Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi romanından uyarlanan 2021 yapımı “Şambala” filmi, geçtiğimiz günlerde AKM Yeşilçam Sineması’nda gazeteci ve sinemacılara gösterildi. Gösterime eşlik eden Filmin Yönetmeni Artıkpay Süyündukov, kitabın dışına çıkmadıklarını söyledi. Yeni Şafak’ın sorularını cevaplayan yönetmen, Kırgız toplumunun değerlerinin küreselleşmesine tepki olarak filmi yaptığını belirtti.
Yapım, annesinin ölümü ve babasının uzaklara gitmesinin ardından dedesi tarafından büyütülen 8 yaşındaki Şambala’nın hayatını anlatıyor. Kırgızistan’daki Tanrı Dağlarında yaşayan küçük çocuk, geleceğin belirsizliği ve acımasız bir amcanın etkisindedir. Bu zorlukların yanında manevi ve duygusal olarak da gel gitler yaşayan filmin kahramanı, aynı zamanda yerel efsanelerle yaşamın gerçekliğini sorgular.
ROMANIN FELSEFESİNE DOKUNMADIK
- “Filmin hikayesinin yüzde sekseninin romana benzemediğini söyleyen yönetmen, genel olarak, romanın fikri ve felsefesinin filme aktarıldığını ifade ediyor. Süyündukov, “Biz filmde daha çok olayın duygusal tarafını, küçük çocuğun gözüyle dünyanın subjektif algılamasını yansıtmaya çalıştık. Film, esasında toplumdaki manevi krizi, insanın iç çatışmasını, manevi ve maddi dünyalar arasında yaşanan mücadeleyi konu alıyor. Son 30 yıldır Kırgızların toplumsal değerleri küreselleşmeyle tehdit altında. İnancını kaybeden insan, manevi yıkıma mahkum olacaktır. İşte bu konuları ele alan Şambala, karanlık bir dünyada hayallerinin ışığıyla aydınlığı arayan bir çocuğun kaderini anlatıyor” diyor.
EFSANEYE DE YER VERİLİYOR
Geçtiğimiz kasım ayında düzenlenen Korkut Ata Türk Dünyası Film festivalinde en iyi yönetmen ödülünü de alan Süyündukov, Cengiz Aytmatov’un ailesinin de filmi izlediğini ve çok beğendiğini söyledi. Aytmatov’un oğlu Eldar Aytmatov, festivalde yönetmenle yaptığı görüşmede film hakkında ‘en iyi uyarlama’ demişti.
Filmde, bölgeye özgü ve yerel halkın diline pelesenk olmuş birçok efsaneye de yer veriliyor. Efsanelerin günümüz insanı için ne anlam ifade ettiğine de değinen Süyündukov, “Atalarımız, bize kendilerinin dünya görüşünü, gelecek inançlarını yansıtan çok güzel masallar, destanlar, mitleri miras bırakmışlar. Biz ise çok faydacı ve akılcı bakıyoruz meselelere. Bu da inancımızı kaybetmemize yol açıyor. Filmin başrolündeki ve diğer çocuklarda bu inanç hâlâ var. Biz onların iç dünyasını anlayıp, bunu sanatla yansıtmalıyız” diye konuştu.
Oscar’a aday gösterilmişti
Film çekimlerine 2018 yılı baharında başladıklarını söyleyen Süyündukov, kış sahnelerini ise 2019 yılında tamamladıklarını aktardı. Zorlu arazi şartları ve pandemi nedeniyle kurgusu geçtiğimiz yıl tamamlanan filmin galası da geçen yıl yapıldı. Oscar’a aday gösterilen filmin sürecini yönetmen, “Film yaklaşık 4 bin metre yükseklikte, iletişim araçlarının çalışmadığı bir ortamda çekildi. Çekim ekibinin büyük bir kısmını Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin mezunları oluşturdu” ifadeleriyle anlattı.
