Reklâm filmine bakarsanız çoktan oturdu. Lakin ömründe taş üstüne taş koyanlar gayet iyi bilirler ki, o tür taşlar öyle kolay kolay denge tutmaz. En ufak bir sarsıntıda yıkılır.İnanmayan Beşiktaş''a bakıversin. Bir "takım kurma"nın ünlü ustalardan birini de göreve getirseniz ne kadar zor olduğu görülüyor. Scala "taşları yerine" koymak için çırpınıyor. Lakin Rize depreminden sonra şu Adana maçı nasıl bir gerginlik içinde geçti gidin ona sorun. Çünkü takım kötü oynuyor. Ayhan da maçtan sonra "kötü
Reklâm filmine bakarsanız çoktan oturdu. Lakin ömründe taş üstüne taş koyanlar gayet iyi bilirler ki, o tür taşlar öyle kolay kolay denge tutmaz. En ufak bir sarsıntıda yıkılır.
İnanmayan Beşiktaş''a bakıversin. Bir "takım kurma"nın ünlü ustalardan birini de göreve getirseniz ne kadar zor olduğu görülüyor. Scala "taşları yerine" koymak için çırpınıyor. Lakin Rize depreminden sonra şu Adana maçı nasıl bir gerginlik içinde geçti gidin ona sorun. Çünkü takım kötü oynuyor. Ayhan da maçtan sonra "kötü oynadık" dedi. Özellikle "savunma hataları" üzerinde herkes hemfikir.
Şimdiye kadar neyse ne, lakin Beşiktaş artık uçurumun kenarından bakmaya başladı. Daha doğrusu başı döndüğü için bakmaya çekiniyor. Belki de son durak Fener maçı olacak. Fener maçını da kaybeden bir Beşiktaş''ta mevcut kadroların yerini muhafaza etmesi mümkün değil. Bu sebeple Beşiktaş bu maça "hayatî" önem verecek, çok gergin çıkacak. Onun için en büyük engel işte bu gerginlik. Yine de böylesi maçlarda "favoriler kaybeder" diyelim ve bir "ferahlık" olsun.
Aynı gerginliğin bir başka görüntüsünü Galatasaray''da izliyoruz. Bunca yıl yan yana oynamanın, büyük başarılara imza atmanın faydaları olduğu kadar olumsuz yönleri de var. Genç arslanlar artık transferde öyle "uysal" davranmıyor. Transfer meseleleri de çözüleceği yerde kördüğüm oluyor. Maç içinde futbolcuların rakip oyuncularla, birbirleriyle, hakemle uğraşmaları artıyor. Stres dalga dalga yayılıyor. Ve tabi bu gerginliğin sonuçlarından biri kart cezası ise öteki sakatlık oluyor. Takımın yarısı fire verdi. Liderlik gitti. Kaptan Bülent alıştığımız bir cüme ile meseleyi çözdüğünü zannediyor: "Kim oynarsa oynasın farketmez." Farkedip, etmeyeceğini Deportivo maçında göreceğiz.
Bizim öteden beri ileri sürdüğümüz görüş, ve bu görüşe dayanak teşkil eden unsurlar aynen devam ediyor. "Zirveye çıkmak zor, zirvede kalmak daha zordur".
Bu yazıya aslında Kocaeli ile başlamalıydık.
Depremin külleri arasından bir anka kuşu gibi yeniden doğan Kocaeli''yi alkışlamalıydık. Hikmet Karaman ile yakalanan çıkış muhteşem. Lakin hoca yine de temkinli konuşuyor ve "daha çok işimiz var" diyor. Öyle ya, ligin dibinde bundan böyle en az zirvede vukubulan mücadele gibi bir mücadele başlayacak.
En dramatik gelişmeler ise Trabzon''da yaşanıyor. Maçtan sonra Özkan Sümer "Konuşmayacağım, hiçbir şey söylemeyeceğim" dedi. S. Tekelioğlu elinden geleni yapıyor, ama "taşları yerine koymak" kolay değil. Trabzon''da meseleler öncelikle yönetimin yenilenmesinden başlayarak gelişti. Ve elbette yukarıda sular durulmayınca aşağıda hiç durulmaz.
Bu kadar cümle yazdım. Hâlâ Fener''den bahsetmedim, hayret bi şey...
