Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerinin toplandığı Safahat adlı eseri hemen her evde bulunsa da kitabın yeterince okunmadığı bir gerçek.Bunun en önemli sebebini D. Mehmet Doğan dilimizdeki hızlı değişimle açıklıyor ve özellikle gençlerin Safahat’ı anlaşılır bir şekilde okumaları için yıllardır çaba gösteriyor. Doğan’ın hazırladığı Genç Safahat ve açıklamalı bir Safahat kitabı bulunuyor. Aynı zamanda Mehmet Akif üzerine pek çok araştırma kitabı var. D. Mehmet Doğan ile Mahmet Akif, Safahat ve gençlik üzerine konuştuk.
Safahat dilimizin, edebiyatımızın temel eserlerinden. İlk kitabı 1911’de, 7. Ve son kitabı 1933’te yayınlandı. 6. Kitabı, yani Âsımı esas alırsak yaklaşık yüz yıllık bir eser.
Mehmed Âkif, sadece İstiklâl Marşı ile değil, Safahat’ı ile de hatırlanması gereken büyük bir şairimiz. Nitekim, bilhassa son 20 yıl içinde çok sayıda Safahat yayınlandı. Bunların içinde metni sağlam olanlar var, olmayanlar var. Bazı kurum baskıları içten çok dışa, şekle, gösterişe önem verdikleri için hatalı, hasarlı metinler de yayınlandı. Netice olarak yüzbinlerce belki milyondan fazla Safahat basıldı, Türkiye’de neredeyse her evde Safahat var. Fakat bu yaygınlığa rağmen ne kadar okunuyor? Aynı ölçüde okunduğunu söylemek mümkün değil.
Türkiye’de dil o kadar şiddetli bir değişmeye maruz bırakıldı ki, babamızın, annemizin anladığı Safahat’ı, bugün oğlumuz, kızımız anlamakta güçlük çekiyor. Safahat’ın ilk şiiri Fatih Camii’dir. Bu şiiri okumaya başlayan genç daha ilk şiirde büyük sıkıntı çekiyorlar. Onların kolaylıkla anlayacağı şiirler de var Safahat’ta elbette. Hem onları okumaları hem de eserin bütününden istifade etmeleri gerekiyor. Bunun bir zaman ve yetişme meselesi olduğu ortada. İşte bu noktadan hareketle gençlerin (orta, lise çağında) baştan sona okuyacağı bir Safahat hazırlamak gerektiğini düşündük. Hem şiirlerin seçimi hem açıklanması hem de resimlerle bezenmiş gençlerin severek okuyacağı bir kitap olmalıydı bu.
Şiirleri bugünkü dile çevirmek, zihin tembelliğine yol açıyor çünkü. Gençler bugünkü dile çevrilmiş metni okuyor, böylece şiirin âhenginden, güzelliğinden ve tesirinden yoksun kalıyorlar. Bunun yerine kelime açıklamalarını aynı sayfada, hatta aynı hizada vermek yolunu tuttuk. Kitap resimleme konusunda mahir bir ressama, Erhan Dündar’a güzel renkli çizimler yaptırdık. Kitabı böylece gençlere hitabeden bir şekle büründürdük.
GENÇLERİ HEVESLENDİRSİN İSTEDİK
Bu kitabın Safahat’ı okuma konusunda gençleri heveslendirmesini, yol açıcı olmasını esas aldık. Bu metin okunduğunda öyle bir tesir uyandırmalı ki, gençlerimiz Safahat’ın bütününü okumayı arzu etsinler, kendilerini yetiştirerek, bunu yapmaya çalışsınlar, dedik. Gerçekten de bu yönde bir eğilimin geliştiğini görüyoruz.
Safahat elbette bir şiir kitabı, Mehmed Âkif büyük bir şair. Fakat Safahat’ı sadece şiir kitabı ve Âkif’i sadece şair olarak göremeyiz. Mehmed Âkif, büyük şiir kabiliyetini ve kudretini fikirlerini ifade etmek için kullanmıştır. Onun derdi, büyük sıkıntılar içindeki milletini, emperyalist saldırılar altındaki İslâm dünyasını uyandırmak. Bir ortak duyuş ve şuur uyandırmak, güçlü bir mukavemet oluşturmak istiyor. Âkif’in dün söylediklerini bugün okuyunca, “pek fazla bir şey değişmemiş” dediğimiz nadirattan değil. Onun bilhassa gençlere yönelik söyledikleri aktüelliğini koruyor.
