|
Musul operasyonu mu yoksa Rakka mı?

Obama'nın IŞİD Karşıtı Koalisyon Özel Temsilcisi Brett McGurk, birkaç gün önce Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında Musul'u IŞİD'den kurtarma operasyonunun başlamak üzere olduğunu söyledi.



Lakin bu McGurk'ün ilk Musul müjdesi değil. McGurk, bir süre önce de Musul operasyonunun eli kulağında olduğunu söylemişti. O günlerde Sincar'ın (Şengal) geri alınmasından sonra sırada Musul'a 60 km mesafedeki Tel Afer'in olduğu, kritik önemdeki bu kasabanın ardından sıranın Musul'a geleceği kesinmiş gibi yazılıp çizilmişti. Ancak Tel Afer'i beklerken Ramadi operasyonu ile karşılaşmış, IŞİD'in Musul'a erişim yollarının kısıtlanmasını umarken İran-Irak ve Suriye arasına hattın güçlendirildiğini görmüştük.



2014'te IŞİD'in ele geçirdiği Musul, ABD'nin IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonu kurmasında başat nedendi. Bu yüzden Musul operasyonunun ne zaman ve nasıl olacağı, IŞİD'le mücadele planının kalbi demek. McGurk gibi bazı isimler, Irak askerinin ve Kürt güçlerinin Musul'u geri alabilecek güçte olduğunu iddia etmekte acelesi olsa da Obama yönetimi bu plana henüz yeşil ışık yakmış değil. Zira, ortada Rakka IŞİD'in sözde devletinin başkentiymiş gibi bir imaj varsa da, IŞİD'in Musul'daki gücü ve mezhepçi Bağdat yönetimi politikaları sonucu Sünni nüfustan aldığı destek çok daha fazla. Yani Musul'a bir operasyon düzenlendiğinde IŞİD'in, Irak askerlerinin 2014'te yaptığı gibi üniformalarını bırakıp kaçmasını beklememek gerek.



Obama'nın, 2014'te IŞİD'le mücadele stratejisini oluştururken ilk planı sadece Irak'a odaklanmaktı. Ancak IŞİD'in Kobani'ye saldırmasıyla Suriye de çerçeveye girmişti. O günden beri McGurk gibi isimlerin ABD'nin IŞİD'le mücadele stratejisini, IŞİD'i çevreden baskılamak ve merkez gördükleri Rakka'ya doğru itmek olarak belirlediğini gördük.



Devam etmeden önce, McGurk isminden bahsetmek gerek. 2004'ten beri ABD'nin Irak politikasını belirleyen ekipte yer alan McGurk, Irak'a 'demokrasi' getiren George W. Bush'un, Irak'ın yeniden yapılandırılmasında kilit görevler verdiği ve Irak'ın düştüğü durumda doğrudan payı olan biri diplomat. 2009'da Bush ve Obama yönetimleri arasındaki geçiş sürecinde de hem Başkan'a hem ABD'nin Irak Büyükelçisi'ne üst düzey danışmanlık yapan üç kişiden biri olan McGurk ismini, Türkiye bir süredir duyuyor olsa da, geçen ay YPG'li Polat Can'ın elinden plaket alırken verdiği fotoğrafla yakından tanıdı. McGurk fotoğrafın çekildiği Kobani ziyaretinin nedeninin Şadadi operasyonunun hazırlığı olduğunu söylemiş, hemen ardından PYD/YPG tarafından Ankara'da düzenlenen bomba yüklü araç saldırısı gerçekleşince bu fotoğraf çokça konuşulmuştu. Özetle, Bağdat'ın Saddam sonrası Sünnilere uyguladığı mezhepçi zulümde, Irak Anayasası'nı yazmaktan tutun ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Suriye Direktörü olarak belirlediği politikalara, Irak'ı bugünkü Irak yapanlardan biri olan McGurk'ün, bugün de IŞİD'le müdahale adı altında Suriye'de Sünni muhaliflerin hedef alınması, ABD'nin Irak'ta Şii milislerle işbirliği yapması, İran'ın sahada kazandığı alan, PKK'nin Suriye uzantısı PYD'nin meşrulaştırılması gibi pek çok taşın altında izi var. En iyi tahminle McGurk, eserinden duyduğu sorumlulukla önceliği Irak'a veriyor, IŞİD'den temizleyip kendi geçmişini aklamak istiyor. O kadar da saf olmayan başka bir yorumda bulunursak, McGurk, IŞİD'i Suriye'ye itiyor ve bu sayede Esad'ın varlığına bahaneler üretmeyi sürdürmesini istiyor.



