|
Olası değil, olmayası savaş

Üçüncü Dünya savaşı çıkar mı?

Neredeyse herkesin kafasında aynı soru.

Açıkça soranlar da var.

Dile getirmekten uzak duranlarsa, sözün vücut bulmasından çekiniyor olsa gerek.

*

Bir noktaya bu kadar kilitlendiğimiz zamanlar çok fazla değildir.

Son günlerde aklından bunu geçirmeyen yok gibi.

Cevabı, çok zaman önce şair Hayâlî vermiş.

15. yüzyılın sonunda Vardar Yenicesi’nde doğan Hayâlî Bey demiş ki:

“Cihân-ârâ cihân içindedir, ârâyı bilmezler

Ol mâhîler ki deryâ içredir, deryâyı bilmezler”

(Dünyayı süsleyip bezeyen Allah, yarattıklarında tecellî etmiştir, eserlerinde sıfatları âşikârdır ammâ insanlar farkında değildir. Tıpkı denizdeki balıkların, denizin farkında olmamaları gibi.)

*

Bir görüş, uzun zamandır savaş içinde olduğumuzu söylüyor.

Dünyanın savaşa uzak yerleri fazla sayılmaz.

Pek çok yer ateş içinde.

Odun kömürü yapmak için kule şeklinde hazırlanan odun yığınlarının, içten içe yanmasına benziyor dünyanın bugünkü hâli.

*

Ancak bu tabloyu “dünya savaşı” olarak kabul etmek istemeyenlerin, baştaki soruyla kast ettikleri şey, nükleer savaş.

‘Nükleer’ kelimesini telaffuz etmek bile fazlasıyla ürkütücü ve tehlikeli.

Fakat gördük ki şu birkaç gün içinde Putin, sıradan bir işten bahseder gibi rahatlıkla kullandı ve nükleer ile tehdit etti.

Dünya savaşı ile ilgili sorunun peşinden ikincisi geliyor:

“Putin o kadar çılgın mı gerçekten, öyle bir çılgınlık yapar mı?”

*

Putin’in tehdit ettiği batı ülkelerinde de nükleer silahlar var.

Bir taraf düğmeye bastığı anda, öbür taraf “du bakalım nolcek” moduna girecek değil elbette.

Onlar da üç beş saniye içinde kırmızı düğmeye parmağını uzatır.

Bu da dünyanın sonu için geriye çok az zaman kaldığı anlamına gelir.

*

Olur mu, olmaz mı?

Kimse kesin konuşamıyor.

Evet diyen de hayır diyen de tam anlamıyla emin değil.

Bu belirsizlik bile başlı başına sinir bozucu.

*

Alkol düşmanı olduğunu bildiğimiz Putin, şu günlerde büyük bir şişe ile görünürse…

Orhan Gencebay’ın “Batsın bu dünya” adlı eserini dinlemeye başlarsa…

İşte o zaman, yandı gülüm keten helva…

“Ölmeden önce yapılması gerekenler listesi” hazırlayıp da henüz yarısına bile gelememiş olanların “Tüh be” diyecekleri zamandır.

*

Son yüz sene içinde iki büyük savaş yaşandı.

Birinci ve ikinci dünya savaşlarında kaç kişi öldüğünü telaffuz etmek dahi can sıkıcı.

Japonya’da iki şehre bomba atılmıştı.

Üzerinden 77 yıl geçti.

İzleri hâlâ güçlü ve acısı dinmiş değil.

On yıl kadar sonra da şair şöyle demişti:

“Hiroşima’da öleli, oluyor bir on yıl kadar. / Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. / Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.”

*

Sözü edilen nükleer savaş çıkarsa, şu koca dünyada ölenleri sayacak birkaç kişi kalır herhalde.

“Dördüncü savaşın taş ve sopalarla yapılacağını” söyleyen kişi haklı çıkmasa, hepimizin hayrına olur.

Bu söz Einstein’a izafe edilir ama daha önce başka birinin (Amerikalı bir teğmen) kullandığı iddiası da mevcut.

Albert Enişte, izafiyet teorisinin sahibidir diye, ona her izafe edilen sözün doğru çıkmasını bekleyemeyiz.

Kafasına esen her insan evladının, kendi yumurtası bir sözü internette yayarken, altına Mevlâna yazması gibi durumlara da çok şahit olmuşuzdur nitekim.

*

“Olası olası” diyorlar, muhtemel yerine.

Aklıma hep Bülent Ecevit geliyor.

“Olası deprem”, “olası kaza”, “olası savaş” sözleri fazlasıyla sinir bozucu.

Olumsuzluk söz konusuysa, o şekilde kullanıp “olmayası savaş” denmesi, kesinlikle daha makul.

#Putin
#Eistein
#Hiroşima
2 yıl önce
Olası değil, olmayası savaş
Yaralı coğrafyalarımızı konuşmaya daha yeni başlıyoruz
Sosyal Çürüme Yazıları 7: Dedelerden himmet umma cumhuriyeti
Paket iyi de ‘kampanya’ nerede?..
KDV artışının KDV indiriminden daha çok alkış aldığı ülke
Arapça tabelalar ve yeni CHP