Pembe kurdun Türkiye'ye Mısır'dan getirilen tohumluk çiğitler ile Çukurova'ya bulaştığını belirten Kılıç, buradan da pamuk ekilen diğer bölgelere yayıldığını söyledi. Pembe kurdun, kışı çiğitler içerisinde larva döneminde geçirdiğini belirten Kılıç, "Pembe kurdun ilk kelebek çıkışları nisan ayı başında gerçekleşmektedir. Pembe kurt kelebeği 800 kadar yumurta bırakabilmekte ve bu yumurtalardan çevre şartlarına göre 4-8 gün içinde larvalar çıkmaktadır. Bu larvalar hemen çiçek ve kozaların içine girerekbeslenmekte ve zararlar oluşturmaktadır" dedi.
Olgunlaşan larvaların toprağa inerek bitki kalıntıları arasında pupa haline geldiğini ve çiçeklerle beslenen larvaların rozet çiçek denilen çiçek bozulmalarına neden olduğunu kaydeden Kılıç, "Kozalara giren larvalar ise çiğitler ile beslenir. Zarar gören çiğitler çimlenmez ve pembe kurtlu çiğitlerden elde edilen yağın da kalitesi düşük olur. Beslenmesi sırasında çiğitlerin birbirine yapışmasına ve ikiz çiğit oluşumuna neden olurken, lifleri de keserek lif kalitesinin düşmesine neden olur. Kör koza,kozanın bir veya iki çenetinde larvanın zarar vermesi ile oluşur ve bu kozalar açılmaz. Ülkemizde pembe kurt mücadelesinde ilaçlı mücadele önerilmemektedir. Pembe kurt yönetmeliğinde yer alan önlemler alındığı takdirde ilaçlı mücadeleye de gerek kalmamaktadır" diye konuştu. Kılıç, zararlının biyolojisine bağlı olorak başarılı bir tarla ve tohum temizliği ile pembe kurt popülasyonunun azaltılabileceğini ifade ederek şunları söyledi: "Tarla temizliği yönetmelik hükümlerince mecbur olup çiftçilerimiz traktörün kuyruk milinden hareket alan sap keserler ile pamuk saplarını parçalamalı ve derince sürülen toprağı karıştırmalı. Aksi halde sapları toplanıp yakacak olarak kullanacak olan çiftçiler bu sapları mutlak suretle yakarak imha etmek zorundadır. Pembe kurt ile mücadelede en önemli nokta, pembe kurttan ari tohum kullanmaktır. Bu nedenle sertifikalı delinte tohum kullanılması gerekmektedir. Pembe kurdun doğal düşmanlarını kullanarak dabiyolojik mücadele yapılabilir. Pembe kurt mücadelesinde öncelikle kültürel önlemler uygulanmalı ve biyoteknik yöntemlerden yararlanılmalıdır. Sonuç olarak kültürel önlemlerin uygulanması durumunda ilaçlı mücadeleye gerek kalmayacaktır. "
