|

"Türkiye'nin özgüvenine saldırı var"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Mehmet Acet köşesinde Türkiye gündemine ilişkin "Sırada ne var?" sorusuna yer verdi. Zekeriya Kurşun, Yusuf Kaplan, Aydın Ünal ve Bülent Orakoğlu da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:19 - 30/10/2017 Pazartesi
Güncelleme: 08:45 - 30/10/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Zekeriya Kurşun, Bülent Orakoğlu, Yusuf Kaplan, Aydın Ünal ve Mehmet Acet
Zekeriya Kurşun, Bülent Orakoğlu, Yusuf Kaplan, Aydın Ünal ve Mehmet Acet

Mehmet Acet, Zekeriya Kurşun, Yusuf Kaplan, Aydın Ünal ve Bülent Orakoğlu'nun yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Mehmet Acet: Sırada ne var?

Ak Parti Sözcüsü Mahir Ünal, entelektüel derinliği, analiz kabiliyeti güçlü bir siyasetçidir.Bu göreve gelmeden önce, partisinin Meclis Grup Başkanvekilliği görevini yürüttü, Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptı, seçim dönemlerinde Genel Merkez’de kurulan dar kadrolu ‘strateji ekibinin’ içinde kendisine yer buldu. Yani bir şekilde söylediği söze kulak kabartılan, değerlendirmeleri dikkate alınan bir isim olageldi. Şimdi de parti sözcülüğünü etkili bir şekilde sürdürüyor.

Mahir Ünal’la dün sabah Kanal 7’de keyifli bir program yaptık.Yayın bittikten sonra bir süre daha sohbet ettik. Kendisine, birbiriyle silsile bağı bulunan Gezi olaylarını, 7 Şubat’ı, 6/7 Ekim Kobani eylemlerini, 17/25 Aralık sürecini, 15 Temmuz’u hatırlatıp, “Sırada ne olabilir?” sorusunu sordum.

Zekeriya Kurşun: Türkiye Cumhuriyeti’ni 100. yıla hazırlama kılavuzu

Bir insan ömrü için uzun ama bir devlet için henüz gençlik evresi sayılabilecek 94 yılı geride bırakıp, 95 yaşına girdik. Kutlu olsun.Geçmişten alınan tecrübe ve kurumsal miras ile inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti genç olsa da artık muhasebesini yapabilecek bir çağa erişmiştir. 2023’e kısa bir süre kalmış olması da bu muhasebeyi zaruri kılmıştır. Binlerce cilde konu olan büyük yıkım üzerine ve ayağa kalkması beklenmeyen bir zamanda bir avuç kahramanın gayretleri ile yeniden doğan Türkiye, 93 yılda büyük başarılara ve gelişmelere imza atmıştır. Kuşkusuz bu başarılarda sorumluluk üstlenen Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının katkıları minnetle yadedilecek önem ve büyüklüktedir. Ancak bu katkılar kadar Selçuklu ve Osmanlı geleneğine sahip olmanın, özellikle Osmanlı kurumsal yapısını devralıp yeniden yapılandırmanın rolü de büyük olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti yeni bir devlet değil, devrini tamamlamış bir sistemin yerine kaim olmuş yeni bir sistem, yeni bir rejimdir.

93 yıl boyunca milletimizin ilerleme ve kalkınma kararlılığına rağmen bugün istenilen noktada olmadığımız da aşikardır. 

Yusuf Kaplan: Diyanet büyük düşünmeli, kendisini yıpratmamalı ve yıpratılmamalı

Diyanet, bütün diğer devlet kurumları gibi laik bir kurum. Bunu hatırlatmaya bile gerek yok.Fakat bu ülkede, bütün kurumlar içinde, yakından incelendiğinde, kurulduğu zamandan bu yana, ötekileştirilen, itilen-kakılan, yıpratılmaya çalışılan Diyanet birinci sırada yer alır sanıyorum. Ama şu kesin: Yer yer hükümetler tarafından yönlendirilmeye çalışılsa da, laik devletin baskısını üzerinde en çok hisseden kurumlar arasında da birinci sırada yer alır Diyanet.

