
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde muhafazakarlar ve Hıristiyan Demokrat Partiler güçlerini artırdılar. Türkiye''nin AB üyelik sürecinde bu durum hayati bir sıkıntı meydana getirmese de bir hayli can sıkacaktır. Çünkü sağ siyasetçilerin istismar ettiği konuların başında Türkiye''nin üyeliği geliyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye karşıtlığı üzerinden çok sayıda siyasi polemik yapılmasını bekleyebiliriz.
Avrupa''da sağ ve muhafazakarlık yükselirken, Türkiye''de de yaklaşık 7 yıldır bir muhafazakar parti iktidarda. AK Parti''nin sağ bloğun oluşturduğu EPP (Avrupa Halk Partisi) grubuna üye olmaya çalıştığı da malum. Düz mantıkla bakıldığında siyasi yelpazenin aynı tarafında duran partilerin birbirine daha fazla yardımcı olması, birbirini daha anlayışla karşılaması beklenir. Oysa AK Parti''ye ve Türkiye''ne en büyük muhalefet bu partilerden geliyor. Yeşiller ve Sosyalist grup hem AK Parti''ye daha sıcak bakıyor, hem Türkiye''nin üyeliğine…
Niçin? Çünkü Avrupa''da sağcılık yabancı düşmanlığıyla, göçmenlere karşı olmakla, ırkçılıkla, genişlemeye ve yeniliklere karşı olmakla, farklılıklara karşı daha az hoşgörü göstermekle neredeyse eş anlamlı. Avrupa''da yaşayan azınlıklar, farklı etnik ve dini mensubiyetteki kişiler, farklı görüşler bu yüzden genelde sol veya liberal partilere yöneliyorlar.
Merkel''in sağcı partisiyle Erdoğan''ın muhafazakar partisi birbirlerini dayanışma içinde olacak iki kardeş parti gibi göremiyor. Avrupa''nın sağcılığı, farklı görüşlerde, dinlerde, mezheplerde olan herkesi "yabancı", "öteki", "hasım" gibi görüyor. Buradaki şekilsel benzerlik, muhteva farklılığı sebebiyle bir anlam taşımıyor.
Türkiye''deki muhafazakarlık da Avrupa''dakilerin tam aksine genişlemeye, açılıma, küresel entegrasyona, farklılıkların kabulüne daha yatkın… Cumhuriyet tarihinde Türkiye''yi dünyaya en fazla açan, küresel sisteme en fazla entegre eden, AB çerçevesinde en ciddi dönüşümleri yapan iktidarın bir muhafazakar parti olması iyi analiz edilmesi gereken bir durumdur.
Türkiye''de muhafazakarlık değişime, yeniliğe, farklılığa ne kadar açıksa, Avrupa''daki muhafazakarlık veya sağ o kadar kapalı görünüyor. Türkiye muhafazakarlığı farklı dinlerle, mezheplerle, milletlerle dayanışma içine girme, işbirliği yapma kültürüne ne kadar sahipse, Avrupa sağı bu konularda o kadar kompleksli, o kadar tutucu… Bu yüzden Medeniyetler İttifakı Projesini Türkiye''nin muhafazakar iktidarı yapabiliyor, her türlü farklılığı bir masa etrafında buluşturabiliyor. Yine bu yüzden bu projenin eş başkanlığını İspanya''nın sol iktidarı yapabiliyor. Sağ partiler ise kültürler ve dinlerarası diyalog konusunda son derece negatif bir tutum içinde…
Avrupa''da sağın güçlenmesi, Avrupa''nın iç dengeleri üzerinde, AB''nin küresel vizyonu üzerinde ve Avrupa demokrasisinin çokkültürlü yapısı üzerinde daha temel sorunlar oluşturma istidadına sahiptir.
AB''nin sağ ile yaşayacağı dönüşüm daha monolitik, daha homojen, daha tektipçi, daha tahammülsüz bir durum ortaya çıkaracaktır. Bu yüzden, Avrupa''da yaşanan değişim, Türkiye''nin üyeliğinden önce, Avrupa halkları açısından irdelenmesi gereken bir durum ortaya çıkaracaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.