Almanya acı vatan... Ren (Rhine) Nehri''nin suları akmıyor hâlâ. Suları buzlu Ren Nehri''nin. Ren''in, bir zamanlar gürül gürül akan ve Goethe''leri, Rilke''leri yıkayan sularından tadamadıkları için kendi başlarına bin bir türlü çoraplar ören ve bocalayan Almanya''nın çocukları yaşadıkları şokları atlatamadılar hâlâ.
Ren''in suları öylesine donmuş ve dondurucu/ydu/ ki, Almanya''nın çocukları (“afyonkeş” Marx, öfkeli Adorno, uyurgezer Benjamin, “ajan” Marcuse, “hain” Habermas, kara-kâhin Horkheimer, cinsiyet-şaşkını Freud vesaire) çil yavrusu gibi etrafa dağılmak zorunda kalıverdiler/di.
Seine''in, Thames''in ve Mississippi''nin sularının kekremsi tadlar verdiğini anlayan Almanya''nın bazı çocukları -tıpkı delikanlı yönetmen Fassbinder gibi- “yine de Ren, Ren''dir ve bizimdir” (=“Ben Alman''ım ve Almanlar için film yapıyorum”) deyip Ren''in kenarında konaklayıverdi. Fakat Ren, hâlâ girilebilecek gibi değildi; yine de Ren''in suyunu tadabilmek arzularını gemleyemiyorlardı acı vatan Almanya''nın çocukları.
Ren''in suyunu doyasıya tatmaktan yoksun oldukları için, bu çabaları, aşırı ekspresyonist (ve kontrast) renklere boyuyordu onları. “İsyan edecek bir Wagner, bir Nietzsche, bir Krauss yok mu?” diye haykırıyorlardı. (Artık Romantikleşemiyorlardı çünkü.) Aşırı ekspresyonist renklere boyananların en uç iki örneği, hain Habermas''la, şahin Papa 16. Benedictus hazretleriydi.
“Hain” Habermas, “iletişimsel eylem”den sözetme gereği duyuyordu ama Ren''in suyunu hâlâ tadamamanın bir sonucu olarak atalarına -ve atalarının ruhuna- inat fena halde “çocuklaşarak” ve tabii Fransızlaşarak başka suların akıntısı ve belki de tortusu olan “Aydınlanma Projesi”nin devamından filan sözetme “düşüklüğünü” göstererek atalarına ihanet, atalarının vatanınaysa “hıyanet” ediyordu.
Ataları Kant''la, Hegel''le, Husserl''le, Heidegger''le, “Nietzsche-Wagner”le, Karl Krauss''la iletişimsel bir eylem ne zaman olacaktı?
Görünen oydu ki, hiçbir zaman: Paris''in Left Bank gettosundaki çetelerin dalıp dalıp çıktıkları Seine Nehri''nin gürül gürül akan sularını kabartan hayaletlere benzer hayaletler, Ren Nehri''nin sularındaki, -örneğin Faustların ruhları- Ren''in buzlarını eritemeyecek kadar Ren''in derinliklerine gömülüvermişti zira.
Almanya''nın çocukları Ren Nehri''nde “buz ya da ölüm dansı vaziyetlerindeler” hâlâ. Ama yaptıkları işin ne denli ürkütücü olduğunun pek farkında değiller: Onlar, Ren''in buzlu sularında, kaygan zeminlerinde patinaj yaparlarken, bir gün Faustların ruhları, fırlama bir şekilde geri-dönerek Freud''ün bastırıldığını söylemeye cesaret edemediği ama bastırılan o Goethe''lerin ruhlarını fena halde buzulların üzerine fırlatıverirse ve sonra da çatlayan buz(ul)ların arasında kaybolup gitmelerine ve hayaletler tarafından yutulmalarına yol açarsa, hiç şaşmayın! Çünkü Faustların ruhlarını keşfedebilmek öylesine zor ki, onlar işin kolayına kaçarak buz dansı keyiflerinde “kaybolmayı” tercih ediyorlar. Ama öyle görünüyor ki, “dazlaklar”, buz dansı keyiflerine bile izin vermeyecekler galiba.
Beider-Mainhof çetesi ise çoktan teslim bayrağını çekmiş durumda. Artık isyan yok; nisyan var: Şaşkın Alman, sapkın Fransız''a fenâ halde âşık; maşuku Fransız''sa Alman aşkına Fransız mı Fransız! Çünkü isyan ruhu Beider-Mainhof çetesi susturulduğundan bu yana sırra kadem basmış durumda acı vatan Almanya''da. Almanlar, Amerika''ya ve Vatikan''a bir numara yapmaya mı hazırlanıyorlar acaba? İyi de Vatikan''a gönderilen 1 Numara''nın bir numarası olmadığı, sadece bir numaracı olduğu anlaşıldı: Neo-concu Amerika''ya ve eli kanlı İsrail''e yamaklık yapmaya, İslâm''a ise taş atmaya başladıysa, Almanya''da Ren''in suları durmayacak, kabarmaya başlayacak demektir.
Hülasa... Acı vatan Almanya''nın çocukları kendi ruhlarını keşfedeceklerine, yeni hayaletler yaratmaktan pek hoşlanıyor gibiler. Bu yüzden, vaziyeti anında çakan Sam Amcamız (Bush), Hans Amcamız''la veya (Merkel Teyzemiz''le) Ren''de buz(da ölüm) dansı keyiflerine çıktılar; Mösyö Frençlerini ve Lord Biritişlerini fena halde kıskandırarak... Ancak Buzlu Rhine''in Sularında Patinaj Yapmak Yalnızca Yeni Hayaletler Yaratmaktan Başka Bir İşe Yaramıyor Ki!