Diyanet’in kuruluş gerekçesi ve nedeni, aslında laik devlet tarafından önce dini kontrol etmek, daha sonra da baştan aşağı dizayn etmek.Bütün bu zor şartlara ve baskılara rağmen Diyanet İşleri Başkanları, bir kaçı dışında, anaakım İslâm anlayışını iyi kötü temsil etme kaygısı içinde oldular.

Aydın Ünal: Narcos

Juan Pablo Escobar, Kolombiyalı bir uyuşturucu baronu. Kokaini Kolombiya dağlarında üreterek, işleyerek ve başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesine transfer ederek zengin oldu. O kadar zengindi ki, Kolombiya içinde paralel bir devlet kurmuştu. Polisleri, askerleri, hakim ve savcıları, medyayı satın almış, hatta bir dönem senatör seçilerek Kolombiya devlet başkanı olmaya çok yaklaşmıştı. 1993’te, Kolombiya’nın Medeline şehrinde, saklandığı eve yapılan bir polis operasyonuyla öldürüldü.

Escobar hakkında çok kitap yazıldı, onlarca film ve dizi yapıldı. Narcos, Escobar’ı anlatan en güncel ve en detaylı dizi. Birkaç uykusuz gece geçirerek, 20. Yüzyıl’ın bu en tehlikeli teröristinin hayatını tekrar hatırlama fırsatı buldum. Diziyi izlerken, Kolombiya’nın ve Escobar’ın hikayesinin, şaşırtıcı derecede Türkiye ile benzerlik gösterdiğini farkettim.

Bülent Orakoğlu: Kennedy suikastından sonra sıra Trump’ta mı?

Amerika’da, ‘Komplo teorisi ve komplo teorisyeni’ teriminin 1960’lı yıllarda CIA tarafından, CIA ile ilişkili binlerce medya kuruluşunun kullanılmasıyla dolaşıma sokulduğu ciddi akademik çalışmalarla ispat edilmiş gerçeklere işaret ediyor. ‘’Komplo teorileri’’ terimi başlangıçta, Kennedy suikastı soruşturulurken halka karşı yürütülen bir psikolojik savaş operasyonuydu. Ancak 19 yıl sonra aynı güçler tarafından, 11 Eylül gerçeğinin arka planını örtme amacıyla kullanılması,’’Demokrasiye karşı Devlet Suçları faillerinin günümüze değin korunup kollanmalarına yol açmıştı. Emperyalist güçlerin istihbarat, İKK ve psikolojik harp birimlerinin, insanlığa karşı işlenen soykırım, kimyasal silah ihlalleri ve diğer suçlarının araştırılmasında gerçeğe ulaşılmasını engelleme amacıyla sosyal medya platform’larını  yazılı ve görsel medya gruplarını asparagas iddia gerçek dışı olaylar ve algılarla manipüle  etme faaliyetleri ne yazık ki günümüze değin gayet başarılı olmuştur. Cambridge Üniversitesi’nin komplo teorilerinin demokrasi üzerindeki etkilerini araştırma projesinde önde gelen bir araştırmacı olan John Naughton, Kennedy suikastının ve 11 Eylül’ün korkunç büyük yalanlar olduğunu hemen hemen kabul ediyor. Her iki olayı da araştıran binlerce gazeteci veya araştırmacı tabiri caizse bir bataklığın içine saplanmış ruh hali içinde kalıyor. Zira örnek olarak verdiğimiz her iki olay da tarihin akışını değiştirebilecek cinsten küresel kumpas ve komplolara işaret ettiğinden kurguların profesyonelliği dikkatli gözlerden kaçmıyor.

#​Mehmet Acet
#Zekeriya Kurşun
#Yusuf Kaplan
#Aydın Ünal
#Bülent Orakoğlu
6 yıl önce