“Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında” diyor ya hani Tanpınar.
Tam da öyle bir siyasi denklem kurulmuş, HDP ile Millet İttifakı arasında.
Bu denklemde yeni bir aşamaya gelindiğine ilişkin emareler var.
“Şeffaf ittifak” için kollar sıvanmış. Takvim belirlenmiş. Strateji oluşturulmuş..!
Yanılıyor olmayı umardım. Ancak CHP’liler yanılmadığımı ispatlamak için sıraya girmiş görünüyorlar.
Millet İttifakı’nın zımni ortağı HDP, ittifaka ne kadar dâhil tartışmasını yaptık uzun süre. Her seferinde hem CHP’lilerden hem İyi Partililerden, keskin itirazlarla “Hayır” cevabı aldık. HDP’li Pervin Buldan’ın, “Halkımız bizden açık, şeffaf ittifak istiyor. Öyle kapalı kapılar ardında değil” diye özetleyebileceğimiz ilk çıkışından bu yanaysa epeyce yol alınmış görünüyor.
Gerçi, eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, İyi Partililere kızıp “faşistler” dedikten sonra, “HDP’nin öncülüğünde 3’üncü bir ittifak” formülünü ortaya attığında CHP’den “Otur oturduğun yerde seninle kimse ittifak yapmaz. Bu ilişki biçimini kabul et” çıkışı gelmişti. Fakat durum şu anda daha ileri safhada.
CHP’li Dursun Çiçek’ten dikkat çeken bir öneri geldi. Öneriye, Gürsel Tekin de başka bir boyut katarak destek verdi.
Aynen şu ifadeleri kullandı Çiçek: “Ben Millet İttifakı’nın HDP dışında bir çatı adayla birinci turda seçime girmesine inanıyorum. HDP başka partileri de yanına alırsa üçüncü bir aday, Muharrem Bey’in partisi dördüncü bir aday, çok adaylı bir tur.
İkinci tura CHP’nin, İyi Parti’nin, Ak Parti’den ayrılanların kurduğu en ufak partilerin desteklediği bir çatı adayın Sayın Cumhurbaşkanı’yla kalacağı için, ikinci turda HDP seçmeninin Millet İttifakı’nın adayına oy vereceğini, o safhada da teröre bulaşmamış, sicili temiz binlerce var, yüzlerce var, binlerce belki çok olur, HDP üyesi, PKK’yı reddeden ve Türkiye’de geleceğini gören insanlar var, onlardan da hükümette bakan olabilir.
Sancar Bey, Ahmet Bey (Mithat Sancar ve Ahmet Türk’ü kast ediyor) var, isimleri geçen kişiler var.
Bingo!
Hani, HDP ile ittifak yoktu? Bırakın ittifakta olup olmamayı, anladığımız kadarıyla seçim ittifakının ötesine geçilmiş durumda. Hükümette koalisyon ortaklığı bile konuşulmuş. Al ver bile yapılmış. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa Millet İttifakı (CHP-İyi Parti ve SP) kuracakları koalisyon hükümetine HDP’yi de dâhil edecek.
Ne diyelim? Hayırlı olsun!
Hayırlı olsun da..! Bugüne kadar gayri meşru bir birlikteliği hep inkâr etmiştiniz. “HDP ile ittifak yok” demiştiniz. “Sadece HDP seçmeninin oyuna talibiz” demiştiniz. Ne oldu da hükümet kurarken bakanlık bile verebiliriz diyecek kadar ilişkinizi şeffaflaştırma cesareti gösterdiniz?
Acaba bu tavrınızın okyanus ötesiyle bir ilgisi var mı? Amerika’nın Suriye’de kara gücü olan PKK’nın Türkiye’deki siyasi kanadı HDP ile ittifakınızı alenileştirmenizi acaba Amerikalılar mı istedi?
Soruları çoğaltabiliriz. Ama CHP’li Çiçek’in, ikinci tura kalacak bir cumhurbaşkanlığı seçimi stratejisi İyi Parti lideri Akşener’in de dilindeydi geçen hafta hatırladınız mı?
Ne demişti, CHP lideri Kılıçdaroğlu ile buluşan İyi Parti lideri Meral Akşener: “HDP, seçime ayrı girmeli. Millet İttifakı genişlemeli.”
Bir hatırlatma daha! CHP’li Gürsel Tekin, konuya “laf cambazlığı” ile katkı veriyor. Diyor ki, “Yasamada Başkanvekilliği yapan bir insan neden bakanlık yapamasın ki…”
Doğru! HDP kapatılmamışsa ve hala siyaset yapma hakkı tanınmışsa meşru olarak seçime girer ve kazanırsa hükümeti kurar. İyi de Gürsel Bey, konu şayet “HDP’nin cumhurbaşkanı adayı seçimi kazanırsa hükümeti kurar, böylece HDP’liler de bakan olur. Ya da HDP’nin desteklediği cumhurbaşkanı adayı, seçimi kazanırsa hükümeti kurar ve HDP hükümete bakan verir” değil ki..!
Konu sizin de içinde olduğunuz Millet İttifakı’nın özellikle 2019 yerel seçimleri öncesinden bu yana HDP ile geliştirdiği zımni ittifakı bugüne kadar reddederken bugün ikinci tura kalacak bir cumhurbaşkanlığı seçiminde “bakanlık” vaadiyle zımni ortağınızdan destek istemeniz!
Bence dürüst davranın. Millet İttifakı’nın zımni ortağı HDP’yi şeffaf bir şekilde ittifakınıza dâhil edin ve seçimde boyunuzun ölçüsünü alın. Ne dersiniz?
Zenginden alın, fakire verin
- Sorumsuzlukların bedelini hepimiz ödedik ödüyoruz. Ne var ki bazılarımız çok daha ağır ödüyor. Bazı sektörlerimiz pandemi sürecinde büyüdü, güçlendi. Cirolarını birkaç kat artırdı. Bu iyi bir şey. Ancak bazı sektörler pandemi ile birlikte büyük sıkıntılar çekiyor.
- Dikkatinizi çekmek istediğim kesim ise “sektör” bile diyemeyeceğimiz “günlük” kazanan, emek- yoğun çalışan insanlarımız.
- Sıkıntıları had safhada. Bir yılı aşkın zamandır, tabir yerindeyse “sosyal sermaye”den yiyorlar. Yani, eş-dost, hısım-akraba, ana-baba, evlat desteği ile ayaktalar. Devlet katkısı bir yaraya merhem ama, yarayı onarmaya yetmiyor.
- Dünyadaki gelir adaletsizliğini biliyoruz. Ülkemizdeki gelir adaletsizliğini de… Gün odur ki, zenginden alıp fakire verme zamanıdır!
- Zenginin vergisi artırın! Fakir-fukaranın kursağını bir lokma nimet fazla girsin. Olmaz mı?
