Avusturalya'da geçirdiği trafik kazası sonrasında hayatını kaybeden Prof. Dr. Esad Coşan ve Ali Yücel Uyarel, Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verildi. Yüzbinlerce kişinin katıldığı cenaze törenine Coşan ailesinin yanısıra kapatılan Refah Partisi'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Yeniden Doğuş Partisi eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, Demokrat Parti Genel Başkanı Korkut Özal, FP ve DYP'den çok sayıda milletvekili ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ve eski Başkan Recep Tayyip Erdoğan katıldı.
Prof. Dr. Esad Coşan ve damadı Ali Yücel Uyarel'in cenazeleri sabah saatlerinde Hayrunnisa Hastanesi morgundan alındı. Sabah saatlerinden itibaren hastane önünde toplanan Hocaefendi'nin sevenleri, cenazelerin çıkarılmasını beklerken yol trafiğe kapatıldı ve polis ekipleri geniş güvenlik önlemleri aldı. Hastaneden çıkarılan cenazeler, kalabalık bir grup eşliğinde Fatih Camii'ne doğru sabah 10.20 sıralarında yola çıkarıldı.
Cenazeleri tekbir sesleri eşliğinde karşılayan kalabalık, Hocaefendi'nin tabutuna dokunmak isteyince izdiham yaşandı. Cenazeyi almaya gelenler arasında Prof. Dr. Esad Coşan'ın oğlu Nurettin Coşan ile kardeşi Ragıp Coşan, Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel'in babası Abdullah Uyarel başta olmak üzere yakın akrabaları da vardı. Bir süre eller üzerinde taşınan cenazeler daha sonra ayrı ayrı cenaze arabalarına kondu. Cenazeler buradan konvoy eşliğinde Fatih Camii'ne getirildi.
Yaklaşık 600 araçlık bir konvoyla cenaze namazının kılınacağı Fatih Camii'ne getirilen cenazeler tekbirler arasında musalla taşlarına konuldu. Fatih camii avlusunu ve çevresini onbinlerce Hocaefendi seveni doldurdu. Prof. Es'ad Coşan ve damadı Ali Yücel Uyarel'in cenaze namazlarını İskender Paşa Camii eski İmamı Mikdat Kutlu kıldırdı. Cenazeler, namazının ardından oluşturulan kortej eşliğinde onbinlerin dua ve tekbirleriyle Eyup Sultan Mezarlığı'na götürüldü.
İskenderpaşa Camii eski imamlarından Mikdat Kutu, cenaze töreninde yaptığı konuşmada, Mahmut Esad Coşan'ın hizmetlerinin devamı için oğlu Nurettin Coşan'ı vekil tayin ettiğini belirterek, "Hocamızın yarım kalmış projelerinin tamamlanması için varislerine yardımcı olmalıyız" dedi. Namazların kılınmasından sonra helallik istendi. Aile yakınlarının isteği üzerine defin işlemleri sırasında mezarların üzerleri yeşil bezle örtüldü. Cenazelerin mezara indirilmesi ve üzerlerinin toprakla örtülme işlemini, mezarlığa gelen cemaat göremedi. Defin işlemi tamamlandıktan sonra, her iki mezarın etrafında toplanan cemaat, dua edip Kur'an-ı Kerim okudu.
Bu arada Mahmut Esat Coşan ve damadı Ali Yücel Uyarel'in, eski başbakanlardan Adnan Menderes için ayrılan mezar yerine gömüldüğü belirtildi. Menderes'in kabrinin Yassıada'dan İstanbul'a nakli için yapılan çalışmalar sırasında önce Eyüp Sultan'da bir yer ayrıldığı ancak Topkapı'daki Anıt Mezar gündeme gelince bundan vazgeçildiği, Coşan ve damadının da bu yere gömüldükleri öğrenildi. Öte yandan cenazede yoğun güvenlik önlemi alınırken, 4 bin polis Fatih Camii ve civarında görev aldı.
ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avustralya'da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Mahmut Esad Coşan Hocaefendi'nin Süleymaniye Camii haziresine defnedilmesine ilişkin kararnamenin Cumhurbaşkanı Sezer tarafından iade edilmesiyle ilgili olarak, "Sayın Cumhurbaşkanı, kamuoyunun bazı çevrelerinden gelen tepkiler nedeniyle farklı bir tutum takınmıştır" dedi. ANAP Başkanlık Divanı toplantısı öncesinde gazetecilerle konuşan Yılmaz, Sezer'in vetosunu şöyle değerlendirdi: "Külliyelerin mezarlıklarında yakınları daha önce gömülmüş olan vatandaşlar, Bakanlar Kurulu'na müracaat ederek burada yakınlarının yanına defnedilmeleri için bir kararname çıkartılmasını talep edebilirler. Nitekim, Sayın Sezer'in Cumhurbaşkanı olmasından sonra da böyle 6 tane kararname çıkmıştır. Bunlardan 2'si henüz hayatta olan kişilere aittir. Dolayısıyla, merhum Esad Coşan'ın defniyle ilgili olarak, bu Bakanlar Kurulu kararının Sayın Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmesine gerekçe olarak anayasanın 10. maddesinin veya diğer yasa hükümlerinin gösterilmiş olması, bu teamülle bağdaşmamaktadır. Eğer, ortada bir eşitsizlik varsa, bu son olayda bir eşitsizlik yapılmıştır."
