|
Baskın basanındır

Yakın çevresi tarafından “aksiyon yönü zayıf” diye eleştiriliyordu.

Bazı hamleler yapması, kükremesi bekleniyordu.

Alın size aksiyon.

*

Canı sıkıldıkça devlet kurumlarına baskın yapmak, daha önce hiçbir siyasetçinin aklına gelmemişti.

Değişik bir yöntem.

Hem gündem oluşturuyor hem hayata eğlence katıyor.

Aynı zamanda bir süre için kahramanlık taslama söz konusu.

Gittiği kurumlara değilse de adaylık bahsinde ismi geçen rakiplerine gözdağı vermek, az iş midir?

*

“Baskın basanındır” derler.

Kim bilir kaç asırlık bu söz, hâlâ geçerli.

“Savulun ben geliyorum…”

Bir de eski külhanbeyleri gibi “Heyyt” savursa, tamamdır.

Orası noksan kaldı.

Noksanlığa rağmen sıkıntı yok.

İçeri girmese de maksat hasıl oluyor.

Kameralar, mikrofonlar, kalabalık, kargaşa…

*

Zaten gördük öğrendik ki niyet içeri girmek değilmiş. (Abdülkadir Selvi boşuna cevap bekliyor.)

Gitmeden önce “Kapıyı zincirleyin” talimatını ulaştırmak, ne kadar anlamlı.

Çok meraklıysa, Aksaray’a gitmesini tavsiye edebiliriz.

Zinciriye Medresesi ne güne duruyor?

1337’den bu yana dimdik ayakta.

*

İçeri girmemek üzere baskın yapmak ve kapıda kameralara konuşmak, başlı başına bir buluş.

Kim akıl ettiyse tebriklerimizi kabul buyursun.

“Temel atmama töreni” ile büyük benzerlik arz ediyor.

Ya oradan ilham alınmış ya aynı kafanın ürünü.

Hiç alakası yok demeyin, ayıp olur.

ELİNİ MASAYA VURMAK

Bir Meclis konuşmasında elini masaya vurmuştu. Bütçe görüşmeleri miydi neydi, geçmiş gün.

Yalnız, çok nazikçe bir hareket olduğu kalmış aklımızda.

Sanki elindeki metinde “Burada, elini masaya vur” diye not varmış gibi bir görüntü arz etti.

Bence öyle bir not yazmak sakıncalı olur.

Metne dâhil zannederek onu da okuma ihtimali var.

O riske girilmez.

“Elini masaya vur emojisi” kullanılmış olsa gerek.

Önündeki kâğıtların biraz uzağına kibarca vurmuştu.

Gönülsüz çalışan noter kâtibinin, elindeki mührü isteksiz basması gibi.

Fakat bakın, oradan başlayan hareket, bugün kurumlara baskın yapmaya kadar geldi.

Sırada ne gibi numaralar olduğunu merak eden, beklesin görsün.

NASSIN, EYİ MİSİN?

Biri “ekmek” dediğinde, kast ettiği sofradaki ekmek iken, muhatabının anladığı “tarlaya yonca ekmek, yulaf ekmek” olabilir.

Şeklen bakarsak ikisi de ekmek ama anlamları başka.

Gazete yönetimlerinin tirajı artırmak maksadıyla yapılan toplantıda ileri sürdüğü “Hafta içi de ek mek bir şey verelim, kitap mitap olabilir” demesi de başka bir şey tabii.

*

Nas konusu da buna benzedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz konusunda şöyle söylemişti: “Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam. Bu görevde olduğum sürece faiz ve enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Bu konuda nas ortada. Nas ortadayken sana, bana ne oluyor?”

Karşı çıkanlardan biri de “Ben baktım, Nas suresinde böyle bir şey yok” demiş.

Herkesin ‘nas’dan anladığı farklı.

Süleyman Demirel de şöyle söylerdi: “Nassın, eyi misin?”

#Abdülkadir Selvi
#Aksayar
#Süleyman Demirel
2 yıl önce
Baskın basanındır
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı