Türk futbolunda kara bir gün yaşandı. Dün akşam takımlarımızın teknik ve taktik anlamda yaşadığı çöküşü izledik. Beşiktaş, prestij için çıktığı Club Brugge maçında 5'lik oldu. Fenerbahçe de Nordsjaelland'a 6-1 mağlup oldu. Siyah-beyazlılar zaten Avrupa'da erken havlu atmıştı. Sarı-lacivertliler ise lider olarak gittiği Danimarka deplasmanından üçüncü olarak geri döndü.

Her iki temsilcimizin önemli eksikleri vardı, bu bir gerçek. Ancak sahaya yansıyan futbol, bu büyük kulüplerin kimliğine yakışmayacak düzeydeydi. Acı olan, iki takımda da yaşanan hezimete isyan eden tek bir futbolcunun bile olmamasıydı. Öyle ki, Fenerbahçe, maçı sarı kartsız tamamladı. Beşiktaş'ta ise sadece bir isim kart gördü.

Mücadele, tutku, agresiflik... Bunlar futbolun olmazsa olmazıdır. Hem Beşiktaş'ta hem de Fenerbahçe'de dün akşam bu duygulardan eser yoktu. Eğer başarı isteniyorsa, teknik ve taktikten önce futbolcuların kalbindeki ateşin harlanması gerekiyor. Bu bağlamda Rıza hocanın işi, İsmail hocaya göre daha zor. Çünkü, Beşiktaş daha şimdiden neredeyse hedefsiz kaldı. Fenerbahçe'nin ise sezon başındaki hedefleri devam ediyor.