Şanghay İşbirliği Örgütü’nden gelen bir kare fotoğraf, küresel istikrarsızlık ortamının kutupları arasında yaşanan bütün gerilimleri aşarak, Türk hatta dünya kamuoyunun gündemine yerleşti. Neredeyse zirveyi ezdi…
Fotoğrafı bilmeyen yok; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya, Azerbaycan ve İran liderleri dahil üye ülke liderlerinin bulunduğu sosyal bir masa etrafında hitap ediyor, herkes de ilgiyle onu takip ediyor…
Diplomaside şeklîn taşıdığı mesajlar yok sayılmıyor. Tersine, inceleniyor, ister tasarlanmış ister bu resimdeki gibi doğal olsun, “ne söylediği” üzerinde duruluyor…
“Tek kare”nin bir ülkenin dünyadaki yeri, tercihleri ve mesajı konusunda yeterli olup olmadığı üzerine biraz konuşmak gerekiyor…
***
Bu fotoğraf o ‘son kare’ değil. Ama bu resme getiren o kadar albüm birikti ki, “yol”a dair işaret veriyor…
Türkiye’de, uluslararası ilişkileri anlamada yeknesak kabule dönüşmüş bir klişe, “büyük resim” söylemidir; eş zamanlı olayları mümkün mertebe ilişkilendiren bir okuma tekniğidir.
Oysa, bu yöntem de dahil, “esas büyük resim”; “süper-poze”dir! “Multiple exposure” da denir. İki veya daha çok fotoğrafın üst üste konularak tek kare elde edilmesidir…
***
‘Siz o konumda mısınız, değil misiniz?’
İçeriye bu soruyu sorar…
***
Peki, şu ana kadar biriktirdiğimiz ve üst üste koyup tek kare çıktı aldığımız son “süperpoze”nin önümüzde duran hali nedir?..
Türk Devletleri Teşkilatı, Şanghay İşbirliği Örgütü, Azerbaycan-Ermenistan Savaşı’nın sonuçları, ‘Yeniden Asya’ projesi, BRİCS’le ilişkiler, münhasıran Rusya, Çin, Azerbaycan, Pakistan, Afganistan, hatta Hindistan’la, nihayet geniş Avrasya coğrafyasıyla Türkiye’nin ilişkileri yeni ve daha hacimli bir alan tutuyor…
Neye göre? Batı’yla ilişkilere göre. Batı’yla/ABD/NATO/AB ile ilişkilerimizde yaşanan, “tatsızlık veya limonilik” diyemeyeceğimiz, sıklıkla “düşmanlık” diye tarif edebileceğimiz sayısız kareleri saymıyorum.
Buna rağmen Ankara, Batı ile kötü olmak istemiyor. Sadece cari çıkarlar açısından değil, ilkesel olarak da bunu istemiyor. Yoksa, Batı’nın hâlâ devam eden tutumuna baktığınızda, kamuoyunun tükenen sabrını gözlemlediğinizde, mâlûm çevreler dışında daha ileri adımlara vahlanan çıkmayabilir.
Türk dış politik eğilimi, çok yalın yol tarifi ile izah edilebilir; bütün dünya ekonomisi doğuya akıyor/dönüyor. Bugün, ABD ile AB arasındaki gerilimin bir parçası da bu. Mesela Washington, Çin ve Rusya ile Avrupa’nın ilişkilerini sınırlamak istiyor. Kendisine bağ(ım)lı kalsınlar istiyor.
Türkiye ekonomisinin yüzde 50’ye yakın ilişkisi Avrupa ile. Ama doğu ile yok! Dünya nüfusu ve zenginliğinin yarısını tutan, yukarı trend gösteren koca bir kütle ile sınırlı ticari ilişki var. Çok açık, bunun düzeltilmesi gerekiyor…
Çok kabaca çizdiğimiz bu tablo, işte o resim de karşılık buluyor mu bulmuyor mu? Resmin altına gelen yorumlar, “ne var bu resimde, ellerinde şampanya kafa çekiyorlar” kadar sakil çapsızlıklar içerirken, ABD başkanıyla çektirdikleri omuz-omuza fotoğraflar daha hafızalarda tazeyken, “bu resimden mânâ çıkaranlar dünyadan kopuk” paylaşımları yapanları nereye koyacağız?
O resme sadece bir resim muamelesi yapabilirsiniz. Önemli değil. Ama ‘süper-poze’nin final karesi çıktığında yiyeceğiniz tokat, bu topraklardaki bir kesiti tarihin çöplüğüne gönderecektir…