|
Toprak peşinde koşan toprağın olur

NATO Sırbıstan''ı havadan bombalarken, Sırplar da bir milyona yakın Kosova''lıyı komşu ülkelere göçe zorladılar.

Sırbistan''ın bu askeri müdahaleden sonra kendine gelmesi yıllar alır. Hiçbir ülkenin altyapısı, sanayisi, ekonomisi ve yönetimi böylesine ağır bir bombardımana dayanamaz.

NATO müdahalesi bir savaş olmaktan daha çok tek yanlı bir cezalandırma. Ancak bu cezalandırma Kosova''da demografik bir depreme yolaçtı.

Savaş tek yönlü de olsa, sonuçta iki taraf ta zarar görür. Bunun için oyun teorisinde "toplamı negatif olan oyun"a örnek olarak, savaş gösterilir.

Onbeş günlük savaşın Sırbistan''a verdiği zararın beş milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.

NATO ülkelerinin bu müdahale için yaptıkları harcamaların da bir milyar doları aştığı söyleniyor.

Sırplar ırkçılık krizine tutulmasalardı Kosova göç, Sırbıstan da bombardıman depremi yaşamayacaktı.

Sırbıstan ve Irak gibi dayatmacı yönetimler, dünyaya büyük ölçüde kapalı oldukları için gelişmelerin farkında değiller.

Bu köşede sık sık vurgulandığı gibi, özgürlüklere ağırlık veren dünya toprak için değil, pazar için savaşıyor. Pazarlar da ordularla değil, girişimcilerle fethediliyor.

Sırplar dünyada yükselen değerlerin farkında olsalardı, Kosova''yı silahlarla değil, dünya markası olmuş ürünleriyle ele geçirmeye çalışırlardı.

Önümüzdeki yıllarda, ülke içinde ya da dışında insanların temel hak ve özgürlüklerini çiğnemeye kalkan dayatmacı yönetimlerin gözlerinin önüne Sırbistan gelecek.

Dayatmacı Sırplar, Bosna ve Kosova''da yaptıklarının bedelini ödüyorlar.

Umarız ki, bu Avrupa''nın son büyük savaşı olur.

Kosova ve Sırbistan için yıkım olan bu savaş, başta Arnavutluk, Karadağ, Makedonya, Bosna ve Bulgaristan için bir dinamizm kaynağı olabilir.

Sözkonusu dinamizmin lokomotifi Türkiye olmalıdır.

Bosna ve Makedonya yanında, Arnavutluk ve Kosova''ya yerleşecek NATO ve BM güçleri, ikinci dünya sonrasının Almanya ve Japonya''sında olduğu gibi, yeni bir üretim patlamasının ateşleyicisi olabilirler.

Böyle bir ekonomik mucizenin öncüsü olabilmek için, Türkiye''nin iç ve dış düşmanlarla kuşatılma sendromundan kesinlikle kurtulması gerekir.

Yeni oluşan dünya düzeninde, hiçbir ülke, kendi vatandaşıyla savaşamayacak.


25 yıl önce
Toprak peşinde koşan toprağın olur
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’