Joe Biden Çarşamba öğle saatlerinde yemin ederek Başkanlık görevine başlayacak. 3 Kasım seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeyen ve ‘hile’ yapıldığı iddiasını sürdüren Trump, Biden’ın yemin törenine de katılmıyor. Oysa ABD’de seçim kaybeden Başkanların Seçilmiş Başkanın yemin törenine katılması teamülden sayılıyor. 1860’lardan bu yana ilk defa bir Başkan halefinin yemin törenine katılmamış olacak. Öte yandan Amerikalılar nefeslerini tutmuş şekilde 20 Ocak gününü bekliyorlar. Yine ilk defa bir yemin töreni olağanüstü önlemlere sahne oluyor. Güvenlik kuruluşları çıkması muhtemel büyük olaylara hazır halde bekliyorlar.
Trump yanlısı grupların “Amerikan Kongresi”ni işgal etmesinin yıkıcı etkileriyse sürüyor. “Temsilciler Meclisi” Trump’ın görevinden azledilmesi yönünde karar aldıysa bile Senato yargılaması başlamış değil. Biden’ın seçimleri kazandığını kabul eden ve Trump’ın ‘seçim hilesi’ iddiasını reddeden Kongre Cumhuriyetçileri Senato’nun azîl yargılaması yapmamasını istiyor. Trump ayrıldıktan sonra azîl yargılamasının nasıl bir seyir izleyeceği ise henüz belirsiz.
Amerikan siyasetinde Trump’ın bir süre daha kalıcı olması bekleniyor. Cumhuriyetçi Partiyse Trump konusunda tam bir ikilem içerisinde kıvranıyor. Cumhuriyetçi adaylara bağış yapan birçok kuruluş ise Trump’tan kopuyor. Kopma girişimleri Biden’ın seçimleri kazandığına itiraz eden Cumhuriyetçiler aleyhinde kampanyaya dönüştü. “Kongre İşgali”ni gerekçe gösteren “Loews Oteller Zinciri”, Şubat ayı bağış toplama etkinliklerine ev sahipliği yapmayacaklarını açıkladı. Etkinliği iptal edilenler arasında sıkı Trumpçı itirazcılardan Senatör Josh Hawley de yer alıyor. Hawley’in “Büyük Teknoloji”yi eleştiren bir kitabı için yaptığı sözleşme yayınevince iptâl edilmişti. Keza Trump’ın tesislerinde yapılacak bir golf turnuvası da iptâlden payını aldı.
Cumhuriyetçiler’in bağış kaynaklarının daralması ana akım Demokratlar’ın iştahını artırdı. Sol kanadın büyük şirketlerin parasal destek ağlarının ortadan kalkmasını ısrarla savunmalarına karşın ana akım Demokratlar Cumhuriyetçiler’den kopan bağışçıları kazanma peşindeler. Bu arada Trump ve radikal sağ grupların sosyal medya hesaplarını askıya alan “Facebook” “Amazon”, “Google”, “Twitter” ve Apple”, gibi kuruluşlar ile “Cumhuriyetçiler” arasında çok ciddi sürtüşmeler yaşanıyor. Trump yanlısı Cumhuriyetçiler söz konusu sürtüşmeyi Muhafazâkârların “Big Tech(Büyük Teknoloji)” ile varoluşsal bir savaşı olarak görüyorlar.
‘Eski Normal’de görev başındaki ABD Başkanları ve Senato yeni Başkanın yönetime hazır hale gelmesini kolaylaştırıcı rol oynuyorlar idi. Bu teamül Biden için gerçekleşmedi. Hatta Trump geçiş sürecinde Biden’ı zora sokacak kararlar aldı. ‘Eski Normal’de Senato, Seçilmiş Başkanın kabine üyelerini hızla onaylıyordu. Kabine üyeleri büyük ölçüde Yeni başkanla birlikte göreve başlıyordu. Şu ana kadar Senato, Biden’ın Bakan adayları için onay oturumları yapmış değil.
Gerçi Cumhuriyetçiler Senato çoğunluklarını kaybettiler ama 2 Senatör yemin etmediği için Demokratlar’ın Çoğunluk Liderliğini devralmaları gecikecek. Senato’da koltuklar 50-50 olduğu için Biden Yönetimi her istediği yasayı geçiremeyecek. Zira bazı yasalar 51, bazıları 60, bazılarıysa 67 oy gerektiriyor. Her halükarda Demokratlar Cumhuriyetçilerle uzlaşmak zorundalar. Tek bir senatörün oyu bile altın değerinde. Sadece Cumhuriyetçiler değil, Demokratlar içinde fire verecek isimler de var. Senatör Joe Manchin bunlardan biri. Joe Manchin Demokrat senatörler içinde ana akım Cumhuriyetçilere en yakın isimlerden biri.
Biden’ın ilk işi 1.9 trilyon dolarlık bir yardım paketini Senato’dan geçirmek olacak. Senatör Manchin ise Kovid salgınının ekonomik zararlarını gidermeyi amaçlayan bu pakete karşı. Senato Çoğunluk lideri Mitch McConnell başta olmak üzere Cumhuriyetçilerin çoğunluğu Manchin gibi düşünüyor. Paketin geçmesi için Manchin’in yanı sıra 10 Cumhuriyetçinin ikna edilmesi gerekiyor. Ya da Biden paketi geçirmenin başka yollarını arayacak. Demokratlar ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in bağlayıcı oyu ile Senato’da çoğunluğu sağladıkları için bir hayli zorlanacaklar. Biden Yönetimi’nin karşı karşıya olduğu en ciddi zorluk da bu.