Geriye dönersek, McGurk'ün Bağdat'taki basın toplantısında göze çarpan bir diğer ayrıntı, Suudi Arabistan güçlerinin Bağdat'ın onayı olmadan Irak'a girmesinin mümkün olmayacağını söylemesiydi. Birkaç ay önce Türkiye'nin Musul yakınındaki Başika kampındaki asker sayısını artırmasının, önce Bağdat'la ardından Washington'la nasıl bir krizin kapılarını araladığını hatırlarsanız, McGurk'ün Suudi Arabistan'la ilgili bu ön alışının boş olmadığını tahmin edersiniz. Eğer amaç IŞİD'i yeryüzünden silmekse, geçtiğimiz ay 150 bin askerle kara operasyonuna hazır olduğunu açıklayan ve geçen hafta IŞİD karşıtı koalisyon kapsamında savaş jetlerini İncirlik'e gönderen Suudi Arabistan'ın bu amaca ciddi katkı sunacağı ortada. Yoksa gaye gerçekten IŞİD'i yok etmek değil mi?



Bu soru bir kenarda dursun. Bir diğer soru ise Türkiye ve Körfez ülkelerinin Musul operasyonunun başarılı olup olmayacağına nasıl baktığı meselesi. Davutoğlu'nun bu hafta AHaber canlı yayınında bu yöndeki bir soruya, “Yarın savaşa giriyormuşuz gibi bir havanın oluşmasını” doğru bulmadığı yönündeki ve “Yetkililerden değil, alanda baktığımız, gördüğümüz hususlardan hareket ederiz” şeklindeki açıklaması, Ankara'nın McGurk'ün bu heyecanına ortak olmadığını gösteriyor.



Alana bakarsak, Suriye'nin güneyinde göze çarpan hareketlilik yapbozun eksik parçalarını tamamlamak adına faydalı olabilir. Bu hafta Özgür Suriye Ordusu, Ürdün'ün ilk kez sınırlarını da açarak verdiği destekle Suriye-Irak sınırında kritik bazı kasabaları ele geçirmeye başladı. Bir haftadan daha kısa süre içinde binden fazla muhalif, yirminin üzerinde kasabanın kontrolünü IŞİD'den aldı. Bölge IŞİD'in elinde bulundurduğu kritik lokasyonlardan Palmira'ya bağlantı noktası. Palmira ise IŞİD için Rakka'ya ve Irak'a erişim açısından stratejik öneme sahip. Ürdün'ün sınır kapılarını da açarak destek verdiği operasyonun ABD'den habersiz olduğu düşünülemez, zaten bu operasyonlara koalisyon uçakları da destek veriyor. Suriye'nin güneyinde yaşanan bu hareketlilik, burada kapsamlı bir operasyon için hazırlık yapılıyor olması ihtimalini kuvvetlendiriyor. Ve akla şu soru geliyor: Suudi Arabistan'ın mevzubahis 150 bin kişilik kara gücünü Türkiye üzerinden taşıyacağını düşünmüş ve lojistik zorluklarından bahsetmiştik. Acaba bu kara gücü Ürdün üzerinden Suriye'ye girebilir mi? Perde arkasında Riyad'ın IŞİD'le mücadele stratejisinde bir sonraki hamlenin, McGurk'ün müjdelediği gibi Musul'a değil de Rakka'ya operasyon olması gerektiğine dair Washington'a sunduğu bir teklifi olabilir mi? Bekleyelim, görelim...


#Musul operasyonu
#rakka
#özgür suriye ordusu
#ortadoğu
#ışid
8 yıl önce
Musul operasyonu mu yoksa Rakka mı?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi