|
Dört cephede savaşırken bütçe fazlası verebilmek

Piyasalar üzerinde önemli etkiye sahip konu başlıklarından biri de merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleridir. Mali disiplinden taviz vererek bütçeden yapılan harcamalar daha fazla faiz yükünü ve enflasyonda artışı beraberinde getirmektedir. Bu nedenle sürdürülebilir bütçe yapısı piyasaların da yakından izlediği bir veri setini oluşturur.

Her ne kadar geçen yıl başlayan ve bu yılda devam eden salgının ağır yükü ulus devletlerin üzerindeyse de hatırlarsanız Türkiye geçen yıl yaşanan ani ekonomik duruştan sonra hızlıca toparlanan nadir ülkelerden olmuştu. Salgın nedeniyle ortaya çıkan ani ekonomik şokun bütçeler üzerinde de etkisi ağır oldu. Zira ekonomik yavaşlama beyan olunan tüm vergi gelirlerinde düşüşe sebep olurken, harcamalarda artış kaçınılmaz şekilde artmıştı.

Yılın ilk birkaç ayında az veri olması açısında yön ifade etmeyen haliyle bütçe gerçekleşmeleri geldiğimiz nisan ayı itibariyle yeterli veri birikimi sağlamıştır. Bu nedenle yön tayini açısından incelemekte fayda olduğu kanaatindeyim.

Yukarıda tablosunu koyduğumuz, Hazine ve Maliye Bakanlığının açıkladığı Ocak-Nisan verilerine göre; 2020 yılında bütçe giderleri 394 milyar TL’den 2021 yılında 432 milyar TL’ye yüzde 9.7 artış kaydederken, 2020 yılında bütçe gelirleri 321 milyar TL’den 438 milyar TL’ye yüzde 36.4 artış kaydetmiştir. Kabaca gelirlerin artış hızı giderin neredeyse 4 katına yakın gerçekleşmiştir. Bunun neticesinde de bütçe dengemiz 2020 yılının ilgili döneminde 73 milyar TL açık verirken 2021 yılının aynı döneminde 6 milyar TL fazla vermiştir.

Hem ekonomik büyümeyi sağlamış hem de mali disiplinden en az tavizi vererek tekrar bütçe fazlası çıkarmış olmak takdire şayandır, bunu not edelim.

Ortaya çıkan bu tablonun gelir tarafındaki artışı da irdelemekte fayda vardır.

Gelir kalemlerinde en yüksek artış yüzde 87 ile KDV de olurken, ikinci en yüksek artış ise yüzde 53 ile kurumlar vergisinde meydana gelmiştir. Devletin Kdv’yi arttırmamasına rağmen gerçekleşen artışlar bize ekonomik aktivitenin sağlıklı seyrini ifade etmektedir.

2020 yılında devletin kredi genişlemesiyle reel sektörü ayakta tutması fabrikaların, işletmelerin ayakta kalmasını sağlamıştı. Bununla beraber işsizliğin de kontrollü seyri yine üretimin durmaması neticesinde meydana gelmiştir. Bugün ise bunlara ek olarak, vergi gelirlerindeki yüksek artışlar merkezi yönetimin mali yapısını güçlendirmeye sebep olmuştur. Esasen neredeyse bir taşla üç kuş vurulmuş denebilir.

Elbette 90’ların koalisyonlu, bol seçimli yapısı popülist politikaların yani günü kurtarmanın ötesine gitmemesi doğaldı. 90’larda bütçe gerçekleşmelerinde verilen tavizlerin sonucunda 2001 krizine sürüklendiğimiz açıktır. Malumunuz ağır geçen 2001 krizi sonrası finans sektörü için alınan ağır kararlar yanında merkezi yönetim bütçe disiplini de elimizi güçlendiren ana aracımız olmuştur. Bu nedenle halen devam etmekte olan salgın dönemine rağmen bütçe disiplininden taviz vermemek çok önemli bir iradenin ve geleceğe dair olumlu gelişmelerin göstergesidir.

En önemlisi ise; yüzyılda bir görülen salgın yanında, yüklüce maliyetleriyle Suriye’de, Libya’da, K. Irak’ta, Azerbaycan’da sıcak savaşın içindeyken, tüm deniz sathımızda kırmızı alarm mertebesinde silahlı kuvvetlerimiz teyakkuz halinde tutulurken bütçeyi bu denli başarılı idare etmek, işte sıra dışı başarı bu olsa gerek.

#Piyasa
#Türkiye
#Salgın
#Libya
#Irak
#Azerbaycan
3 yıl önce
Dört cephede savaşırken bütçe fazlası verebilmek
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset