|
Eski Türkiye’ye dönmek mi?

Yüzde 50 artı 1 yeni sistemin formülü.

Uygun olmadığını düşünenler var.

İttifaklar o yüzden kuruldu.

Beş on parti bir araya gelmesine rağmen hedefe ulaşmakta sıkıntı yaşanıyor.

Bu formül değişirse, ortada sistem kalmaz.

Eski sisteme dönmek, bir anlamda eski Türkiye’ye dönmek demek.

Koalisyonlar devri…

Kısa süreli hükümetler, istikrarsızlık…

Kim ister?

“Biz iktidar olalım da gerisi mühim değil” diyenler sıcak bakar ancak.

Öyle de oluyor zaten.

*

Sadece bizde değil, başka ülkelerde de koalisyonların temeli zayıf.

İsveç’ten çarpıcı bir örnek…

İlk kadın başbakan, önceki gün hükümeti kurdu.

Daha bir gün bile geçmeden, bütçeyi beğenmediği için koalisyondaki Yeşiller Partisi ayrıldı.

Ülkenin ilk kadın başbakanı, yeterli destek kalmadığı için istifa etmek zorunda kaldı.

Ve bir dünya rekoru…

7 saatlik başbakanlık.

Koltuk ısınmamıştır bile.

*

Biz de mi öyle olalım?

Saat değilse gün, gün değilse hafta, hafta değilse ay hesabıyla ayakta durmaya çalışan hükümetlerle nereye varılabilir?

Her gelen hükümet, her gelen bakan yeni bir sayfa açar; daha iki satır yazamadan başka biri gelir, yeni bir sayfa daha.

Deftere yazık.

Ziyan olup gider.

(Defter, burada ülkenin geleceği oluyor.)

*

Geleceğe sağlam bakabilmek için mevcut sistemi korumak gerek.

Formülden rahatsızlık duyanları tatmin edecek yol nedir?

Eski sisteme dönmek iyi görünmüyorsa, başka türlü düşünelim.

Bu riske girmeden formülü değiştirmek mümkün.

1 artı yüzde 50 yapalım, konu kapansın.

AĞAÇ EKİLMEZ, DİKİLİR

Falanca Emlâk, isim değiştirmiş de Feşmekân Emlâk olmuş…

Olsun. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydukları bizi ilgilendirmez. Ancak ilgilendiren bir tarafı var.

Bir vatandaş da birkaç gündür kafasında döndürüp duruyormuş. Reklâmında görüyoruz.

Diyor ki “Buralardan bir arsa alsam da ev yapsam, bahçesine ağaçlar eksem…”

Çok rahatsız edici bir cümle bu.

Ağaç -veya fidan- ekilmez, dikilir. Ekilenler buğdaydır, arpadır, yulaftır. Vesairesi de var.

Ekin kelimesi oradan gelir. Ekme işinin yapıldığı aya Ekim denmesi de.

Biraz dikkat, biraz özen.

TOSYA KABAĞI

Dikkat ve özen olsa da insan bazen meramını düzgünce ifade edemez.

Güzel bir örnek Fahri Tuna’dan.

Adapazarı’nda bir lise müdürü “Bana Tosya kabağı lazım” der.

Görevliler birbirine bakar. Adapazarı’nın kabağı meşhurdur. Birçok türü yetiştirilir ve çeşit çeşit pişirilir. Tosya ise pirinciyle bilinir. Nasıl olur ki diye araştırırlar fakat istedikleri sonuca ulaşamazlar.

Birkaç çeşit kabak getirip müdürün masasına koyarlar. Hangisini beğenirse diye.

Müdür kabaklara hayretle bakar.

“Ha bunlar nedur?”

“Müdürüm, Tosya kabağı bulamadık, bunlardan birini seçersiniz artık.”

“Ben sizden Tosya kabağı istedim, bunları değil.”

Müdür Bey’in “dosya kapağı” istediği bir süre sonra anlaşılır.

#Fahri Tuna
#Adapazarı
#Tosya
2 yıl önce
Eski Türkiye’ye dönmek mi?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim