|
Mağdurlar ve gaddarlar

Ünlü Amerikan komedyen Groucho Marx''ın ünlü bir esprisi vardır: "Sırf onu aşağıladım diye o aşağılanmış olmaya nasıl cüret eder?" der bir yerde.

Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde yaşamış olduklarımızın birilerine haksızlık yapmış olduğu muhakkaktır. Sonuçta birileri en doğal haklarını kullanmak üzere hamle yaptıklarında önlerine daha öncekilerin önüne hiçbir şekilde konulmamış yepyeni, "şahsa özel" engeller çıkarıldı. Önceki Cumhurbaşkanlarının seçildiği kurallardan çok farklı engelli bir durum fiilen yaratıldı. Bu engeller birinin veya birilerinin haklarına tecavüz eden bir saldırı halini aldı.

Abdullah Gül''ün Cumhurbaşkanı seçilememesi tabii ki bir mağduriyet durumu yaratmıştır. Üstelik bu mağduriyet sadece Gül''ü değil, süreç içinde sergilenen gerekçeli tutumlar dolayısıyla Gül''ün şahsında çok geniş bir kitlenin duygularını da rencide etti. Apaçık bir mağduriyet yaşandı.

Ancak olayın daha tuhaf yanı, mağdur olanlara mağduriyetlerini ifade etme hakkının bile çok görülmüş olmasıdır. Bu süreçte AK Parti''ye yöneltilen en önemli eleştirilerden birisi mağduriyet söylemini kullanmasıydı. O kadar sık ifade edildi ki bu eleştiri seçim sürecinde bu mağduriyet neredeyse ifade bile edilemedi.

Yine de AK Parti bu söylemi kullandı mı kullanmadı mı, bunu takdir etmek ayrı bir konudur. Ancak gerçek olan bir şey vardır ki, ortada alabildiğine, mağdur ama bu mağduriyetini dillendirmesine bile izin verilmek istenmeyen bir taraf vardır. Groucho Marx''ın aşağıladığı muhatabına espri olarak söylediği şey burada AK Partililere ciddi ciddi söyleniyor: "Size gadr ettik diye siz kendinizi mağdur hissetme hakkını nerden alıyorsunuz."

Düşünün bir, ortada apaçık bir gaddarlık olacak, bu bir utanç ve rahatsızlık yaratmayacak, ama bunun yarattığı mağduriyetin ifadesi bir rahatsızlık yaratacaktır.

Gerçi bu bir açıdan anlaşılır bir rahatsızlıktır. Bu her tür zulmün, her tür gaddarlığın en tipik savunma reflekslerinden biridir. Gaddarlık ne de olsa insan fıtratına aykırıdır ve ilk dönüp vurduğu yer gaddarın vicdanıdır. O yüzden mağduriyetin ifadesi rahatsızlık verir. Bu ifade girişimlerine karşı histerik bir öfkeyle karşı çıkılır.

Cumhurbaşkanının adil bir yolla seçilmesine karşı üç kuruşluk dünya menfaatine veya ödüllerine tamah ederek taş koyanların kendi pozisyonlarını en saldırgan yollarla savunmaları bu yüzdendir. Orada ciddi bir rahatsızlık vardır. Hortlaktan veya hortlak ihtimalinden en çok o hortlağın katilleri, o katillerin yardımcıları veya cinayete göz yumanlar korkar.

Ayrıca mağduriyet müthiş bir güç kaynağıdır. Gaddarlığı yapanlar zaten buna bir güç gaspı için tevessül ederken, bu gasptan alternatif bir güç kaynağının ortaya çıkması bütün hesaplarını altüst eder. Yine harekete geçen öfkedir, hafakanlardır. Ama çaresiz. Ortaya çıkan mağduriyet her zaman gaddarların en büyük tehdididir. Mağdurlarına karşı aldığı her tedbir gaddarın ayağına dolanır.

Ak Partililer Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir gadre uğradılar. Ama gaddarların ayıplayıcı baskıları yüzünden ve tabii ki başka teknik nedenlerle bu mağduriyeti aşındıracak şekilde (iyi ki de) kullanmadılar. Esasen mağduriyet söylemi önemli bir güç kaynağı olsa da, her zaman beklenen etkiyi yapmaz. Güç kaynağı uygunsuz bir şekilde kullanıldığında kendi kendini tüketir, hiçbir işe yaramaz. "Mağdur gelmiş mağdur gidecek" görüntüsü veren kişiler, hareketler, topluma bir güven de vermezler. Oysa toplum mağdurlara acıyıp sahip çıksa da onların peşinden gitmez. Mağduriyetin bedelini alabilecek olanların, kendisiyle bir kimlik yakınlığı kurulabilenlerin, bir "kurtuluş" ümidi verebilenlerin peşinden gider kitleler.

Doğrusu AK Parti seçim sürecinde bütün eleştirilere rağmen mağduru oynamaya tenezzül etmedi. Ama bu durum ortada açgözlü, muhteris, gammaz ve madrabaz bir gaddarın bulunduğu ve bu gaddarın bütün oyunlarının toplumun aleyhine çalıştığı gerçeğini değiştirmiyor.

AK Parti kazanacağını mağdur olmasından dolayı değil, bu gaddarlara karşı dik duruşu ve onlara karşı bir şeyler yapılabileceğine dair bir inancı, onlardan bir kurtuluş ümidini canlı tutabildiği için kazanacaktır.

Kendi mağdurunun ağlama hakkına bile göz dikenler artık gaddarlığın zirvesindedirler. Bütün enerjiyi mağdurun zulmü hak etmiş olduğunu anlatmaya hasretmiş olsalar da, kendi gaddarlıklarına bir sempati oluşturmaları, hele bunu bir oya tahvil etmeleri zordur.

Yarınki seçim sonuçta gaddarlarla mağdurlar arasında olacaktır ve sonucu her ne olursa olsun, şimdiden hayırlı olsun.

17 yıl önce
Mağdurlar ve gaddarlar
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı