Kahire yönetiminin Akdeniz’de kimi parsellerin ruhsatlandırması sırasında Türk menfaatlerine hassasiyet göstermesi ve Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Mısır’a gönderilen sıcak mesajların ardından iki ülke ilişkilerinde yeni bir safhaya geçilmiş görünüyor…
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Kafkasya, Türk Cumhuriyetleri’ne ziyaretlerinin ardından Katar-Doha’dan dönerken yaptığı, “Mısır’la diplomatik temas başladı” açıklaması, sadece iki ülkede değil, Ortadoğu, Akdeniz ve Arap ülkelerinde de dalgalanma yarattı…
Gerçekten böylesi bir gelişme adı geçen bölgelerin tamamında etki yaratacak sonuçlar üretebilir.
Ama önce durumun tam anlaşılması gerekiyor…
***
Bu cümleler, bir süredir ayrı yönlere bakan iki ülkenin diplomatik ilişkilerinde devinim olduğunu açık biçimde işaretliyor. Ancak bu bizim algıladığımız, anladığımız dozda mı?..
***
Mısır cephesinden gelenlere de bakalım…
‘Yakınlaşma/normalleşme’ açıklamalarıyla birlikte Mısır’ın isimsiz Dışişleri ya da istihbarat yetkililerinden bölge basın-yayın organlarına ve ülke medyasına kimi açıklamalar yapıldı. Ama Pazar günü Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü soruları yanıtladığından bunun üzerinden yürüyelim…
Bakan’a ve Mısır medyasına bakıldığında, Kahire’nin süreci hızlandırmak ve kolaylaştırmak adına heyecan duyduğu da söylenemez…
Akdeniz, Afrika, Libya ve Arap dünyasında Mısır’ın konumundan/politikalarından geri pozisyon iması taşıyıp taşımadığı, Mısır iç politikasına değinmekte şart getirip getirmeyeceği türünden merak konularıdır…
Mısır’ın, Yunanistan-Rum Kesimi-İsrail-S.Arabistan-BAE ile kurduğu ortaklıkların hedefleri konusunda Ankara’dan nasıl bir fedakârlık beklediği/bekleyebileceği de tartışmalıdır.
***
Yine, ABD ve Rusya gibi bölgenin karşı stratejik kompartımanlarında mukim oyuncuların bu normalleşme sürecine nasıl yaklaşacakları da merak konusudur. Ne ABD’nin bu adımların yolunu döşeyeceği ne de Rusya’nın ne yapacağına hızla karar verip pozisyon takınacağına kefil olmak hemen mümkün gözükmemekte.
Burada Mısır’ın ABD’nin kuklası olduğu, izni olmadan tuvalete dahi gidemeyeceği gibi kabulleri-doğruluk payı olmakla beraber yakınlaşmanın sağlaması olarak, Washington tarafından desteklendiği şeklinde kabul edemeyiz. Mısır, yine de özgün reflekslere sahip bir ülkedir!
***
Türkiye-Mısır ilişkilerinin eski renklerine kavuşmasının yarına yetişmeyeceği ortadaysa da, derlenip-toparlanabileceğine ilişkin söylem dahi haritanın her köşesinde yankı yaratacaktır…
Karşılıklı açıklamaların ardından gelen, Türkiye’nin AB, Yunanistan ve İsrail’e verdiği, “Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığını ilgilendiren çalışmalarda iznimizin aranması gerekir” mealinde “alayına gider” notası da bu gündemden kopuk değildir.
Tıpkı, Suriye’de Rus rampalarından fırlatılan roketlerin SMO varlıklarını vurmasının ardından Cumhurbaşkanı’nın Biden’e gönderdiği ‘davet’ gibi!
Nihayet, Mısır konusunda ayrı cephelerde görülen hükümete yakın veya uzak, akademisyen, medya mensubu, dış politika meraklılarına da dost uyarısı yapmak gerekir…
Çünkü bir tık seviyesindeki yakınlaşmanın sebepleri bildikleri gibi değil!