Toprağı işlemekte kullanılan sabanın hükmü, kim bilir kaç bin yıl sürdü.

Adıyla soyadıyla, kara saban. (Ben Bond, Ceymis Bond der gibi.)

Günün birinde, parıl parıl parlayan metal pulluk ile karşılaşanlar, o gelişmeyi hayret ve takdirle izlemiş olmalı.

*

Bir arkadaşımın dedesi, fermuar gördüğünde hayran kalmış.

“Bu ne muazzam bir buluş” dermiş sık sık.

Öyle ya, düğmenin yanında uzay mekiği gibi; o gün için.

Aletin adını söyleyemese de çok sevmiş.

Ucundan tutup çekiyorsun, iki taraf birbirine kenetleniyor, aksi yöne çekince de açılıveriyor.

“Tıp çok gelişti, çok…”

Vatandaş tıp derken, teknolojiyi kast ediyor.

*

O dedeler, bugünkü gelişmeleri görseydi, ağızlarını hiç kapatamazlardı.

Yapay zekâ ve robot teknolojisi, aldı başını gidiyor; tutabilene aşk olsun.

Aynı dili kullansalar da gençlerin konuştuğu dili anlamak, her zaman zor olmuştur ama bugün arada uçurumlar belirdi.

Obruk içinde obruk gibi.

*

Bir kadın robot yaptılar. Geçenlerde o robotun bir açıklamasını gördük. “Anne olmak istediğini” söylüyordu.

O habere rastlayanlar arasında, baba olmak için sıraya girenler var mıydı bilmiyoruz.

Fakat muhalefet cephesinin cumhurbaşkanı adayı olmak için epeyce hevesli, arzulu, istekli bulunduğuna şahit olmaktayız.

Bizzat gelip özgeçmiş bırakanlar bile varmış.

Araya adam koyup torpil isteyenler de çıkmıştır.

*

Kemal Bey’e sorarsanız, “geliyor gelmekte olan”.

Tek kusuru var, kimin geldiğini bilmiyoruz. Hâlâ ve henüz aday belli değil.

Aday olmak isteyen çok. Biz onları aday adayı diye isimlendirmekteyiz.

‘Çok’ ile ‘yok’ arasında ciddi bir bağ olduğu ortada.

*

Bazılarının da kendi haberi yok, uzaktan uzağa ismi geçiyor.

Öyle bir isteği var mı yok mu dikkate alınmadan, gıyabında kararlar alınıyor, veriliyor, hesaplar yapılıyor.

Muhtar Kent bile var o isimler arasında.

Gündemi şenlendirmek, renk katmak için mi ismini öne sürdüler yoksa ciddiyet var mı, anlamak zor.

*

Niyet ne olursa olsun, biraz gerçekçi düşünmek lâzım.

O değil, Klark Kent olsun. Daha genç, aktif...

Kırmızı pelerini de var, olağan üstü güçleri de. Uçuyor, kaçıyor, ışınlar salıyor… Vallahi süper olur!

Muhtar Kent de muhtarlığa devam etsin.

Yalnız burada bir sakınca var.

O kadar süper güçlere sahip biri, Kemal Bey’in arzu ettiği şekilde “düşük profilli” görünmeyi kabullenmez.

Anlaşma gereği öyle davranmayı istese bile yapamaz. Elinden gelmez.

Ee, ne olacak? Yine döndük mü başa!

*

Bina okurken dönüp durmak şart galiba.

“Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” demiş atalar.

Cumhurbaşkanı adayı belirlemeye sıra gelince, yine aynı durum söz konusu.

Ortadaki manzaradan bunu anlıyoruz.

*

Yüzünde Rabbi yessir görünen ile yüzünde Hasbinallah ya da Estağfurullah görünen başkanların -ne kadar isteseler de- aday yapılmayıp görevlerine bir dönem daha devam etmeleri şart koşuldu.

Herhangi biri tarafından değil, bizzat muhalefet kanadındaki büyük partinin başındaki kişi tarafından.

O da malum, Kemal Bey oluyor.

Bazılarının bu kesin kararlılığı görmezden gelip, yok sayıp yahut ciddiye almayıp elindeki çomakla dürtüklemeyi tercih etmeleri, işleri karıştıracak gibi görünüyor.