|
Şok atlatıldı, bu dip dalga durdurulamaz..

Türkiye"nin 17 Aralık"ta bütün boyutlarıyla yüzleştiği "karşı darbe" bütün boyutlarıyla anlaşılamazsa çok yakında benzer bir şok dalgası daha gelecektir.

Olayı basite almak, sadece bir cemaat ihtirasıyla sınırlandırmak, "karşı darbe"nin arkasında oluşan cepheyi oluşturanları görememek Türkiye adına büyük bir basiretsizlik örneği olarak tarihe geçecektir.

Son on yılda Türkiye"de başlayan ve bütün coğrafyayı sallayan büyük değişim dalgası, aslında siyasi tarihte derin bir dönüşümün, tarihsel kırılmanın yansımasıydı.

Bu yüzden de on yıl içinde süreci engellemeye, yönünü değiştirmeye dönük çokça müdahale yaşandı. Su yolunu bulmuştu ve bu akış engellenmeliydi. Engellenemezse sadece Türkiye için değil coğrafya için bir dönüşüm yaşanacaktı ve Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşan bölgesel statüko yerle bir olacaktı.

Klasik rejimler üzerine kurulu küresel denetim mekanizması sarsılacak, yüz yıldır bu bölgede her şeyi dizayn edenlerin elleri zayıflayacaktı.

Bu yüzden, on yıl içinde Türkiye"nin gündemine oturan, aslında o merkezler tarafından yönlendirilen eksen kayması tartışmaları, darbe planları, iç çatışma senaryoları hep bu dönüşümü engellemeye, Türkiye"nin yürüyüşünü durdurmaya, coğrafyayı yönetilebilir halde bırakmaya dönüktü.

SON KOZ, SON İTTİFAK

17 Aralık"la açıkça görebildiğimiz müdahale işte bu müdahale dalgasının son örneğidir. Aslında bu müdahale ile Türkiye tarihinin en büyük çevreleme harekatına tanık olduk.

Cemaat bu müdahaleler silsilesinde en son keşfedilen en güçlü kozdu. Klasik muhalefet yapıları ile başarılamayanlar cemaatin devlet iktidarı içindeki gücü ve muhafazakar tabanı harekete geçirilerek başarılacaktı. Muhafazakar geçmişten gelen bir yönetime ve değişim dalgasına karşı muhafazakar söylemler üzerinden bir meydan okuma planlandı ve uygulandı.

17 Aralık operasyonu ile müdahalenin Türkiye ayağını oluşturanlar, cemaat refleksleri ve ihtiraslarıyla hareket gediyor gibi görünseler de, siyasi tarihe Türkiye"nin dönüşümünü, yüz yıllık uykudan uyanışı temsil eden dalgayı kıran kadrolar olarak geçecektir. Bir iktidara meydan okumakla küresel müdahaleyi birbirine karıştıranlar, öfke ile Türkiye karşıtı operasyonun parçası olanlar, geçici de olsa, bu ülkenin elini kolunu bağlayıp gözlerini kör etti. Birazcık nefes alan, çevresine umut olmaya başlayan bu ülkenin rüyalarını böldü.

Yapıp ettikleriyle, tercihleriyle Suriye"de Rusya-İran ve şimdilerde Şam yönetimini ayakta tutan Batılı güçlerden yana oldu. Mısır"da Cunta, Filistin"de İsrail yanında yer aldı. ABD"nin ve İsrail"in çıkarlarını Türkiye"nin çıkarlarının üstünde tuttu. Hatta bu ülkelerin çıkarları doğrultusunda Türkiye"nin mahrem sırlarını ifşa etti, ülkeye suçüstü kumpasları kurdu, hükümeti hedef gösterip ülkeye meydan okudu hatta savaş açtı.

Şimdi de, Türkiye ile hesabı olan her ülke ve güçle işbirliği yapıyor, karalama kampanyalarında yer alıyor, "Türkiye karşıtı lobi" sıfatını hiç de yadırgamıyorlar. ABD"nin Ulusal Güvenlik Ajansı"nın (NSA) küresel dinleme ağının Türkiye ihalesini alan ve ülkeyi mahveden bu çevreler, hızla yabancı bir güç, bir tür dış güç haline geliyor.

