|
Ulaştırmanın ‘U’su

İlgili arkadaşlar tarafından aranıp bilgilendirilmeme rağmen fikrim değişmedi. Ulaştırma Bakanlığı’nın kendi eliyle yaptığı metro ve diğer raylı sistemler için “kullanacağım” dediği yeni “U” logosunu da, bu logonun Ulaştırma Bakanımız tarafından İngilizce “I love U” kalıbıyla lanse edilmesini de gereksiz buldum.

Gereksiz buldum zira İstanbul’u yönetme tecrübesi geride kaldığında büyük ihtimalle “şehrin başına gelmiş kötü bir şey” olarak anmak zorunda kalacağımız Ekrem İmamoğlu’na “algısal bir hayat öpücüğü” vermenin “akla ilk gelen şey” olmasını çok garipsedim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Ulaştırma Bakanlığı arasında bir rekabet, dahası bir “eşitlik”, hatta bir “hizmet yarışı” varmış gibi davranmanın mantıksızlığı ortada.

Bütün bunlar demek değil ki İstanbul’a iş ve hizmet üretmekle mükellef Ekrem İmamoğlu’nun kilitlenen, bitme noktasına gelen İstanbul trafiğine çareler bulmak için uğraşmak yerine leş bir “imaj çalışması” yaparak “İstanbul dünyada aynı anda en çok metro yapılan kent” ucuz propagandası ile her zamanki gibi “algıyı yüksek tutup günü kurtarma politikası”na bir cevap verilmesin. Bununla uğraşılmasın.

Bununla elbette uğraşılsın ve buna elbette cevap verilsin. Ama usulüyle, üslubuyla, hak ettiği dilden bir cevap verilsin, logo değiştirerek değil. Bakanlıkla İBB’yi “eşitleyerek” değil. Bir ajansın kötü fikrini belli ki üzerinde hiç düşünülmeden kabul ederek ve heyecanla duyurarak değil.

Peki İmamoğlu’na parlak zekayla, iletişimi iyi yöneterek ve anladığı dilden bir cevap vermek zor mu? Değil, hiç değil. Zira devasa iletişim boşlukları var İmamoğlu ve ekibinde. Artık gizleyemedikleri bir “iş bilmezlik” durumları var. Algıya yüklenerek İstanbul isimli devasa metropolü “yönetiyormuş gibi” yapma politikaları bin kere falan duvara tosladı, Kenan Kıran, Ersin Çelik ve daha birçok “iyi gazeteci” kevgire çevirdi İmamoğlu’nu ve ekibini. Fakat politik figürlerimiz ne yapıp edip adama can suyu, hayat öpücüğü vermenin bir yolunu buluyorlar.

Diğer yandan, İstanbul gerçekten dünyanın aynı anda en çok metro yapılan kenti. İmamoğlu’nun algısal olarak dolaşıma soktuğu bu cümlede bir yanlışlık yok yani. Yanlışlık, İmamoğlu’nun benzerini ancak Aziz Nesin anlatılarında bulabileceğimiz o politik uyanıklığı ve nezaketsizliği ile merkezi hükümetin yatırımlarına çökmeye çabalaması. Bu haliyle korkunç bir figür, hatta korkunç bir fikir İmamoğlu.

Siz bakmayın Can Ataklı isimli gazetecinin utanmadan yalan konuşarak “Gayrettepe-Yeni Havalimanı metro hattını Ulaştırma Bakanlığı yapıyor, geri kalan bütün metro yatırımları İBB’ye ait” diye zırvalamasına. Bakanlığın halihazırda İstanbul’da beşi metro, biri raylı sistem, biri de dönüşüm projesi olmak üzere takır takır devam eden tam yedi (rakamla 7) yapımı süren yatırımı var.

Başakşehir-Kayaşehir metrosu 2021 sonunda, Gayrettepe-İstanbul Havalimanı metrosu 2022 içinde, Halkalı-İstanbul Havalimanı 2022 sonunda, Bakırköy-Kirazlı metrosu 2021 sonunda, Tavşantepe-Sabiha Gökçen metrosu 2021 sonunda, Altunizade-Ferah-Bosna Bulvarı raylı sistemi 2023’te, Sirkeci-Kazlıçeşme ulaşım dönüşümü de 2023 yılında hizmete alınacak. İBB’nin başkanı İmamoğlu işte tam da bu emeklerin üzerine çöreklenme nezaketsizliği ile kuruyor “aynı anda en çok metro yapılan şehir” cümlesini.

Açık düşüncem şudur. Bakanlığın bu yatırımları hayata geçtiğinde bile İmamoğlu ve ekibinin İstanbul’un trafiğini rahatlatma kabiliyeti olmayacaktır. Çünkü İmamoğlu’nun da, ekibinin de çalışmakla, İstanbul’un her geçen gün berbatlaşan sorunlarına çare bulmakla bir ilgileri yoktur. Politik ajandalarını ne pahasına olursa olsun hayata geçirmek dışında bir hırsları yoktur. İstanbul’a yazık, çok yazık olmaktadır.

Dahasını da söyleyeyim. Tunç Soyer, Mansur Yavaş ve diğer CHP’li başkanlar, şehirlerine merkezi hükümet tarafından benzer yatırımlar yapıldığında bazen kendilerine oy veren kitlenin küskünlüğünü, kızgınlığını bile göze alarak teşekkür etme nezaketini gösteriyorlar. İmamoğlu, “naylon politik kişiliği” ile birileri tarafından kendisine çizilen politik kariyer dışında hiçbir nezaket alanı tanımıyor.

Döneyim başa. Ulaştırma Bakanlığı’nın yapması gereken şey logo değiştirerek İmamoğlu’nu Bakanlığa “rakip” olarak tanımlamak değildi. İmamoğlu’nun ekmeğine yağ sürmek değildi. Son derece çalışkan ve yetkin bir bakan olan Adil Karaismailoğlu’nun bu tuhaf hataya düşülmesine engel olması gerekirdi. Yapılan yatırımları İstanbullulara bıkıp usanmadan anlatmanın yolları vardı ve logo değiştirmek bu yollardan biri değildi.

En geç 2023 içinde tamamlanacak tam 103 kilometre metro ve raylı sistem yatırımına rağmen bilerek, kasıtla, hiç duraksamadan yalan konuşan Ekrem İmamoğlu ekibine yapılması gereken şey onları muhatap almak değil, “yok hükmünde” saymaktır vesselam.

#Ulaştırma Bakanlığı
#Adil Karaismailoğlu
#CHP
#Can Ataklı
#Ekrem İmamoğlu
#İBB
3 years ago
Ulaştırmanın ‘U’su
“Abi bize ne vereceksin?”
CHP’nin NATO endişesi
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından