Kurs yıkılırken kalp yapılır mı?

Yusuf Ziya Cömert
00:009/04/2007, Pazartesi
G: 9/04/2007, Pazartesi
Yeni Şafak
Kurs yıkılırken kalp yapılır mı?
Kurs yıkılırken kalp yapılır mı?

Belediye, Piyale Paşa Camii'nin etrafı güzelleştirilirken, proje kapsamında cami yakınlarındaki Kur'an kursunu da yıktı. Bazı okurlarımız, Yeni Şafak'ın bu habere yeterince yer ayırmadığını söylüyor. Baktım, Yeni Şafak haberi vermiş. Peki mesele ne? Mesele şu..

Bana iki ders halkası gösterseler. Birinde bir pir-i fani ihvan ile sohbet ediyor olsa. Birinde de sıradan, hatta sıradandan da sıradan bir adam olsa, etrafındaki çocuklara Kur'an-ı Kerim öğretiyor olsa. Hangisi daha güzel diye sorsalar. Ben hiç tereddütsüz, ikincisi daha güzel derim.

Başkasının neyi daha çok sevdiğine karışmam, ben, insanların Kur'an-ı Kerim 'e olan sevgisine meftunum.

Afrika'da, Cibuti-Eritre sınırının oralarda ıssız bir yerde, karayolunun yüz metre kadar ilerisinde, görünürdeki tek ağacın dibinde, küçük tek sıra taşlarla sınırlanmış 4-5 metrekarelik alanda bir düzine kadar siyah çocuğun kendileri gibi siyah bir adamın etrafında oluşturduğu ders halkası 20 küsur yıldır hâlâ tablo gibi hafızamdadır. 'Nun' harfi gibiydiler, olağanüstü güzeldiler.

Bizim yakın tarihimizden çok önemli bulduğun, çok sevdiğin, seni çok etkileyen bir estantane söyle deseler, şeflik dönemlerinde, yasak olmasına, okumanın, okutmanın suç sayılmasına, taciz edilmesine, hakarete uğramasına rağmen, insanların, hiç karşılıksız onu öğretmek ve öğrenmek istemelerine dair binlerce hikayeden birini söylerdim.

DURDURMA KARARINDA RAKAM HATASI VARMIŞ

Geçen haftanın tartışmalı konularından biri, Kur'an ta'limiyle ilgili.

Kasımpaşa'daki Piyale Kur'an Kursu binası, geçen hafta, Piyalepaşa Camii çevresinde yapılan restorasyon kapsamında yıkıldı. Birçok okurumuz, Yeni Şafak'ın bu yıkımın haberine yer vermediğinden şikayet eden mektuplar gönderdi.

Yukarıda dile getirdiğim 'hassasiyet' dikkate alınacak olursa, bu 'trajik' bir hadise olarak görülebilir.

Yeni Şafak'ta yer alan habere göre, yıkım sırasında, mahkemeden 'yürütmeyi durdurma kararı' getirilmiş. Karar gelince, yıkım durmuş. Sonra, karar metnini inceleyen görevliler, parsel numarasının yanlış yazıldığını farketmişler ve yıkıma devam etmişler. Karar düzeltilerek yeniden getirilmiş ama o zamana kadar yıkım işi tamamlanmış. Yine Yeni Şafak'ta, Başkan Kadir Topbaş'ın "Kendilerine bir başka yer önerilmesine rağmen gitmediler" sözü yer alıyor.

EL-HAMRA'NIN ORTASINDAKİ YABANCI

'Estetik' bizim geleneğimizde önemlidir. Gerçekten de, bir Kur'an Kursu'nun, ya da bir başka binanın, yerli yerinde ve güzel inşa edilmesi, bize daha çok yakışır.

Endülüs'te, her tarafı kuyumcu titizliğiyle işlenmiş El-Hamra Sarayı'nın bahçelerinin orta yerinde, yusyuvarlak, kaba-saba ve Elhamra'nınki gibi kızıl değil de kirli-beyaz taşlardan yapılmış bir Latin sarayı var.

Bu saray, belki başka bir yerde, yalnız başına yapılmış olsa birçoklarına güzel bile görünebilir. Ama bu haliyle, El-Hamra'nın ortasında, nefis ipek tüllerin üzerine damperli kamyonlar tarafından dökülmüş bir briket yığını gibi görünüyor.

Kurs binasını görmedim. Restorasyon bittiğinde, orada böyle çelişkili bir görüntüye sebep olur muydu, bilmiyorum.

İKİ YILDIR NEDEN BİR YOL BULAMADILAR?

Öğrendiğim kadarıyla, bu kursun yıkımı, anlık bir mesele değil. Belediye ile kurs yetkilileri arasında bu kursun yıkımıyla ilgili yaklaşık iki yıldır süren bir diyalog var.

Kadir Topbaş'ın, Kur'an öğrenimi konusunda duyarsız bir yönetici olmadığından eminim. Yeterince tahkik edemedim. Dilerim, belediye ile kurs yöneticileri arasındaki 'diyalog' iyiniyet çerçevesinde devam etmiştir. İnşaallah, bu yıkım yüzünden, orada okuyan gençlerin dersleri yarım kalmaz.

Kurs yöneticilerinin de, Büyükşehir yetkililerinin de Kur'an öğrenimi ve 'estetik' duyarlılık arasında kaybolmaması gereken bir başka 'değer'e özen göstermeleri gerektiğini düşünerek, şu soruları kendi kendilerine sormalarını diliyorum: Neden, işin bu noktaya gelmesine meydan verdiler? Neden, o iki yıl boyunca, birbirlerini anlamaya çalışmadılar? Neden, o binada öğretilen Kur'an-ı Kerim'de yazıldığı gibi, medeni bir şekilde, öğrencilerin derslerini de aksatmadan, meseleyi halletmediler?

Yani, sorun haberin Yeni Şafak'ta yer alıp almaması değil. Haber Yeni Şafak'ta bütün detaylarıyla var zaten. Mesele de, yürütmeyi durdurma kararı falan değil. Başka bir şey. Bilmem anlatabildim mi?