Diyarbakır''a gelirken, tereddüt içindeydik. Hatta, "Kupa finalinin burada işi ne?" diye söylendik: "Bir İzmir, bir Ankara varken, neden Diyarbakır?.." diye...

Ama bu güzel ortamı gördükten sonra, samimiyetle "İyi ki final Diyarbakır''da oynanmış" diyoruz...

Çünkü Diyarbakır seyircisinin, Diyarbakırlı''nın kendi toplumundan olan insanlara açlığını gördük burada. Şehir halkı, bir Hakan Şükür''ü bağrına bastı, bir Fatih Terim''le kucaklaştı ve televizyonlardan izlediği, o gönlünün kahramanlarını burada yakından görme fırsatı yakaladı. Üstüne üstlük, futbola olan açlığını da doyurdu Diyarbakırlılar...

Ama bütün bunların yanı sıra, Diyarbakır''ın müthiş sıcağını da yabana atmamak gerek... Avrupa Kupa Galipleri''nin kalkmasından sonra zaten fazla bir ağırlığı kalmayan Türkiye Kupası finali, Diyarbakır''ın müthiş sıcağı karşısında oynanınca, iki takımın futbolcuları da işi hiç sıkmadılar. Hatta hepsi "Maç bir an önce bitse de, gitsek" der gibiydiler.

Küme düşme hattındaki Antalya, ligi düşünmesine rağmen Galatasaray karşısında çok iyi mücadele etti.

Galatasaray''ın aklı ise Arsenal''le oynayacağı UEFA Kupası finalindeydi. Sarı-Kırmızılı takımda Ümit, genç kaleci Kerem biraz da Okan ayakta kalırken, diğerleri sıradan görüntü verdi.

Hatta Arif, öylesine kötüydü ki, hocası Fatih Terim bile ona ancak 45 dakika dayanabildi.

Antalya attı, Cimbom attı... 2-2''lik skordan sonra uzatmaya giden maçta yine karşılıklı goller vardı. Karşılaşma penaltılara gidecek derken, son dakikalarda Mehmet Yozgatlı ve Hakan Şükür''ün peş peşe attığı goller Galatasaray''a Türkiye Kupası''nı getirdi.

Tebrikler Galatasaray... Bu Kupa''nın arkası da gelecek...