Irak işgalinin en bunalımlı günleriydi. Ebu Gureyb işkenceleri deşifre oluyordu. Türkiye"deki ABD Büyükelçisi Eric Edelman nefret edilen bir kişilik haline gelmişti. Bazı gazeteler ve gazeteciler, Edelman"ın PR"ını yapmaya girişmişlerdi. O vahşi işgalden, yüzbinlerin öldürülüşünden zerre kadar incinmiyor, ayin görüntüsü altında işkence sahnelerinden rahatsız olmuyor tam aksine, işgalci figürleri Türkiye toplumuna pazarlıyorlardı. O günlerde Edelman haberleri verenler, Edelman"la sempati söyleşileri yapanlar bugün aynı isimler üzerinden Türkiye"yi vurmaya devam ediyorlar. Siz onları biliyorsunuz.

O CEPHE, O AİDİYET TÜRKİYELİ DEĞİLDİR

Türkiye kamuoyunun vicdanını sızlatan bu çevrelerin ve isimlerin bugün yine aynı cephe kimliği içinde hareket etmeleri sizi şaşırtmasın. Çünkü onlar hiçbir zaman Türkiye"nin ortak çıkarını savunmadılar. Bir başka cephenin, bir başka gücün sözcülüğünü yürüttüler ve o güçler onlar için her zaman Türkiye"nin üstündeydi, Türkiye"den daha öncelikliydi.

O zamanlar bu "aidiyet" münferit örneklerle ölçülebiliyordu çünkü kamufle ediliyordu. Şimdi ise, bütün boyutlarıyla görüyorsunuz. Çünkü örtülü müdahale alenileşti, meydan okuma cephe savaşına dönüştü.

Geleneksel statükocu çevrelerin refleksiyle cemaatin iktidar ihtirasında oluşan bu cephe aslında Türkiye"ye yönelen uzun süreli müdahaleler zincirinin son ittifakıdır. Bunu başaramazlarsa Türkiye"yi tamamen kaybedecekler, bir daha asla yönetilebilir alana çekemeyecekler.

Birinci Dünya Savaşı"ndan bu yana yaşadığımız coğrafyadaki en derin değişim dalgasının, siyasi dönüşüm mücadelesinin karşısında yer aldı bu cephe. Oysa coğrafya dönüşmeden biz rahatlamayacağız. Biz rahatlamadan da coğrafya dönüşemeyecek. Bunu herkes biliyor. Osmanlı sonrası ilk kez gelişen bu dip dalga yüz milyonlarca insanın umudu oldu. Bizim coğrafyamızda yer alan statükonun dönüşü, belki de yüzlerce yıllık yeni tarihin habercisidir.

Maalesef siyasetin bu yenilikçi, değişimci yapısına karşı tek müdahale Türkiye"yi yeniden o dar alana hapsetmeye çalışanlar tarafından yapılmıyor. Devlet bürokrasisi, Türkiye içindeki güç lobileri, siyasi ve ekonomik iktidar hesapları için, statüko için direniyor. Tabii bunlara bir de siyasi ikbal peşinde koşanları, makam peşinde koşanları, küçük hesaplarla hareket edenleri eklemek gerekiyor.

Unutmayın; bu derin dalganın karşısında yer alan herkes, Soğuk Savaş dönemi kimliğiyle cepheleşmede pozisyon alan herkes siyasi tarihte yanlış tarafta not edilecektir.

17 Aralık"tan ders almayanlar, gizli gizli bu meydan okumaya sempati duyanlar, kişisel hesapları üzerinden benzer oyunlar kurguluyorlar. Bu dalgaya direnenler, bu gücü göremeyenler, 30 Mart"ta verilen mesajı algılayamayanlar kaybedecektir.

Suyun akışı değişti, tarihi hafıza yenilendi ve bu gerçek Türkiye toplumu tarafından çok iyi algılandı. Bu gerçeğe rağmen "başkalarının Türkiye algısı"na sıkışıp kalanların siyasi geleceği de olmayacaktır. Kişisel hesaplar ve ihtiraslar üzerine kurulu bir siyasi söylemin bu ülkede artık bir karşılığı yoktur.

Türkiye"deki ve coğrafyamızdaki tersine rüzgarlara rağmen bu derin yöneliş, bu dip dalga kırılamayacaktır, göreceksiniz...

10 yıl önce
Şok atlatıldı, bu dip dalga durdurulamaz..
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?