Dün sabah Ankara Dikmen’deki Hakimevinde Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile bir araya geldik.
Bakan Gül, geçen sene aynı mekânda yargıyı ilgilendiren bazı temel konularda alınan kararları ve 2019’a dönük hedefleri açıklamıştı.
Dünkü buluşmada o kararların bir kısmının uygulama sonuçlarını öğrenme imkânı bulduk.
Hukuk sisteminin işleyişi, yargıya dönük haklı ya da haksız eleştiriler, toplumun yargıya olan güvenini artırma gibi başlıklarda özellikle iki gelişmenin kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Peki, aradan geçen bir yıllık sürede ne tür sonuçlar alındı?
2. Yargının fotoğrafını çekmek için Avrupa İnsan Hakları’na yapılan başvurular ve başvurularla ilgili verilen kararlar her zaman önemli bir kriter olarak görülür.
Bu alanda yargı adına sevindirici bir iyileşmenin olduğunu söyleyebilirim.
Adalet Bakanı Gül’ün verdiği rakamlara göre;
Bakan Gül, bu rakamların uluslararası eleştirilere en güzel cevap olduğunu dile getiriyor ve eski Türkiye geride kaldı diye ekliyor:
Evet, bu rakamlar sevindirici ama tabi Türkiye daha iyisini hak ediyor. Adalet deyince bir kişinin hukuku bile, bütün istatistiklerden daha önemlidir. Tabi tek tek bakılırken, toplamla ilgili iyileşmeler de göz ardı edilmemeli.
Yani adaletli yaklaşım sadece hâkimlere, savcılara değil, bu köşelere de lazım.
- Adalet Bakanı ile buluşmamızda ilgi çekici bulduğum bir başlık açıldı.
- Ankara İncek’te bulunan Adalet Akademisi’nde hâkim ve savcı adaylarının eğitimi yapılıyor.
- Bu eğitim kapsamına 2020’den itibaren yeni uygulamalar girecek.
- Örneğin, avukatların adliye koridorlarında çektikleri sıkıntılar, duruşma saatini bekleme süreleri, hâkim ve savcı adaylarına uygulamalı olarak gösterilecek.
- Bir anlamda‘kendilerini avukatların yerine koydukları zaman ne tür sıkıntılarla karşılaşıldığı’hâkim savcı adaylarına‘yaşatılarak’anlatılacak.
- Daha dikkat çekici bulduğum konu ise, cezaevi koşulları ile mahkûm ve tutukluların bulundukları ortamın‘uygulamalı’olarak hâkim ve savcı adaylarına gösterilecek olması.
- Bakan Gül, bu konunun tartışılma aşamasında olduğunu, 2020 içerisinde gündeme geleceğini söylüyor.
- Düşünüldüğü haliyle geçerse eğer, hâkim ve savcı adayları‘bir günlüğüne’cezaevi koşullarını yaşayarak tecrübe edecekler.
- Kişisel olarak,‘kendini diğerinin yerine koyma’anlamında bu türden kararların yerinde olacağını düşünüyorum.
- Eskiler,“Lisan-ı hâl, lisan-ı kâl’den üstündür”demişler.
- Şair Nedim’in damdan düştükten sonra“Bana damdan düşen birini getirin”demesi gibi.
- Hâkimler, vicdani kanaatlerine göre kararlarını oluştururlar.
- Adaletin tesisi anlamında kim ne kadar ceza hak ediyorsa, bu elbette öncelikli olarak gözetilmeli.
- Ama her durumda bu kararlar oluşturulurken‘durup bir kere daha düşünmeyi’sağlayacak bu türden parlak fikirler de, adaletin sağlıklı şekilde tecelli etmesine hizmet edebilir.