|
Her düşeni kaldırmak doğru değil

Annesinin elini bırakıp kendisi yürümeye başladığında sevinçten ağzı kulaklarına kadar genişlemişti.

Her adım attıkça başardığını anlıyordu.

Başarmanın verdiği keyiften ağzını açtıkça, etrafındakilere ağzının içindeki toplam iki dişle verdiği görüntü muhteşemdi.

Ancak sevinci fazla sürmedi ve 5 ya da 6 adım sonra düştü.

Yere düşünce kafasını kaldırdı, göz göze geldik.

Yüzünü buruşturdu, hal lisanı ile bana “Yardım et, kaldır beni” diyordu.

Çocuklar, hal lisanını (Beden dili) çok iyi kullanırlar.

Dille konuşmaya geçmeden önce kullanmaya başlanan bu dil daha sonra yerini kal lisanına (sözlü konuşma) bırakır.

İnsan oğlunun ilk dili beden dili olduğu için eskiler, lisan-ı hal, lisan-ı kalden üstündür ve daha etkilidir derler.

Doğrudur.

Bazen bir bakış ve bir duruş milyarlarca sözle anlatılamaz.

Bugün psikoloji bilimi de beden diliyle konuşmanın daha etkili olduğunu kabul eder.

Reklam ve pazarlama sektörünün en çok kullandığı dildir.

**

Tekrar konuya dönersek benden lisanı hal ile yardım istedikten sonra arkasından da ağlamaya başladı.

Ufaklıktan gelen mesajı aldım, ona doğru yaklaştım bir hamlede kaldırmak üzereydim ki, arkamdan birisi “Kaldırma” diye seslendi.

Sese doğru baktım. “Kaldırma” diyen ufaklığın annesiydi.

Bu esnada baba da önden diğer oğluyla giderken sesleri duyunca geri dönüp annenin yanına gelmişti.

Bu kez ufaklık annesine doğru çevirdi yüzünü.

Anne yerde yardım bekleyen oğluna doğru hafifçe eğilerek, büyük bir insanla konuşur gibi; “Daha önce de defalarca elimi bıraktın ve düştüğünde kendin kalkmıştın. Yine kalkabilirsin” dedi.

Ufaklık bu sözlerden memnun olmamıştı.

İkna olmamış gözüküyordu.

Direnecek gibi duruyordu.

Ben şaşkın biçimde hareketsiz bir ufaklığa bir de anneye bakıyordum.

Ufaklık, anne müdahale etmese benim onu kaldıracağımdan emindi.

O yüzden beni kaçırmak istemiyordu.

Yüzünü bu kez babaya doğru çevirdi. Ancak baba da, “Annen haklı oğlum daha önce düştüğünde kendiliğinden kalktın” deyince çocuk bir kez daha ağlayan gözlerle annesine baktı.

Ancak annenin kararlılığı yüzünden okunuyordu; Ufaklığın umudunu bitiren son sözlerini söyledi; “Oğlum sana kimse yardım etmeyecek. Buradan kendin kalkabilecek durumdasın.”

Ortam pazar yeri olduğu için kalabalıktı.

Sokakta yerde yatan 2.5 yaşındaki çocukla bir ailenin bu şekilde konuşmasını herkes izliyor ve dinliyordu.

Anne, “herkes bize bakıyor” telaşesine kapılmıyor, çocuğuna ortamın uygun olup olmadığına aldırmadan ders vermekte kararlı duruyordu.

**

Bu arada biraz anne babadan bahsedeyim.

Anne, Boğaziçi Çocuk Gelişimi Bölümü mezunu, baba bilgisayar mühendisiydi.

İkisi de ortalama 30 yaşlarında genç bir aile.

İlk çocukları ile yerde yatan ufaklığın arasında 1.5 yaş fark var.

İlk çocuk 5 yaşlarında ama daha ağzına hazır gıda girmemiş.

Çikolatanın, şekerli yiyecek ve içeceklerin tadını bilmiyorlar.

Evlerinde televizyon yok ama bilgisayardan ve internet ortamından yeteri kadar faydalanıyorlar.

**

Tekrar pazar yerinde sokağın ortasında boylu boyunca yatan ufaklığa dönelim.

Anne, yerde yatan oğlunun kendi başına kalkacağını bildiği için o klasik bir çok annenin yaptığı gibi çocuğa zararlı olan “anne merhametini” kullanmıyor.

Neden?

Çünkü kullandığında;

çocuğunun gelecek hayatına zarar vereceğini,

onun ayakları üstünde durmakta zorlanacağını,

kendine olan özgüveninin gelişmeyeceğini,

Gereksiz yere ihtiyacı olmadığı halde başkalarından yardım istemeye alışacağını,

Topluma faydalı insan olma yolunda zayıf kalacağını,

Gelecekte iş yaparken insanları kandırma yoluna yönelebileceğini,

Güçsüz kalarak gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım etme şansını kaybedeceğini biliyor.

**

Baba da şunun bilincinde;

Ben bir kez çocuğun önünde anne otoritesini delersem bir daha çocuk kimseyi dinlemez ve ağlayarak sızlayarak işlerini yaptırmaya alışır.

Hem sosyal hayatta hem de iş hayatında kandırarak yaşamayı tercih eder.

Çünkü bu tarz hayat kolaydır.

Çocuk, anne babasını kandırmayı başardığında büyüdükçe herkesi kandırmayı başarır.

Çünkü bunu yaşayarak öğrenmiştir.

**

Hikaye mutlu sonla bitiyor; 4- 5 yaşlarındaki ağabeyi sesleniyor bu kez yerdeki ufaklığa; Beni de kaldırmıyorlardı, boşuna direnme.

Ve ufaklık kalkabileceği durumlarda yardım istemenin anlamsızlığını bizzat yaşıyor ve gülümseyerek kalkıyor.

Yeryüzündeki bütün canlılarda kural aynıdır.

Erkeği de kızı da anne yetiştirir.

Anneler Gününüz kutlu olsun.

#Çocuk
#Anneler Gübü
#Yardım
#Beden dili
4 yıl önce
Her düşeni kaldırmak doğru değil
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…