|

Can kurtarır gibi eser kurtarıyoruz

Hatay Kazı Ekibi Başkanı Muhammet Arslan, enkazdan 270 eser çıkarıldığını söyledi. AFAD yapılara giriyor ve kurtarılan birini sağlık görevlilerine teslim eder gibi çıkardığı eseri ekibe veriyor. Arslan, “Can kurtarır gibi eser kurtarıyoruz” dedi.

Sevda Dursun
04:00 - 23/03/2023 الخميس
Güncelleme: 01:07 - 23/03/2023 الخميس
Yeni Şafak
 Tarihi yapılardaki kültür varlıklarını kurtarma çalışmaları devam ediyor.
Tarihi yapılardaki kültür varlıklarını kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Depremlerde canlardan sonra en çok kültür varlıkları etkileniyor. Bu yüzden tüm deprem bölgesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı kazı ekipleri, kültür varlıklarını kurtarmak için çalışma yürütüyor. Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan başkanlığındaki Hatay kazı ekibi de bir aydır hummalı bir çalışma içinde. Enkaz haline gelmiş ve ağır hasar almış tüm tescilli taşınmazlardan kültür varlıklarını kurtarmaya çalışan ekip, belgeleme, tasnif ve envanterleme işlemi yapılan eserleri geçici olarak çadır ve konteynerlardan oluşturulan kazı evi depolarında koruma altına alıyor. Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Yahya Coşkun’la ekibe dahil olup, hem çalışma alanlarını gezdik hem de kurtarılan eserlerle ilgili bilgi aldık.

Hatay’da kazı yapan ekibin bir kısmı.

AZ RİSKLİ ALANLARDAN BAŞLADIK

İhsaniye Camii ile Rum Ortodoks Kilisesi’nde yapılan çalışmalar dün itibariyle sona erdi. Ardından en riskli enkazlardan Habib-i Neccar Camii ve Ulu Cami’de çalışmalar başladı. Buradaki çalışmaların da iki hafta içinde bitirilmesi planlanıyor. Kazı Başkanı Muhammet Hoca, gönüllü çağrısından sonra ekibine dahil olan 21 öğrencisiyle çalışmalara öncelikle az riskli alanlardan başladıklarını söyledi. “İlk kez böyle bir çalışma yapıldığı için bir yandan da öğreniyoruz” diyen Arslan, çalışmalarını şu ifadelerle anlattı: “Habib-i Neccar’la Ulu Cami’yi bitirdiğimiz zaman önemli yapıları da bitirmiş oluyoruz. Geriye ufak tefek enkazlar kalıyor. Mart sonu gibi bütün yapıları tamamlamayı düşünüyoruz. Bizden sonra eserlerin restorasyonu için laboratuvarlarda çalışılacak. Risk oranlarının arttığı binalarda AFAD’tan destek aldık. Onlar doğrudan alana girip gerekli güvenlik önlemlerini alarak eseri kurtarıyor ve bize teslim ediyor. Can kurtarır gibi eser kurtarıyoruz.”

Rum Ortodoks Kilisesi’nin parçalanmış kitabesi.

HARCA KATILMIŞ MISIR SİKKESİ

Şimdiye kadar buldukları eser sayısının 270 olduğunu belirten Arslan, Antakya merkezde yer alan 180 civarı tescilli taşınmazın 50’sinde hem ön hem de keşif çalışmalarını tamamladıklarını aktardı. Yaklaşık 20 adet kitabe, 12 adet ikona çıkardıklarını da açıklayan Arslan, “Orhanlı Camii’nin kitabesi Sultan Abdülhamit devrine ait tuğralı bir kitabeydi, onu 18 parça halinde alabildik. Şeyh Ali Camii’nin medrese ve minber kitabesini sağlam aldık. Ahşap kapı kanatları, bezemeli taşlar, ikonalar, el yazması kitaplarımız, sütunlar, sütun başlıkları, seramik parçalar çıktı. Caminin harcına muhtemelen hatıra olsun diye atılmış Mısır sikkesi de ilginç bulgularımızdan oldu. Hassa’da eski hükümet konağı binasında sağlam bir kitabe ve 40 parçaya bölünmüş yine Sultan Abdülhamid’e ait Osmanlı armasını çıkardık” diyerek kurtardıkları eserlere ilişkin bilgi verdi.

Geçici olarak kullanılan çadır kazı evi deposu.

SONDAJ YAPARAK İLERLİYORUZ

Gönüllü kazı ekibinden Dil Tarih Bölümü öğrencisi Taylan Öztaş, arkeolojik kazılarla enkaz arkeolojisi kazısının benzer ve farklı yönlerini anlattı: “Normal kazıda eser bulmak için değil, bilgiye erişmek için kazı yapıyorsun ve çıkan her şeyi belgeleyerek gidiyorsun, ama burada eseri bulmak üzere kazı yapıyoruz. Bu da metodu farklılaştırıyor. Mesela caminin kitabesinin, mihrabın, minberin nerede olduğunu bildiğimiz için sondaj yaparak ilerliyoruz.”

“BULDUK” DİYE BAĞIRIYORUZ

Sanat tarihi alanında doktora yapan gönüllü kazı ekibinden Emine Okur, kitabelerin yapıların kimliği olduğu için çok önemli parçalar olduğunu dile getirerek, “Ayrıca o dönem yaşamış insanların isimleri geçtiği için Antakya’nın tarihiyle ilgili de bilgi edinmiş oluyoruz” diyor. Zeynep Merve Demir, “Enkaz içinde çalışırken, o kadar ağır taşları kaldırarak ulaştığımız bir kitabe bizi heyecanlandırıyor, sağlam bir parça bulduğumuzda dünyalar bizim oluyor” diyerek duygularını anlatıyor. İlk kazı tecrübesi olduğunu belirten Elif Akçivi ise, “Bir eser aldığımız zaman can kurtarmış gibi hissediyoruz. Esere ulaştığımızda ‘bulduk’ diye bağırıyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Yahya Coşkun ve Muhammet Arslan.

HATAY’A LABORATUVAR KURULACAK

Türkiye’de 10 adet restorasyon laboratuvarı olduğunu aktaran Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Yahya Coşkun, bölgede oluşan yıkımlar ve tahribatlar dolayısıyla Hatay’da da bir laboratuvar müdürlüğü kurulacağının bilgisini verdi: “Tecrübeli ve yeni arkadaşlarımızla birlikte hem kazıdan çıkan hem de kendi müzelerimizde zarar gören eserleri bir araya getirip toplayacağız. Uzman ve gönüllü ekiplerimiz her bölgede çalışmaya devam ediyor. Arkeolojide önemli olan belgelemek. Belgeledikten sonra temizlenmiş halini restorasyona alıyoruz, onarımları yapılıp yerine koyulacak. Tarihe tanıklık etmiş olan bizim için önemli, o yüzden kurtarmaya önem veriyoruz.”

#Deprem
#sondaj
#Tarihi eser
#kazı
#Kültür ve Turizm Bakanlığı
#müze
1 عام قبل