|
Adıyaman’dan Bingöl’e çileyle döşenen yolculukta Anadolu’nun ruhunu harekete geçirmek...

Anadolu seferlerimiz çok lezzetli, ruh dolu, dopdolu geçiyor...

Esen sert rüzgârlara ve her tarafı kaplayan karamsarlığa rağmen Anadolu’da umudu yeşertip, ufuk çizgisini bin yıla, yüzyıllar ötesine yerleştiriyoruz: Geleceğimizi, genç kuşaklarımızı yok olmaktan kurtaracak, ülkemizin ve coğrafyamızın önünü açacak öncü kuşakları yetiştirebilmek için dağ taş demeden, bütün engelleri aşarak il il dolaşıyoruz, kardeşlerimizle kucaklaşıyor, geleceğimizi yeşertecek güçlü, köklü, tertemiz ve gür tohumlar ekiyoruz...

ADIYAMAN’IN DİRİLTİCİ RUHU

Adıyaman’da kitap fuarı var. Fuar filan bahane. Kitap imzalamak için değil, kardeşlerimi görmek, onlarla göz göze, yüz yüze gelmek, yüreklerine değmek, yürek tellerini titretmek için gidiyorum fuarlara.

Fuarlara da bir ruh geliyor böylelikle, bir şekilde.

Derdim, ruh benim: Ruh inşa etmek. Ülkemizi ve coğrafyamızı ayağa kaldıracak, yeniden tarihe girdirip tarihi bizim yapmamıza yol açacak büyük ruh atılımının temellerini atmak karınca kaderince...

Adıyaman’da kitap fuarını düzenleyen arkadaşlar güzel bir uygulama başlatmışlar: Her yazara bir okul tahsis etmişler, okul yönetimi o yazarla ilgileniyor gün boyu...

İkra Koleji’nin sahibi Süleyman Toprak kardeşimiz Yusuf Kaplan ismini görünce, “Yusuf Hoca›yı biz alalım” demiş. Havaalanına beni almaya Süleyman Bey de gelmiş, bizim MTO ekibi kardeşlerimiz de.

Fuara girer girmez etrafımızı sardılar hemen çocuklar ve okuyucular.

Süleyman Bey, “Hocam bizim okula gidelim, güzel bir bahçemiz var; orada rahatça namazı eda eder, yazınızı yazar gönderirsiniz” dedi.

İkra Koleji›nin temizliğini ve ferah mekânını sevdim. Dertli müdürü Şaban Sıla kardeşim dertli öğretmen sıkıntısından dert yandı millî eğitimde.

Büyüdükçe canavarlaşıyor ve ruhunu yitiriyor şehirler. Adıyaman fazla büyümeyen ve ruhunu koruyabilen şehirlerimizden. Fuarda merakla ve dikkatle dinlenen bir konuşma yaptım nefes nefese.

Sonra imza...

MTO talebe buluşması ve iftarımızı İkra Koleji’ne taşıdık.

Çok güzel bir buluşma oldu. İftar için en fazla 10 dakikam vardı; hemen uçağa yetişmemiz lazımdı. Bir genç kardeşimiz soru yağmuruna tuttu; ben de kıramadım; sonunda çıktık yola, son sürat, 40 dakikada Şanlıurfa Havaalanı’na vardık ama uçağı kaçırdık. Havaalanında hemen Bingöl’e arabayla gitmeye karar verdik. Güvenlik görevlisi memur kardeşlerimiz de üzüldüler, çay ikram ettiler ve bizi Bingöl’e yolcu ettiler, sağolsunlar.

Adıyaman’da parlak bir MTO ekibimiz var, zehir gibi çalışıyorlar: Ayşegül Sert, Büşra Yalçın, Şüheda Ekin, Zeynep Arslan, Onur Alper, Musab Hatipoğlu, Ertan Polat kardeşlerime emekleri, katkıları ve gayretleri için yürekten teşekkür ediyorum.

ÂLİMLER ŞEHRİ MÜBAREK ŞEHİR BİNGÖL’DE UNUTULMAZ BİR GÜN!

Bingöl’e vardığımızda gece 1’i geçmişti. Şehrin girişinde, bir petrol ofisinde Seyfullah Yiğit ile Fatma Zehra Kurtaran ve Büşra Altunhan kardeşimle birlikte 7 kardeşimiz karşıladılar.

