|
İran Perestroikası, yeni terör dalgası

Çok garip gelişmeler oluyor. İran-ABD yumuşaması, Türkiye-İran arasındaki gerilimin düşürülmesi, Suriye konusunda daha rasyonel bir eğilimin şekillenmeye yüz tutması ve bütün bunlar olurken Afrika''dan Güney Asya''ya kadar bir çok ülkede örgütlerin hızla öne çıkması ve terör saldırılarının alabildiğine artması ya da artırılması...

Kimler arasında nasıl bir güç gösterisi yapılıyor? Terörü finanse edip coğrafyaya yayanlarla işbirliği kanalları açmaya çalışanlar arasında sert bir çatışma başladı. Bu yönüyle mücadele, İran-ABD yakınlaşmasının, bölgede genel iyileşmenin çok ötesinde, sınırları aşan bir görüntü veriyor.

ABD''de Barack Obama''yı köşeye sıkıştırmaya çalışanlarla yeni terör dalgasını yayanları bağlantılı görüyorum. ''İslamcı'' gruplar ya da başka örgütler, böylesine bir mücadelede hiç farketmiyor, aynı rolleri üslenebiliyor. Örgütlere roller dağıtılıyor ve bizler bunları bazen bir kilise saldırısında, bazen mezhep çatışmasından, bazen etnik kavgalarda bazen de şirket rekabetlerinde görüyoruz. Dolayısıyla İslamcı kategorisine alınan örgütlerin faaliyetlerini, cinayetlerini Müslümanlara yıkma girişimi de bu büyük operasyonun bir parçası.

Yeni sürecin flaş gelişmesi İran-ABD yakınlaşması. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Muhammed Hatemi''den bu yana ''gülümseyen yüzü'' ile öne çıkıyor. Sosyal medyayı etkin biçimde kullanıyor ve ''değişim'' vurgusu işliyor. Ruhani ile Obama arasında yapılan ve ''hoda hafız'' ifadesiyle son bulan görüşme, İran İslam Devrimi''nden bu yana iki ülke arasında (bilinen) en üst düzey diyalog oldu.

Şaşırtıcı bir durum. Hızlı gelişti ve pek kimse işlerin bu kadar kısa zamanda bu noktalara geleceğini düşünemedi. Dünya, iki ülkenin sürekli çatışma haline alışmışken, İran bu çatışmadan her zaman güç devşirmişken, ABD''nin İsrail''in verdiği provokatif yönlendirme ile İran''a saldırı yapması tartışılırken, Suriye krizinin zirvede olduğu bir zamanda bu yakınlaşma nasıl yorumlanacak?

Görünüşe bakılırsa ilk panikleyen İsrail olmuş. Benjamin Netanhayu alelacele ABD''ye gitme kararı almış. Obama''ya; ''Sen bu İran''ı tanımazsın. O ölümcül gülümsemenin altında başka şeyler var'' diyerek gerçekleri söyleyecekmiş.. Bundan şunu anlıyoruz:

İsrail Obama''ya gerçekleri söylemekten öte, ABD''deki etkin çevrelerle birlikte ''çekidüzen'' vermeye hazırlanıyor. Şimdiye kadar bunu hep başardı. Bakalım bu sefer sonuç ne olacak?

Ama biz, Netanyahu-Obama arasındaki Ruhani münazaasının sonuçlarını şimdiden görmeye başladık. Somali''den Kenya''ya, Nijerya''dan Pakistan''a ve Irak''a kadar bombalar ardı ardına patlamaya, terör örgütleri hızla sahneye çıkmaya, dünya yeni terör dalgasıyla imtihan edilmeye başlandı bile.

Obama''ya ve İran''la yakınlaşma isteyenlere şunu söylüyorlar: ''Siz bu işi bilmiyorsunuz. İslam tehlikesi diye bir şey var. 11 Eylül''den bu yana bu tehdit hiç azalmadı. Bırakın öyle diyalog, ılımlılık politikalarını. Batı ile Doğu ilişkileri bu çatışma üzerine kuruludur ve siz bunu değiştiremezsiniz.''

İşte yeni çatışma alanı budur. Öyleyse; ''İslam kendi içinde çatışacak'' teorisini ortaya atanlar yeni bir oyun sahneliyor. İsrail aşırı sağı ile ABD ve Avrupa''nın neoconları yeni bir cephe oluşturuyor. Bu yönüyle Batı kendi içinde çatışma alanı oluşturuyor. Eskisi gibi topyekün mücadele yok ve saflar bölündü.

Peki İran ne yapmaya çalışıyor? Ruhani gerçekten İran''da şeffaflık ve yeniden yapılanma, Batı ile ilişkileri rayına oturtma, devrimin sert ilkelerini yumuşatma konusunda ciddi olabilir mi? Öyleyse buna İran''da Glasnost ve Perestrokia dönemi diyebilir miyiz?

Çok erken bir yorum bu. İran''ın kıvrak diplomasisini izleyenler, heyecanla bu işin sonunda neler göreceğimizi bekliyor. Tahran, bu diplomasiyle Irak işgalinden karlı çıktı. Afganistan işgalinden karlı çıktı. Batı''nın Sünni dünyaya yönelik bütün müdahalelerinden karlı çıktı. Şimdi aynı diplomasiyi Suriye''de test ediyor.

Önümüzdeki günlerde bu yakınlaşmanın doğuracağı tepki çok ciddi çatışma alanları oluşturacak. Buna hazır olmak gerekiyor. Şimdiden örgütler düzeyinde bu başlatıldı. ABD iç iktidar dinamiklerinin Obama''yı köşeye sıkıştırmaya dönük manevralarını uzun süredir izliyoruz. İran''la yakınlaşma bu baskıyı daha da artıracak. Üstelik o malum cephe, çatışmayı bizim bölgelerimize yayacak, bilinen ''korku'' üzerinden Batı kamuoyunu zorlayacak.

İyi tarafı da var: ABD-İran yakınlaşması ile aynı dönemde Suriye''de kısmi bir yumuşama, Türkiye-İran-Irak arasında buzların eritilmesine dönük ciddi girişimler var.

Son üç yıldır, bölge ülkeleri arasındaki asgari yakınlıklar yok edildi. İkili ortaklıklar ve bölgesel organizasyonlar etkisizleştirildi. Şimdi bunları yeniden kurmak, şekillendirmek için olumlu bir ortam oluşuyor. Bu bir fırsat.. İran, Ruhani üzerinden ne planlıyor bilemeyiz ama söz konusu yakınlaşma böyle bir fırsat da sunuyor.

Fars ateşi ABD''yi dize getirebilir mi? Yoksa İran derin bir dönüşümü Ruhani üzerinden mi yaşayacak, bunu göreceğiz. Şimdilik bundan daha önemlisi, ılımlı havaya karşıt güçlerin bizim coğrafyamızı teröre boğmak için düğmeye bastıklarını görmek. Mezhep eksenli ayrışma ve düşmanlığın, Türkiye dahil bir çok ülkede sokaklara yansıması ile, bu terör dalgasını besleyenler arasındaki bağ da dikkatle düşünülmeli.

11 yıl önce
İran Perestroikası, yeni terör dalgası
‘İletişim aklı’
Ekonomi ve savaş
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti