Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal tutuklandı.

Haberal bağlamında yeniden gündeme gelen “2002 yazında Ecevit''in başbakanlıktan indirilmesine yönelik girişimler” dosyası kimilerini epeyce rahatsız etmişe benziyor.

DSP İzmir milletvekili -Ecevit''in koruma müdürü- Recai Birgün, son başbakanlığı döneminde hastalanan Bülent Ecevit''i “iş göremez” raporuyla makamından indirme iddialarına ilişkin bildiklerini/tanık olduklarını basına anlatıyor, şu sıralar…

Birgün, o dönemde “Ecevit''siz ve MHP''siz bir hükümet” planlandığından söz ediyor ki, bu yöndeki iddiaları da ilk kez seslendiriyor değil…

O “uzun sıcak yaz”a damgasını vuran “siyaset mühendisliği savaşı” daha önce sınırlı bir biçimde tartışılmış, hadisenin üzerine gidilmemişti.

Şimdi, Recai Birgün''ün Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz''e söyleyecekleri var.

Rahşan Hanım''ı, Bülent Ecevit''i Başkent Üniversitesi Hastahanesi''nden adeta kaçırırcasına telaşla hareket etmeye zorlayan nedenleri yedi yıl sonra Ergenekon soruşturması kapsamında derine inerek tartışmak çok faydalı olabilir.

Recai Birgün, o dönemde karanlıkta kalan birçok nokta bulunduğunu söylüyor. Rahşan Ecevit''in kuşkularını kendisiyle paylaştığını vurguluyor. “Bazı odakların Ecevit''in siyaset dışı kalmasını istediklerini, bunun sonucunda DSP''nin bölündüğünü” işaretliyor.

“Koalisyon ortakları Ecevit ve Bahçeli''nin, ABD''nin Irak harekatına Türkiye''nin destek vermesine karşı olduklarını” özellikle hatırlatıyor.

*

Takvim''den Mehmet Çetingüleç''in yazdığına göre, son günlerdeki demeçlerinin ardından bazı kimseler Recai Birgün''ü arayıp “Bir solcu bunları nasıl söyler?” diye sitem ediyorlarmış…

Recai Birgün de diyor ki:

“Biz o dönemde çok acı çektik. Hiç kimse acımızı duymadı. Olayların üzerine gitmedi. Hangi gerekçeyle olursa olsun bize acı çektirenlerin suçu varsa bunun cezasını verecek olan yargıdır. Karanlıkta kalan olayları aydınlığa çıkarılmasını sağlamak hepimizin görevidir. Bir ülkenin başbakanına komplo yapılıyorsa bırakalım karanlıkta mı kalsın?”

*

2002 yazında ''Ecevit Karşıtı'' cephede kimler vardı?

Hüsamettin Özkan, Kemal Derviş, Mesut Yılmaz…

Onlara tam destek veren de Doğan Grubu''ydu.

O cephe, Ecevit''in yerine Özkan''ın başbakan olmasını istiyordu.

Özkan ve Derviş, DSP''nin bölünmesi harekatında “troyka”nın iki ayağıydı.

Ecevit, o dönemde “Ekonomiden Sorumlu Bakan'' olan Kemal Derviş''le tam on iki gün boyunca iletişim kuramadıklarından yakınmıştı, başbakanlığı sonrasında o günlerin satır aralarını kurcalarken…

*

Hüsamettin Özkan''ın Mehmet Haberal''ın “dört adamıyla” Eresin Otel''de -perşembe günü- buluştuğuna dair ilginç haberi Yeni Şafak''ta okudunuz.

Haberal''ın Ergenekon kapsamında gözaltına alınmasından üç gün sonra gerçekleşiyor, böyle bir görüşme:

Tamamen tesadüf!

Recai Birgün''ün, Başkent Hastahanesi''nde -vaktiyle- kirli oyunlar oynanmış olduğuna dair açıklamalarına neden cevap veremiyor, Hüsamettin Özkan?

*

2002''nin o uzun sıcak yazındaki “siyaset mühendisliği” eksenli “siyasi savaş” aslında çok daha derinlerdeki “büyük mücadele”nin bir yansımasıydı.

MHP lideri Bahçeli, Ecevit''e yönelik planların farkındaydı. Statüko''cu kanadın –partisini de dışarıda bırakmayı amaçlayan “yeni bir koalisyon” dizayn etmeye çalıştıkları o sıcak süreci doğru okudu; sonunda “sürpriz” yapıp “erken seçim” için düğmeye basıverdi.

Statüko''nun “bütün adamları” zor durumda kalmışlardı…

Bununla birlikte, “Statüko” asıl yenilgisini 1 Mart 2003''te “tezkerenin beklenmedik bir biçimde reddedilmesi” neticesinde alacaktı!

*

2002''nin uzun-sıcak yazında ''perde arkasında cereyan eden sahneler'' çok daha uzun boylu tartışmaları beraberinde getirebilecek bir potansiyele sahip…

2002-2003 Hattı''nda yaşanan ve şu an sadece siyasi-yüzeysel tarafını tartışmaya çalıştığımız ''büyük mücadele'' hangi hadiseleri beraberinde getirmişti?

2003-2004''teki “darbe günlükleri” dönemini!