AK Parti’nin eskiden beri en güçlü yanı halkla içiçe olmasıydı.
Bunu parti yöneticilerinin zaten halkın içinden gelmiş olmaları ve halktan hiç kopmamalarıyla zaten büyük ölçüde sağlıyorlardı,
ama fazladan olmak üzere çok ciddi sosyal bilim verilerine kulak veriliyordu.
Sürekli yapılan anketlerde sahadan temenni edilen sonuçlar sipariş edilmiyor, bilakis sahada ne varsa onun sökülüp alınmasına, gerektiğinde birbirini kontrol eden anketlerle önem veriliyordu. Son zamanlarda ise
bizzat şahit olduğumuz bazı kamuoyu yoklama süreçlerinde işin tamamen tersine dönmüş olduğunu görebiliyoruz.
Genel Merkez’e sahadaki bilgi değil, duymaktan mutlu olacağı veriler gidiyor. Sahada yoksa nereden temin edilecek bu bilgiler, istek üzere uydurularak tabii.
Bilhassa aday belirleme süreçlerinde AK Parti’nin en güçlü olduğu bu melekenin, istenen adayların önü açılmak üzere adım adım köreltildiği artık herkesin malumu haline gelmiş durumda.