Çok mahcup oldum. “Arkadaşlar, neden kendinize eziyet ediyorsunuz!” dedim demesine de, beni kim dinler! “Siz bu kadar yolu teperek Bingöl›e gelmişsiniz, biz sizi karşılamayacaktık da ne yapacaktık!” diyerek karşılık verdiler! Kardeşlerimizin her birinin yüzleri gülüyor, gözlerinden ışık saçılıyor, geceyi aydınlatıyordu, tam tamına!

Seyfullah Yiğit kardeşimin evine yerleştik. 4 katlı bina, bütün aile orada, bir arada. Çok hoşuma gitti, doğrusu. Ama bir katı bizim için boşaltmışlar. Bu Seyfullah yaman adam! Bu hoşuma gitmedi tabii. İnsanlara ne diye eziyet ediyorsun, dedim. Ne eziyeti hocam, sizi ağırlamak çok güzel, dedi.

Seyfullah kardeş, samimiyet timsali. Dertli, coşkulu ve donanımlı, güzel bir müslüman genç. Bingöl’ün altını üstüne getirmiş besbelli, 700 civarında kitap almış dağıtmış her yere!

Bingöl, âlimleriyle ünlü, mübarek bir şehirdir.

Fuar, üniversitede. Tıka basa dolmuştu biz gittiğimizde. “Eyvah” dedim, “Ben nasıl MTO talebe buluşması yapacağım bu kadar kitabı imzalamaya vakit ayırırsam. Yaygın olan yönteme başvurarak geçiştiremem; böyle olunca da, MTO talebe buluşmasını hakkıyla gerçekleştiremem”, dedim kendi kendime.

Seyfullah ve Fatma Zehra, güvenlik görevlileriyle izdihamı önlemeye çalıştılar; bir ara bir kardeşimiz baygınlık geçirdi, yere yığıldı, hemen ilk yardım müdahelesi yapıldı, ambulans çağrıldı...

Kardeşimiz kendine gelince, yeniden başladık buruk bir şekilde.

İmza bitti kaç saat sonra ama ben de bittim.

MTO Talebe Buluşması oldu, güzel bir buluşma oldu.

Konferansa geçtik. Rektör Hocamız İbrahim Çapak, Belediye Başkanımız Erdal Arıkan oradaydı. İkisi de dikkatle dinlediler konferansı.

Dertli, gayretli Belediye Başkanımızla, başkan yardımcısı Mahmut Altunhan bize, ekibimize akşam sade iftar yemeği verdiler.

Başkan, hocam şunu da tadın, bunu da tadın diyor, hatta kendisi koyuyor tabağa... Ben az yiyorum, kilo veriyorum diyorum ama dinlemiyor. Bingöl burası, diyor. Misafirperverliği dillere destan Bingöl’ün. Hakkaten öyle...

Sabahleyin Seyfullah kardeşimizin amcası fıkh profesörü Metin Yiğit, babası güzel insan Muhammed Hadi Yiğit ve kardeşi mimar müstakbel MTO talebesi Selman Yiğit ile tanıştık. Çok güzel Müslümanlar. Çok asil insanlar.

Cuma’ya nefes alacağımız bir yere gittik: Elmalı Köyü’ne. İmam efendi, baharın müjde olduğunu, bütün mevsimlerin baharı müjdelediğini, kışın, yazın ilkbaharı doğurmak için gayret gösterdiğini söyledi. Doğu’da, Anadolu’nun en ücra köşesinde, şirin bir köy camiinde cuma kılmak, tarif edilelemeyecek kadar lezzetliydi.

Elmalı köyünde Tavacı Osman’ın Yeri’ne uğradık biraz nefes almak için. Konferansı MTO ile birlikte düzenleyen Seyfan-Der Başkanı Orhan Açıkbaş kardeşimle kardeşliğimizi ilan ettik!

Cuma’dan sonra Fatma Zehra kardeşimin evine ziyarete gittik. Annesine, kardeşlerine teşekkür ettik.

Bingöl’de unutulmaz bir gün geçirdik. Seyfullah ve Fatma Zehra kardeşlerimin şahsında emeği geçen herkese ve tabii Belediye Başkanımız Erdal Bey’e yürekten teşekkürler.

Anadolu seferlerimizi ve Anadolu’da yeşeren ruhu yarınki yazıda da yazmaya devam edeceğim inşallah.

#Adıyaman
#Bingöl
#Anadolu
2 yıl önce
Adıyaman’dan Bingöl’e çileyle döşenen yolculukta Anadolu’nun ruhunu harekete geçirmek...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi