|
Kiralık dede/torun

Uzun zaman başarılı olmanın derecesi IQ ile ölçüldü. 1990''lı yıllarda Beyaz Saray''ın o zamanki ev sahibi Bill Clinton tarafından göklere çıkartılan duygusal zeka (EQ) ise IQ''nun tam karşısına konumlandırılarak hızlı bir giriş yaptı hayatımıza.

Yüksek IQ''lu çocuklar, ortalama IQ''ya sahip arkadaşlarına göre hayatta neden daha başarısız olabiliyor diye soran Daniel Goleman; EQ''nun IQ''dan daha önemli olduğunu iddia ediyordu Duygusal Zeka adlı kitabında. Özbilinç, azim, dürtülerini frenleme, başkalarının duygularını paylaşabilme gibi özellikleri içeren bir zeka olarak tanımlıyordu duygusal zekayı.

Duygusal zeka doğuştan gelen değil; öğrenilebilen, geliştirilebilen bir özellikti, bir başka ifadeyle duygusal okur yazarlıktı. Demokrasinin topluma ne ölçüde mâl olduğu, bireylerin duygusal zeka düzeyiyle doğrudan bağlantılıdır diyordu Goleman.

Berkeley Kaliforniya Üniversitesi''nden uzmanların son araştırmasına göre duygusal zeka yaşlandıkça güçleniyor. Yaşlılar üzüntü ve dehşet verici televizyon programlarını izlerken duygularını kontrol etmekte zorlansa da; empati kurmak ve olayların olumlu yönlerini görmekte daha başarılı.

Büyük anne/babaların tedrisatından geçen çocukların ne kadar şanslı oldukları bir kez daha teyit ediliyor bu araştırma ile. Kuşak çatışmasından dolayı, şımartılıyor gerekçesiyle uzak tutulsa da çocuklar büyük anne/babalardan; büyük anne/babaların torunlarıyla empati kurmakta ve anlamakta daha mahir olduğu da bir gerçek.

Özellikle ergenlik dönemini yaşayan bir gencin tek beklentisi anlaşılmakken; anne babalar anlamaktan ziyade çözmeye çalıştıklarından dolayı çıkar büyük çatışma. Çünkü henüz herkesin benzer şeyleri yaşadığı gerçeğini kabullenemedikleri gibi; çocuğu sorunlardan, gerçeklerden tecrit ettiklerinde iyi anne/baba olacaklarına inanırlar.

Çocuğunun eşsiz olduğuna inanan, özgürlük ve demokratiklik adına arkadaş olma sınırlarını zorladıkça ebeveynlikten uzaklaştıklarını, çocuğun zaten dış dünyada bir sürü arkadaşı olduğunu, tek ihtiyacının kendisini dinleyen ve anlamaya gayret eden ebeveyn olduğunu göz ardı eder modern anne baba.

Çocuklarını evrenin merkezi olarak gören, onu dünyadaki en harika çocuk olduğu için seven anne babalar; otorite figürü olmaktan kaçınan, değişen ebeveyn tavrı ve tanımı ile birlikte, çocuklarının onayını almak için çabalayan anne babalara dönüşmüş durumda.

Doğum oranlarının gerilemesi, genç nüfusun azalması, toplumun giderek yaşlandığı Almanya''da; pek çok insanın çocuk ve torun sevgisinden mahrum olması, yeni bir hizmet dalı çıkardı ortaya. Torun özlemi çeken yaşlılarla, büyük anne/baba özlemi çeken çocuklar ajans vasıtasıyla bir araya geliyor. Sayıları 70''i bulan ajans, çocuklara ödünç büyükanne/baba, yaşlılara da torun buluyor.

Amaç çocuklara bakıcı bulmak değil, yaşlı kuşaklarla zaman geçirip iletişim kurmalarını sağlamak. Sabıkalı olmayan ve çocukları sevdiğini taahhüt eden herkesin yararlanabildiği bir uygulama.

İspanya Madrid Complutense Üniversitesi''nin araştırması ise başka bir yararını ortaya koyuyor torun dede nine ilişkisinin. Torunlarıyla günde en az 7 saat birlikte vakit geçiren büyük anne/babalar daha uzun yaşıyor araştırma sonucuna göre. Torun bakmak yaşlıları mutlu ederken, aile bağlarını da güçlendiriyor. Daha az sağlık problemi yaşıyor; torunlarıyla vakit geçirmeyenlere oranla daha uzun ömürlü oluyorlar.

Bizden bir araştırma da destekliyor bu görüşü. 718 yaşlı üzerinde 1.5 yıl çalışılarak yapılan araştırma sonucuna göre; torun bakanların kendilerini daha iyi hissettikleri, yaşam kalitelerinin yükseldiği ve daha mutlu oldukları belirlenmiş. Özellikle aşırı sorumluluk stres ve depresyon sebebiyken; torun bakan yaşlıların depresyon riskinin azaldığı tesbit edilmiş.

Hayatını düzene koyan, endişelerinden arınan 50 yaş üstü insanların daha mutlu olduğunu bir başka araştırma da teyit ediyor. 72 ülkenin verileriyle mutluluk endeksi hazırlayan iki bilim insanı, insanların orta yaşta en mutsuz dönemlerini yaşadığını, bu eşik aşıldıktan sonra ileri yaşlarda mutluluğu yeniden yakaladığını söylüyor.

1990''lı yıllara kadar kayda geçen geçerli bilimsel veri, insanoğlunun gençken mutlu olduğu, ölüme yakınlaştıkça mutsuz bir hale geldiğiydi. Ancak 21''inci yüzyıla girerken yapılan araştırmalar, insan psikolojisinin bir noktada U dönüşü yaptığını ortaya koyuyor. İnsanlar orta yaşlarda, yani 40''larından 50''li yaşlarının başlarına kadar en mutsuz dönemini yaşıyor. Küresel olarak en mutsuz olunan yaş 46, Türkiye''deyse 45.

Gençlik endişelerinden, borçlarından kurtulan; hayattan beklentiler yerine hayatın beklentilerini karşılayacak konuma gelen insanlar; duygusal zekanın zirve yaptığı noktada yakalıyor mutluluğu.

13 yıl önce
Kiralık dede/torun
2024 yılı için memurların bilmesinde fayda olan pratik güncel bilgiler
Efendimiz’in (sav) orucu-2
Efendimiz’in (sav) Zekâtı-2
Hayatta kalma kılavuzu
Kara dinlilerle milletin savaşı