|
Kısa vadeli hesaplar

Evrende nasıl ki bir boşluk yoksa ve her boşluk yaptıklarımızla doluyorsa, sosyal hayatımızda yaptığımız her yanlış ve her doğru da bizim hayatımızı bir şekilde dolduruyor.

Doğada boşluk olmadığı gibi sosyal hayatımızda da boşluk yok.

Genelde yaşadığımız zaman dilimi içinde yüzlerce hafif değişiklikleri hissetmeyiz bile.

Ancak normal dışı değişiklikleri algılarız.

Oysa değişim sürekli ve devamlıdır.

Hoyratça ve hiçbir ücret ödemeden kullandığımız hava, su, toprak gibi nimetleri kirlettiğimizde nasıl bunun bedelini sel, hortum, deprem gibi şiddetli hareketlerle ödüyorsak, yaptığımız büyük yanlışlar arka arkaya geldiğinde de bunun bedelini ekonomik ve sosyal krizlerle öderiz.

**

Covit-19 salgını da bunlardan biri ve şimdilik sonuncusu.

Şimdilik diyorum çünkü bundan sonra da bu tarz salgınların farklı biçimlerde devam edeceğini düşünüyorum.

Neden?

Çünkü “Kendini değiştir” diye bağıran sosyal, siyasal, doğal ve ekonomik sarsıntıları iyi okuyamıyoruz.

Hataları, yanlışları başkalarında arama alışkanlığımız sürüyor.

Mesela, yolun ortasında duran ve bazı insanların görmeyerek takılacağı ve zarar göreceği bir taşı bir tekmeyle kenara savurup bir zararı ortadan kaldırmak için çaba göstermek yerine, “ulan bu taşı atan öküz kim acaba” diyerek söylene söylene yürüyüp gidiyoruz.

Sadece bireyleri kastetmiyorum.

Devletler, şirketler ve sivil toplum örgütleri de “ben iyi taraftayım, başkaları değişirse dünya düzelir” gibi saçma ve anlamsız olan aynı bakış açısına sahip.

**

Devleti yönetenler toplumsal değişimi ve ihtiyacı göremediği için çözümler pahalıya mal oluyor.

Toplumsal değişiklik görülmediği için kamu kaynakları verimsiz kullanılıyor.

Salgının, “Sağlığın için başkalarının da sağlığını düşünmelisin” mesajı anlaşılmadığı için başkalarının hayatı üzerinde kumar oynamaya devem ediliyor.

Salgının en net mesajı olan “Birlikte yaşama zorunluluğu” şirket sahipleri tarafından anlaşılamadığı için mağduriyet çalışana bırakılıyor.

Çalışanlar değil şirketler kurtarılmaya çalışılıyor.

Fırsatçılık, ucuz hesaplar, kişisel menfaatlerin kutsallığı, başkalarının üzerinden nemalanma, kısa vadede büyük kazançlar, herşey benim olsun, başkalarına ben dağıtırım gibi klasik ve kronik hastalıklarımızda hiçbir iyileşme yok.

“Aynı gemideyiz, birlikte yaşamak zorundayız” gibi ağır abi cümleleri hiç inandırıcı değil, hiçbir değeri yok.

**

Küresel değişimi yakından takip eden uzmanlara göre salgın (pandemi) dünyayı sonsuza dek değiştirecek.

Koronavirüs pandemisini Berlin Duvarı’nın yıkılması veya Lehman Brothers’ın iflası gibi, geniş kapsamlı sonuçlarını bugün ancak hayal etmeye başlayabileceğimiz dünyayı sarsan bir olay olarak gören çok.

Salgının yaşamları parçaladığı, piyasaları bozduğu ve hükümetlerin zaaflarını ortaya çıkardığı gibi, siyasi ve ekonomik güç üzerinde daha sonra ortaya çıkacak şekilde kalıcı değişimlere yol açacağını düşünüyorlar.

Pandeminin devletler kuvvetlendireceği ve milliyetçiliği yeniden pekiştireceğine inanıyorlar.

Hükümetlerin kriz bittiğinde salgında edindikleri yeni güçlerden vazgeçmeye razı olmayacağını düşünüyorlar.

KOVİD-19 salgını ile ekonomideki güç ve etkinin Batı’dan Doğu’ya seyreden hareketi hızlandıracağına inanıyorlar.

Kısacası, salgının daha az açık, daha az refah içinde ve daha az özgür bir dünya meydana getireceğini öngörüyorlar.

**

Bazılarına göre şimdilik görünen şu; Koronavirüs, ilk olarak ülkelerin iç ve dış siyasetlerini değiştirecek.

Hükümetlerin salgını ve ekonomik etkilerini aşmada göreceli başarısı, güvenlik meselelerini ve toplumlardaki son kutuplaşmayı şiddetlendirecek veya azaltacak.

İkinci olarak bu durum, birbirine bağlı bir dünyanın henüz sonu değil.

Salgının kendisi karşılıklı bağımlılığın göstergesi.

Ancak tüm politikalarda, kendi kendine bir dönüş, bir otonomi arayışı, kendi kaderini tayin etme arzusu var.

Daha fakir, daha ortalama ve daha küçük bir dünyaya yöneliyoruz.

Richard Danzıg sorunu 2018’de özetlemiş:

“21. yüzyıl teknolojileri yalnızca üretim ve dağıtım süreçleri açısından değil, sonuçları açısından da küreseldir.

Patojenler, yapay zekâ sistemleri, bilgisayar virüsleri ve radyasyonlar, bizim sorunumuz olduğu kadar, onları ortaya çıkaranların da sorunudur.

Başarının anahtarı, gücün başkalarıyla birlikte olan önemini de öğrenmektir.

Ben yine de iyimserim.

Sular durulduğunda güzel günler bekliyorum.

#Koronavirüs
#Richard Danzıg
#Fırsat
4 yıl önce
Kısa vadeli hesaplar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi