımızın “Milletimi sokaklara, meydanlara, havalimanlarına davet ediyorum” deyip, yola çıkması ve millet ile buluşmasıdır

.



İkinci büyük faktörse bence

milletimizin aziz evlatlarının minarelerden okunan sela ve ezana kulak vermesidir.


Ve hamdolsun, bu muazzam etkileşimde karınca kararınca katkımız olmuştur.



***



Sela ve ezanın okunmasının nasıl bir etki oluşturduğuna ilişkin iki örnek

vermek istiyorum.



Bir

: 15 Temmuz gecesi darbecilerin İstanbul'da saldırdıkları yerlerin başında

Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Binası

geliyordu. Bu binanın hemen arkasında tarihi ve manevi değeri yüksek iki cami var.

Hırka-ı Şerif ve Mesih Ali Paşa.


İşte bu iki caminin minarelerinden bizlerin çağrıları sonrasında okunan ezan ve selalar sonrasında

Fatihliler Vatan Emniyet Binası'na aktı. Öyle ki Akşemsettin, Keçeciler, Sarıgüzel, Kocasinan, Balipaşa ve Fevzipaşa Caddeleri insan seline döndü.


İki

: Darbe atlatıldıktan iki gün sonra o gece

15 Temmuz Şehitler Köprüsü'

nde olan dostlarımdan biriyle konuşurken şöyle dedi:



“Epeyce bir kalabalık köprünün hemen girişindeki

Hazreti Ali Camii'nin etrafında toplanmıştık.
'Birbirimize ne yapacağız'

diye soruyorduk. Köprüye yürüyüp yürümeme konusunda tereddütler yaşıyorduk. Harekete geçmek için bir neden, bir şey bekliyorduk.

Birden Hazreti Ali Camii'nin minaresinden selayı duyduk. Ardından ezan okunmaya başlandı. Hepimize bir can geldi. Tekbir getirmeye başladık. Oluktan boşalırcasına köprüye doğru yürüyüşe geçtik.



Darbeyi Araştırma Komisyonu üyesi Mehmet Erdoğan'ın

“Sela ve ezan fikri kimindi”

sorusuna katkı vermek istedim.



Bendeki bilgiler de bunlardır.



Arz ederim…




Safitürk'ün şehadeti

Adında hem Muhammet var hem Fatih… Soyadı zaten Safitürk. Al Bayrağa sarılıp ahirete yolculandı, şehitler kervanının son yolcusu…



Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk'ü ahirete yolculadık. Şehadeti mübarek olsun.



Yiğitti, vakarlıydı, bir o kadar da tebessüm sahibiydi. Eşi onu yolcularken,

“Sana da böylesi yakışırdı.

Her şehit cenazesine giderken hüzünlenirdin, şimdi de sen gidiyorsun” dedi. Babası, “Vatan uğruna ben de hazırım” dedi.



Bir yiğit, kahpe PKK'lıların bombalı saldırısıyla şehit düştü.


HDP'lilere destek için Meclis Grubu'nu işgal eden AB temsilcilerine, PKK'yı terör örgütü saymayan Brüksel Mahkemesi'ne ve elbet CHP'yi HDP'lileştirme eğilimine giren Kılıçdaroğlu'na duyurulur.





Yeri gelmişken “Türkiye'de Devlet Reformu” tartışması yeni mi

Başbakan Binali Yıldırım

Trabzon'da yaptığı konuşmada,

“MHP ile birlikte Başkanlık Sistemi'ni getireceğiz”

dedi. Hadi hayırlısı…



Anlaşılan 2017'nin hemen başında Meclis Genel Kurulu'nda müzakere edilecek anayasa değişiklik paketi büyük olasılıkla ilkbaharda millete sunulacak

. Referandum kapıda yani.


MHP lideri Devlet Bahçeli

'nin il başkanlarıyla yaptığı toplantıda bir kez daha “Parlamenter sistemden yanayız” demesini bir kenara bırakırsak, AK Parti ile MHP birlikte tıkanan sistemi açacak görünüyor.



Tam da sistem tartışmasının yaşandığı bu günlerde sevgili dostum

Siyaset Bilimci Kültür Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman ufuk açıcı bir kitap yayımladı. “Türkiye'de Devlet Reformu ve Başkanlık Sistemi”

ismiyle.



Kitabın ana fikri, devlet reformu Osmanlı'nın son döneminden başlayıp günümüze kadar süre gelen bir tartışmadır. Ve reformun geldiği son noktada

başkanlık sistemi tartışması bugünün değil 45 yıldır devam eden bir tartışmanın konusudur.


Hüseyin Yayman'ın, kitabını okuyunca,

“Boşa geçen yıllar bize hangi faturaları ödetti”

sorusunu sormadan edemiyor insan!




#15 Temmuz
#Referandum
#Hırka-ı Şerif
#Binali Yıldırım
#Fatih Safitürk