|
Yeni hamlelerin eşiğinde beklerken

Tarih, başka söyleyişle geçmiş, bugünü etkiler. Dahası, bugün tarihin hasılasıdır demek bile yanlış olmaz. Geçmiş olmasaydı bugün doğmazdı...

Tarih, günümüzü anlama bakımından belirleyici de sayılabilir. Tarihi anlamadan bugüne anlam vermek, onu gereği gibi ve gereği kadar kavramak da mümkün olmayabilir.

Tarihin bugünü belirlemesini, bugünün ebesi olduğu gerçeğini bir veri olarak kabul etme durumundayız.

Ne var ki, bu kabul, tarihin günümüze ipotek koymasına müsaade etme anlamını içermemelidir.

Tarih orada durur. Onu istesek de ortadan kaldıramayız. Onun bir ölçüde belirleyici olması da bir vakıa olarak oradadır, orada bekler...

Ancak tüm devrimci atılımlar tarihi aşma hamlesi üzerine temel atar...

Ayağımızı tarih zeminine basarak geleceğe hamle yaparız. Tarih zemini olmadan kaldıraca istinat noktası bulmanın imkânı ortadan kalkar.

Devrimci hamle, dayanak zeminini tarihte bulmakla birlikte, gerektiğinde onu reddetmeyi de içerir. Onu benimseyerek hamle gerçekleştirilebileceği gibi, reddederek de yeni bir devrimin zemini kurulabilir.

Peygamberlerin gerçekleştirdiği hamle, tarihi reddetmeye müncer olmuştur. Büyük inkılap hareketlerinin tümü neredeyse tarihi reddetme mantığı ile gerçekleştirilmiştir. İlginçtir, aynı tarihi reddetme hamlesi, zaman olur ki, kendi benini reddetmeye de dönüşebilir.

Böylece tarih gerçeğini göz ardı edemeyeceğimizi ifade etmiş oluyoruz.

Ama bu gerçeklik, bu, tarihin geçmişimizde ve hâlihazırımızda var bulunması gerçeği, bizi ona takılı kalmaya hükümlü kılmamalı...

Edebiyatta, siyasada, diplomaside geçmişe takılı kalarak yeni bir hamle gerçekleştirmek imkân dâhiline sokulamaz...

Geleceğimizi geçmişimiz belirlememeli... Geçmişin günümüzü ve geleceğimizi ipoteği altında tutmasına izin vermemeli... Tarih ayağımızın üstüne bastığı zemin olabilir, olsun; ama gözümüz de geleceğe dönük durmalıdır...

Gözümüzü diktiğimiz gelecek boş hayaller ülkesi veya tul-u emel değil, nesnel tasarımların vücut bulduğu bir ortam olarak tahayyül edilmeli...

Allah’ın Resulü, Hendek savaşının hazırlıklarında kazmasını vurduğu yerden kıvılcımlar çıkmasına bakarak ashabına Bizans’ın fethi müjdesini verirken boş konuşmuyordu. Gelecekteki fetih komutanının haberini de müjdelemiş oluyordu. Ashabına ve ondan sonra gelecek kuşaklara geleceğin vasiyetini bırakıyordu.

O vasiyet aynı zamanda sabır ve zaman bilincinin telkiniydi de... Sabır ve zaman bilinciyle silahlanmanın...

#Tarih
#Hamle
6 yıl önce
Yeni hamlelerin eşiğinde beklerken
Provokasyonlar…
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...