|
Boston saldırısı, beyaz ırkçı terör

Boston''da, yirmi bin kişinin katıldığı maraton koşusunu ve kütüphaneyi hedef alan eş zamanlı bombalı saldırıdan sonra ABD güvenliği ''Müslüman ve esmer avı'' başlattı.

Yirmi yıldır, her güvenlik sorununda Müslümanların ''olağan şüpheli'' olmasına ve ABD güvenlik birimlerinin aşırı abartılı güvenlik önlemlerine hatta paranoyalarına bakılırsa, operasyonlar bir süre daha devam edecek. Belki birkaç örgüt mensubu gözaltına alınacak, hatta El Kaide, olmazsa adı duyulmamış örgüt isimleri servis edilecek.

ABD yönetiminin tedbirli davranıp ''İslamcı terör'' söylemini devam ettirmemesi iyi bir işaret. Çünkü şartlar değişti, aşırı sağcı Neocon çevrelerin küresel istila hayalleri büyük oranda suya düştü. Bunlara, son dönemde ABD, hatta batılı çevrelerin giderek içe kapanmaları, içerideki sorunlara yoğunlaşmaları da eklenince, ''İslam''la savaş'' doktrininden ekmek yiyenlerin önemli bir bölümü işini kaybetti.

''İslam tehdidi'' ön kabulüne bağlı güvenlik stratejileri olağanüstü karmaşa ve yıkımı da beraberinde getirdi. Şükür ki, insanlık bazı ''gerçekler''in üretilmiş gerçekler olduğunu kanıksadı da iddiaların alıcısı kalmadı. Çünkü iddianın mimarlarının genel anlamda sahtekar olduğuna dair binbir örnek çıktı ortaya.

Ama Boston''daki saldırıdan sonra da gördük; her ne kadar devlet bazı şeyleri değiştirse de güvenlik birimleri eski alışkanlıklarını devam ettiriyor. Çünkü müthiş bir zihinsel yönlendirme yaşandı. Buna genel anlamda ''öteki'' algısı da eklenince, Müslüman ve esmer avının her olayda tekrar başlatılacağını not etmek gerekiyor.

Bence ABD''nin, genel anlamda Batı''nın yepyeni bir sorunu var. Bu yeni tehdit, dışarıdan değil, içeriden geliyor. Onları uzun yıllar meşgul edecek, hatta yer yer kendi içlerinde çatıştıracak bir dalga bu.

Soğuk Savaş''tan sonra, var güçleriyle güvenlik stratejisine sarılıp dünyanın yarısını savaş alanı ilan edenler, maalesef bu yeni tehdidin de mimarları durumunda. Yani oyun kurucular aynı.

Aşırı sağcı söylem, Atlantiğin iki yakasında müthiş bir ırkçılık dalgası oluşturdu. Şimdiye kadar ABD ve Avrupa dışı hedeflere yönelen, devlet desteğiyle büyüyen bu dalga, şimdi içe yöneliyor. ABD ve Avrupa ülkeleri, ekonomik krizin de etkisiyle içeriye yoğunlaştıkça, bu dalga, yeni tehdit olarak çok daha büyüyecek. Besledikleri ırkçılık kendilerini vuracak, vuruyor da.

Norveç''te yaşanan ve 93 kişinin ölümüyle sonuçlanan kâbus bunun örneklerinden biriydi.

Aşırı sağcı Anders Behring Breivik, ırkçı, radikal Hristiyan, Tapınak Şovalyeleri mensubu, kafayı sıyırmış ve birtakım derin organizasyonların tetikçisiydi. Atlantik ırkçılığından besleniyor, Neocon örgütler tarafından yönetiliyordu. Onun düşünce dünyası ile Batı''nın siyasi, entelektüel ve dini önderlerin birçoğunun düşünce dünyaları örtüşüyordu.

Duruşması beş Mayıs''a ertelenen Almanya''daki Neonazi davasını, dönerci cinayetlerini, dahası yer yer nükseden ev kundaklama olaylarını bir kez daha hatırlayalım. Yüzlerce evi kundaklayan, yabancıların korkup ülkelerine geri dönmesini sağlamayı amaçlayan saldırıların arkasında derin devlet unsurları vardı ve bunlar Neonazi ırkçıları besliyordu.

Bu iki örnek, Atlantiğin Avrupa yakasından. Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy''nin ölçüsüz söylem ve politikalarına bakalım, Alman siyasi liderlere bakalım, Avrupa genelinde onlarca örnekle anlatabileceğimiz genel uygulamalara bakalım.. Hepsi birbirini tamamlıyor ve aşırı sağı besliyor. Danimarka''daki karikatür krizinin bile Neocon örgütlerle bağlantıları ortaya çıktı.

Atlantiğin öteki yakası, aslında bu yeni ırkçılığın merkezi durumunda. Protestan, beyaz, Irak''ta ayinler eşliğinde işkence yapan Amerika için tehdit Müslümanlar ya da Hispanikler değil. Tehdit kendisi, besleyip büyüttüğü ırkçı dalgadır ve bu dalga teröre dönüşüyor.

İşte bu ırkçı dalganın ilk örneğini 19 Nisan 1995 sabahı yaşadık. Amerikan yedek askeri olan Timothy McVeigh ve arkadaşı Terry Nicolas, Oklahoma''daki FBI binasının önüne bombayı patlattı. 168 kişi öldü, 680''den fazla kişi yaralandı.

Timothy McVeigh, Hristiyan sağcı örgütlere mensuptu. Tıpkı Anders Behring Breivik gibi. Dünyaya bakış, Müslümanlara bakış, Amerika''ya bakış aynıydı. 1995''ten sonra ''İslam ve terör''ün dünya genelinde yaygın bir kanaate dönüştürülüp bu ırkçı tehdidin gözardı edilmesi oldukça anlamlıdır.

Oysa McVeigh, ABD''nin gerçek düşmanının kendi içinde olduğunu ortaya koymuş, ''Ben bu saldırıyı Amerikan yönetiminden öğrendim. ABD''nin dünyada yaptığı operasyonlarla benim yaptığım aynı şey'' demişti. Ne gariptir ki, Breivik de benzer şeyler söyledi. Ülkesini ve Batı''yı tehditlerden koruyor, ''akılsız yönetimleri'' uyarıyordu.

Neyle? Katliamla.. Bu söylem ve eylemler Batı için bir ''cinnet hali''dir, ancak hala bu tehdit kamufle edilmektedir.

Henüz bilgimiz yok ama Boston''daki bombalı saldırıların arkasından da benzer bir bağlantı çıkacak gibi geliyor bana. Çünkü, dışarıdaki emperyal istila arzularını kamçılayacak şekilde geliştirdikleri tehditlerden kendi içlerinde büyüyen tehditlere bakamaz oldular. Ama bu ırkçı tehdit onları vuracak maalesef, bu kaçınılmaz görünüyor.

Onların teorisyenleri, ''İslam kendi içinde savaşacak'' diyordu. Ne kadar doğru ayrı bir tartışma konusu. Ama ırkçılık ve terör kendi içlerinde büyüyor

ve çok ciddi bir iç tehditle yüzleşmek üzereler.

Belki de bir iç çatışma tehdidi vardır ve bu tehdit

onlar için bütün tehditlerden daha önceliklidir.

11 yıl önce
Boston saldırısı, beyaz ırkçı terör
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?