|
Allah Türk mü?

Haşa. Sümme haşa.

Bizim mahallenin 90"lı yıllarda çıkardığı belki de en şahane fikir dergisi idi İzlenim. Ahmet Şişman"ın editörlüğünde çıkan ve Ahmet Davutoğlu, Mustafa Özel, Yusuf Kaplan, Kemal Sayar, Cihan Aktaş, Erol Göka v.d yazarları ile okuruna kılavuzluk eden derginin her sayısını hasretle beklediğimi hatırlıyorum.

İzlenim"de "Türklerin Allah algısı" isimli bir dosya okumuş ve epey şaşırmıştım. O günlerde yapılan bir araştırmanın sonucuna göre biz Türklerin Allah algısı yaklaşık şöyleydi: "Müslüman, beyaz, Türk, 70 yaşlarında, sakallı, elinde alev makinasıyla dolaşan bir erkek."

Bu, burada bir dursun.

Bugün, Mavi Marmara hadisesinin 4. yıldönümü.

Hatırlayalım. İHH İnsani Yardım Teşkilatı, dünyanın dikkatini Gazze"ye yapılan ablukaya çekmek istemiş ve 3 gemiden oluşan bir insani yardım filosu ile yola çıkılmıştı. İsrail, her dinden, her milletten insanın bulunduğu Mavi Marmara Gemisi"ne uluslararası sularda askeri operasyon düzenlemiş ve 10 insanı şehit etmişti.

İHH, bu alçaklığın peşini bırakmadı ve bu insanlık dışı operasyonu mahkemeye taşıdı. Uzun bir sürecin ardından mahkeme, 4 İsrailli askeri yetkili için tutuklama kararı çıkardı. Şimdi bu 4 alçak, kırmızı bültenle aranıyor.

Mavi Marmara sürecinin en can sıkıcı taraflarından birinin, birilerinin kurduğu "otoriteden izin almalıydılar" cümlesi olduğuna şüphe yok. Üç bakımdan son derece can sıkıcı bir cümle bu... Birincisi, ortada bir otorite yok. O dönemde terörist bir yapı, Gazze"ye abluka uygulayarak bölgeye tüm giriş çıkışları engellemiş ve Gazze, gözümüzün önünde bir açık hava hapishanesine dönüşmüştü. İkincisi, İsrail bu alçak müdahaleyi kendi karasularında değil, uluslararası sularda düzenlemişti. Ve üçüncüsü, Allah, herhangi bir mazluma ulaşabilmek için herhangi bir otoriteden izin almamızı şart koşmuyordu. Şart koşmadığı gibi, herhangi bir mazluma, dinini, dilini, ırkını, cinsiyetini sormaksızın derhal yardımcı olmamızı emrediyordu.

İşin canımızı daha da sıkan tarafı, "otoriteden izin alınmalıydı" cümlesinden sonra bir takım adamların canhıraş şekilde Mavi Marmara"yı yıpratmaya "adanmış yürekler" haline gelmiş olmaları. Durmaksızın, ipe sapa gelmez şekilde Mavi Marmara üzerinden tezvirat üreten bu güruh, yalan söylemeye doymuyor.

Bir takım isimlerin Mavi Marmara"da niçin olmadıklarını sorgulamaktan tutun da, geminin bandırasına kadar bir yığın yalan. "Otorite"yi canhıraş şekilde savunmayı marifet bilen bu zevatın mantıklarını kullanmaya yanaşmadıkları da ortada. "İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Mavi Marmara"nın Gazze"de olan bitene dikkat çekmek için yola çıktığını söyledi. Demek ki derdi insani yardım değilmiş" yazan var yahu. Elbette Mavi Marmara"nın amacı Gazze ablukasına dikkat çekmek ve ablukayı kaldırtmaktı. 3 gemilik insani yardım koskoca Gazze"nin yaralarını elbette saramazdı. Abluka kalkacak, Gazze"ye bir insani yardım koridoru açılacaktı. Hedef buydu. Bir insanın mantığı, bunu anlamayacak kadar tatile çıkmış olabilir mi?

Bu güruhun son numarası verilen mahkeme kararıyla dalga geçmeye çalışmak. Diyorlar ki "kırmızı bülten çıkaracaklar da ne olacak? İsrail yetkililerini alıp gelebilecekler mi?" Burada asıl olanın dünya tarihinde ilk kez İsrailli komutanların "insanlık suçu" nedeniyle ceza almış olmaları olduğunu görmemek ancak "kötü niyet" ile izah edilebilir.

Gelelim asıl meseleye. Allah"ı "Yahudi, beyaz, İsrailli, 70 yaşlarında, sakalsız, elindeki güçle dünyadaki herkesi cezalandırabilecek" biri olarak hayal edersen olacağı budur. Bu "otorite"ye gıkını çıkaramaz, her türlü olayda onun yanında durur, ondan yana tavır alır, bunu da Müslümanlık zannedersin.

Zannedersin ki, Allah Amerika"dan ya da İsrail"den büyük değildir. Kadir-i mutlak değildir. "Ala külli şeyin kadir" değildir.

Ne yapayım ben sizin "kün" dediğinde bir şeyin olabilmesi için İsrail"den ya da Amerika"dan izin almayı bekleyen Allah"ınızı? O Allah, ancak sizin birilerini kandırıp çıkarlarınız için köleleştirmenizde işe yarar.

Allah Yahudi de değildir, Müslüman da... Türk de değildir Amerikalı da... O Adil, Hakim ve Muntakim"dir. Öyle umuyor ve diliyorum ki bizi kutlu intikamına memur kılacaktır.

Ne diyordu Hasan Sabbah: "İnsanların Allah"tan uzaklaşmasını istiyorsanız onlara sizin belirlediğiniz bir Allah algısı verin. Göreceksiniz, bu dünyada işleriniz tıkır tıkır yürüyecek. Ahiret mi? Eh, şişe geçirirler vallaha."

10 yıl önce
Allah Türk mü?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak