Doğruların ve yanlışların birbirlerinin yerine geçtiği, haksız kazancın zihinlerde meşrulaştırıldığı, masumiyetin aptallık, kandırmanın akıllılık, yardımlaşmanın ve paylaşmanın menfaate göre şekil aldığı zihniyetin iş ve sosyal hayatın içinde hâkim olduğu başka bir dönem oldu mu acaba bilmiyoruz.

Tartışmalar ne yönde ilerlerse ilerlesin insani ayarlarımızın iyice bozulduğu gerçeği değişmeyecek.

Dünya tarihinde insanlığın fabrika ayarlarına dönme ihtiyacı ve gereği belki de hiç bu kadar öncelikli olmamıştı.

**

Büyük Sıfırlama, Great Reset veya Global Reset Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) COVID-19 salgını sonrasında ekonomiyi sürdürülebilir bir şekilde yeniden inşa etme önerisiydi.

Mayıs 2020’de Birleşik Krallık Prensi Charles ve WEF direktörü Klaus Schwab tarafından tanıtıldı.

Önerinin amacı yatırımları gelişmeye daha uygun hâle getirmek ve çevresel girişimlere daha fazla odaklanarak kapitalizmi geliştirmek.

Yani mevcut ekonomik ve siyasal sistemi biraz daha insanileştirmekti.

**

Önerinin arkasından bir sürü komplo teorileri üretildi.

Bunların arasında en dikkat çekici olanı Covid-19 virüsünün yeni dünya düzeni kurmak için kasıtlı olarak laboratuvarda üretilerek yayılmasının sağlandığı iddiasıydı.

Bu salgının doğal yollardan mı, laboratuvarda üretilen bir virüsle mi yayıldığı tartışması birileri itiraf etmediği sürece devam edecek.

**

Merkezinde tam olarak aldatma olan ve siyaseti, ekonomiyi hatta dini, kültürü, sanatı, edebiyatı, her şeyi ama her şeyi menfaatin üstüne oturtan bu küresel sistemin sıfırlanarak yeniden kurulması ihtiyacı herkes tarafından görünür hâle geldi.

Halının altı pisliklerle o kadar doldu ki saklanamıyor.

Uzun bir süredir pisliklerin üstünde yüzen bir halının üstünde ayakta kalmaya çalışıyoruz.

Değişim ihtiyacı neden bu kadar konuşuluyor?

Şundan; Eskiden halının altındaki pisliklerin kokusu sadece aşağıdakileri etkiliyordu, şimdi yukarıdakiler de etkileniyor, değişim ihtiyacının tavan yapması bu yüzden.

**

Değişime nereden başlayacağız?

En baştan yani fabrika ayarlarından.

Fabrika ayarlarımız şunlar;

Hiçbir şart ve koşulda yalan söylemeyeceksin.

Eğilip bükülmeyeceksin, doğru değil, dosdoğru olacaksın.

Hayvanları yem verir gibi yapıp yakalamaya çalışmayacaksın.

Yani hiçbir biçimde hiçbir canlıyı aldatmayacaksın, büyük küçük menfaatlerle kandırmayacaksın.

Soluduğun havayı canlılarla nasıl paylaşıyorsan, kazandıklarını ve elindekilerini de öyle paylaşacaksın.

Ve hepsinden önemlisi güvenilir olacaksın.

Kediler sokakta seni görünce kaçmayacak, köpekler senden korkudan hırlamayacak, insanlar senin varlığından pozitif enerji alacaklar.

**

İhtiyaçlar ertelenmez, ertelenirse sıkıntı doğar.

Her ertelenen ihtiyaç birçok soruna kapı açar.

Mesela en acil ve sürekli ihtiyacımız hava almaktır.

Nefes almayı 3 dakika geciktirdiğimizde komaya girer, muhtemelen ölürüz.

O yüzden nefes alma ihtiyacımızı erteleyemeyiz.

Su ihtiyacı da nefes gibidir.

Uzun süre vücudun su ihtiyacını karşılayamaz isek bazı organlarımızı kaybederiz ve hayati tehlike yaşarız.

Yemek ihtiyacını uzun süre ertelersek günlük hayatımız bozulur, normal işlerimizi yapamaz hâle geliriz.

**

Ruhsal ihtiyaçlar da hava, su, yemek kadar temel ihtiyaçlardır, giderilmediğinde çeşitli hastalıklar meydana gelir ancak bir farkla.

Bu ihtiyaçların giderilmemesiyle oluşan yara ve tahribatları hemen anlayamayız.

Bunlar etkisini sonradan gösterir.

Mutluluk ve huzur ihtiyacını uzun süre gideremez ve bir şekilde hâlledemez isen ruhun kararır, psikolojin bozulur, insanlıktan çıkarsın.

Çıktığının da farkına varamazsın.

Ama etrafındakiler anlar.

Anlayınca farklı tepkiler oluşur.

Bir kısmı insanlıktan çıktığı için yani hasta olduğu için ya az anlar ya hiç anlamaz ya da anlamamazlıktan gelir.

Anlamamazlıktan gelenler de ikiye ayrılır;

Ya gerçekten anlamazlar.

Ya da anlamayacak kadar insanlıktan çıkmışlardır.

**

Sağlıklı bir toplumda sağlıklı bir varlık olan insan orada devreye girer, girmelidir.

Girmiyorsa tek tek insanları hasta eden ruhsal virüs bir süre sonra toplumu esir alır.

Tıpkı Covid-19 gibi.

Şimdi hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımız tehdit altında.

Fiziksel sağlığımızı korumak için maske mesafe ve temizlik kuralına uymaya çalışıyoruz. Fakat ruhsal sağlığımız için yaptığımız hiçbir şey yok.

Sorumluluk dersi koyarak okul yoluyla, sosyal medya, dizi ve filmlerle, kamu spotlarıyla, bireysel ve toplumsal sorumluluk duygusunu bütün bireylere yeniden yüklememiz gerekiyor.