AKİF’İN İDEAL GENÇLERİ ÇANAKKALE’DEYDİ
Âsım, kitap olarak 1924’te yayınlandı. Âkif gençlik için ideal karakterini Çanakkale Savaşı’na gönüllü olarak katılan gençlerden çıkardı. Avrupa’da tahsil gören Âsım, Çanakkale Savaşı’ndan haberdar olunca gönüllü olarak cepheye koştu, onun gibi düşünen birçok arkadaşı şehid oldu, o gazi olarak İstanbul’a döndü. İlk olarak şunu söyleyebiliriz: Âsım kendi nefsinin, beninin önüne değerlerini koydu. Ölümü/şehadeti göze alarak Çanakkale Savaşı’na katıldı. Fedakâr, idealist bir genç. Hem madden güçlü hem maneviyat olarak.
CENAZESİNE KATILMAYIN TALİMATI
Âkif vefat ettiği zaman Ankara’dan Valiliğe ve Üniversite rektörlüğüne talimat geldi: “Cenazeye katılmayın, memurların ve öğrencilerin katılmasına mani olun.” Bu defa emir demiri kesmedi. Âsım’ın nesline yakışır tarzda gençler her şeyi göze aldılar, çelik iradeleriyle İstiklâl Marşı şairine sahip çıktılar. Rejim gençliği ideolojik tekeline aldığından emindi. Gençliğin İstiklâl Marşı şairine sahip çıkması, o zamanın yöneticilerini ciddi şekilde rahatsız etti.
Âsım kitabı yayınlandığından bugüne Âsım’ın nesilleri geldi geçti, hâlâ da bu sıfata lâyık gençlerimiz var, bundan sonra da olacak. Fedakârlık, feragat, fizikten ruha doğru atılış, idealizm… gençliğin şanındandır. Bu anlam bütünlüğünü sağlamak isteyen gençler her zaman olacaktır. Bu itibarla “Âsımın nesli”nin nesli kesilmez!
AKİF’İ ANLATAN ESERLERİ DE OKUMALILAR
Gençler Safahatı okumalı, fakat Safahat’la birlikte Âkif’i anlatan-tanıtan kitaplar da okumalı. Hayatı eseri, eseri hayatı olan bir şahsiyet Mehmed Âkif. Onun hayatın içinden portresini ayrıntılı bir şekilde çizen Mithat Cemal’in Mehmed Âkif’i ellerinin altında olmalı. Dil ve üslup olarak da üstün bir eser olan bu kitapla birlikte Eşref Edib’in, Hasan Basri Çantay’ın Âkif kitapları da okunabilir. Tabiî biyografi olarak Ertuğrul Düzdağ’ın Âkif’i okunmalı. Fikir yönü için Nureddin Topçu ve Sezai Karakoç’un Âkiflerine müracaat edilmeli. Daha yakın zamana gelmek istemiyorum, tabiî onlardan sonra Âkif’i yazanlar da var. Safahat okumak, Âkif’in mücadelesini bilmek kendimizi bilmek için güzel bir başlangıçtır.
TACEDDİN DERGAHI İÇİN ÖNEMLİ MEKTUP
Mektup daha çok yeni, henüz bakanlıktan bir cevap bize ulaşmadı. Fakat, kamuoyu ilgisi yüksek. İstiklâl Marşı’nın yazıldığı binanın, orijinal müze malzemeleri yerine Âkif’in ruhunu rencide edecek tarzda uydurma plastik mankenlerle ve gerekli-gereksiz çoğaltma fotoğraflarla doldurulmuş olması kabul edilebilir değil. Bu mekâna her yıl on binlerce ziyaretçi geliyor. Onların gerçek müze malzemesi ile karşı karşıya kalmaya hakları var.