İyi Parti’nin önde gelen isimlerinden Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’na“Genel Başkan da sizin gibi mi düşünüyor”diye sordum, şöyle bir cevap verdi:“Bizden farklı düşünmez. Meral Hanım’ın bu mevzudaki hassasiyeti, ifade tarzı, vurgulamaları, beni açığa düşürecek gibi olsa ben tenezzül etmem böyle bir şeye.”Sonra, “Partimizde HDP’ye müsamaha gösterecek bir tane adam olsa, ben o adamı saklamam, hemen ifşa ederim”diye iddialı bir cümle de kurdu Ağıralioğlu.Malum,
HDP’nin PKK ile yani terör ve şiddet ile arasına mesafe koymaması ya da koyamaması, sadece CHP tabanında değil, İyi Parti’ye oy veren geniş kesimlerde de büyük tepkiyle karşılanıyor.
Hatta duyarlılığın daha büyüğü İyi Parti tabanında dememiz daha doğru olacaktır.
Malum, büyük bölümü HDP milletvekillerine ait yeni fezlekeler Meclis’e ulaştı.
Şu an bu dosyalar, Anayasa Komisyonu ile Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon’un uhdesinde.
Peki, bu süreç nasıl işleyecek?
Günün sonunda neler göreceğiz?
Komisyon çevrelerinden aldığım bilgilere göre, şu anda yeni gelen dosyalarla ilgili hukuki, teknik bir çalışma yaptırılıyor.
Sevk maddesinin hangi suçlarla ilgili olduğu, bu maddelerin alt sınırının, üst sınırının neler olduğu hususunda.
Bunlar belli olduktan sonra, bir yol haritası çizilecek.
Takribi bir ay içerisinde komisyon içindeki çalışmaların tamamlanması bekleniyor.
Öyle olursa, dosya içeriğine göre, bir bölüm milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması söz konusu olabilecek.
FETÖ’nün siyasi ayağı deyip duranlar aynaya hiç bakmıyorlar mı?
- Bir ara, kitapçılarda sırf‘itibar suikastı’yapmak üzere hazırlanmış kitaplarla karşılaşırdık.
- Siyasi amaçları olan, yalanlarla dolu tezvirat kitaplarıydı bunlar.
- Sonradan bu türden kitapları yazan adamlardan birinin karanlık ilişkiler içinde olduğu, darbeci odaklardan para alarak bu kitapları yazdığı ortaya çıktı.
- Afişe olunca, sessizliğe gömüldü o adam.
- Şimdilerde CHP’nin birden çoğalan televizyon kanallarını dolaşırken benzer yöntemlerle hareket eden bazı adamlarla karşılaşıyoruz.
- Bu adamlardan biri Melih Gökçek’le ilgili bir kitap yapmış.
- Belli ki“FETÖ’nün siyasi ayağı”tartışmasını, Gökçek üzerinden yeniden büyütüp bu konuyu yargı konusu yapmaya çalışıyorlar.
- Kendileri bilir ama bu tartışmaları yapıp gündemi o istikamete kanalize etmeye çalışan bu arkadaşlara birkaç tavsiyem olacak.
- Türkiye’de FETÖ ‘nün bir sivil toplum kuruluşu değil de, bir terör örgütü olduğunun anlaşılması meselesinde makas değişikliği şöyle olmuştur:
- 2012’den sonra Ak Parti içinde siyaset yapanlar, bazıları biraz gecikmeyle de olsa, bu yapıya karşı önce mesafe koydu, sonra açıktan cephe aldılar.
- 17/25 Aralık’tan sonra bu süreç hızlandı. Ama 15 Temmuz’dan sonra o çevrelerde FETÖ’ye müsamaha gösteren bir Allah’ın kulu dahi kalmadı.
- CHP açısından ise durum tersinden işledi.
- 17/25 Aralık sonrasında da, 15 Temmuz’un ardından da, FETÖ ile net bir söylem ve eylem birliği içinde hareket edildi.
- Fazla bir şey saymamayım.
- Şöyle bir soru yeterli:
- “15 Temmuz kontrollü darbeydi”diyenler, FETÖ’nün en baba siyasi ayağı olmuyorlar mı?