|
Kel yanında kabak anılmaz

Bizdeki mutfak zenginliğini yurt dışında mumla arasanız bulamazsınız. Yine de Türk mutfağı yeterince tanınmaz, hak ettiği yerden uzaktır.

Biri makarna ve pizzayla bütün dünyaya nam salar.

Biri hamburgerle her yeri kuşatmaya çıkar. Yanında tabii ki kola vardır.

Diğeri börtü böcek dâhil ne bulursa sofraya getirir.

İngilizlerin meşhur yemeği “Fish and chips” dedikleri şey, kızarmış balığın yanında patates kızartmasıdır.

Başka bir şey bilmezler, bilseler de söylemezler.

Onlarda kralların sofrası bile bizim sıradan bir esnaf lokantamızdaki zenginliğe ulaşamaz.

*

Bu ‘yanında’ konusu mühim.

Neyin yanında ne iyi gider, bilmek gerekir.

Kimin yanında kim vardır, onu da.

Kurunun yanında pilav, kavunun yanında peynir, tahinin yanında pekmez, balın yanında kaymak.

Köroğlu’nun yanında Ayvaz, Don Kişot’un yanında Sanço Panza, Bülent Bey’in yanında Rahşan Hanım…

*

“Hanımlar beyler, bir dakikanızı alacağım” diye söze başlayan trendeki veya şehir hatları vapurundaki satıcı, sözüne şöyle devam ederdi:

“Değerli abilerim ablalarım, şu elimde gördüğünüz ürünü alana, yanında bunu da veriyoruz. Bedava…”

İnsan cinsinin bedavaya karşı zaafı vardır. Usta satıcılar onu bilir.

Bir nevi olta ucundaki yemdir o kelime.

Oyuna gelmemek, tuzağa düşmemek için, biri bedava dediği zaman düşünmek gerekir.

En pahalı yemek, bedava olandır.

Karşılığında sizden beklenen, yemek bedelinden fazla tutar.

George Orwell 1984 romanında söylemiş vaktiyle.

“Ürün bedavaysa asıl ürün bizleriz.”

Bir şeyin yanında, bedava olanın cazibesi, çok kişiyi tuzağa düşürür.

*

Bugünlerde, tekrarlanan bir hata dikkat çekiyor.

“Benimle misiniz?”

“Beraber misiniz?”

“Ya yanımda durun ya önümden çekilin…”

“Yanımda mısınız?”

Bunlar hep taktik yanlışlar. Ve hep aynı muhteremin eseri.

*

Yanında olanlara “Yanımda mısınız?” diye sormak, hiç hoş değil.

Daha kötüsü var.

O da yanında olmaması gerekenlere aynı soruyu sormak.

Bizim Don Kişot, iki yanlışa da imza attı.

Hâl şu ki lider dediğin, kim yanında kim değil, bilir. Bilmelidir.

Ama biri çıkıp derse “Adam ne yapsın, yanında olanlar yanında değil ki…”

İşte orada söz biter.

*

Ecevit kimseye “Yanımda mısınız?” diye sormadı.

Çünkü bilirdi, görürdü.

Bir yerden sonra baktı ki yanında olanlar aslında yanında değil, kırk yıllık partisini bırakıp kendi çizgisini çizdi ve ayrı bir parti kurdu.

Şimdi nerede öyle babayiğit?

*

Ne diyelim, kel yanında kabak anılmaz.

Herkes kafasına göre yaşar.

Şimdi müzik bizi çağırıyor. Feridun Düzağaç’a kulak verelim:

“Yanında bir yavru kedi olur

Yanında hiç soru sormadan uslu durur

Yanında belki beni bile unutur

Yalnızlığım mutludur yanında…”

Eğer, bir kedin bile yoksa, otur mum yak, derdine yan.

Belki şehre bir film gelir diye bekle. Ne filmler gelir, şaşarsın.

Gel gelelim, git gidelim diyecekler lâzım lider kişinin çevresine.

Yoksa onlar ve bu kafada ısrar edersen, öyle de yaşarsın, böyle de yaşarsın.

#Köroğlu
#Don Kişot
#George Orwell
2 yıl önce
Kel yanında kabak anılmaz
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset