|

Basın ve sanatın çarpıcı birlikteliği

Pera Müzesi, Annette ve Peter Nobel’in koleksiyonundan eserlerle oluşturulan “Ve Şimdi İyi Haberler” sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Matbaanın icadıyla birlikte kitleselleşen iletişim araçları ve sanat arasındaki diyaloğa odaklanan sergi, “Basın Sanatı” adı altında basın ve sanatın 150 yıllık çarpıcı birlikteliğine ev sahipliği yapıyor.

Latife Beyza Turgut
01:00 - 17/04/2022 Pazar
Güncelleme: 04:05 - 17/04/2022 Pazar
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

una ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi ev sahipliğinde, kitle iletişim araçları ve sanat arasındaki ilişkiyi odağına alan Ve Şimdi İyi Haberler sergisi, Annette ve Peter Nobel Koleksiyonu’ndan kapsamlı bir seçkiyi bir araya getiriyor. Christoph Doswald’ın küratörlüğünde gerçekleşen sergi, yalnızca modern sanat tarihinin hatlarını izlemekle kalmıyor son 150 yılın, bilim, kültür ve siyasetteki en can alıcı meselelerini ele alan bir çalışma alanı niteliği de taşıyor. Resim, fotoğraf, kolaj, desen, yerleştirme, video gibi farklı ifade araçlarıyla 164 sanatçının 300’e yakın eserinin yer aldığı sergi, modern ve güncel sanatın en önemli dönemlerini izlemeye olanak sağlıyor. Düşünsel bir başlangıç noktası olarak gazeteden yola çıkan Ve Şimdi İyi Haberler, metin ve haber ilişkisine, fotoğrafın bulunmasının toplumu nasıl şekillendirdiğine ve totaliter sistemlerin kitle iletişim araçları üzerindeki güçlü etkisine odaklanıyor.

KİTLE KÜLTÜRÜNÜN ÖNCÜSÜ

Modern ve güncel sanatın en önemli dönemlerini izleme olanağı sunan bu eserleri bir araya getiren serginin küratörü Christoph Doswald basın ve sanatın 150 yıla dayanan birlikteliklerinin başlangıcını “Medusa’nın Salı” isimli tablonun hikayesi ile açıklıyor. Gerçek bir trajediye dayanan tablonun hikayesi ise şöyle: 1816’da ile Batı Afrika sahillerinden geçmekte olan Medusa isimli gemi 400 kadar yolcusuyla karaya oturur. Yolcuların tamamı tahliye sandallarına sığmayacağı için 149 kişilik dev bir sal inşa edilir. Maksat, sandalların arkasına salı bağlayıp çekerek bu insanları güvenli bir limana ulaştırmaktır. Ancak gece olduğunda tahliye sandalındaki kürekçiler halatları çözer ve saldaki 149 kişiyi kendi kaderine terk ederler. Aradan on iki gün geçtikten sonra, kazazedeler başka bir gemi tarafından fark edilir. Fakat fark edilen salda yalnızca 15 sağ kalabilmiştir.

Medusa gemisiyle ilgili bu dramatik olay, o tarihte benzeri görülmemiş bir skandal doğurur. Felaket haberi, bir yandan sözlü aktarımla, bir yandan da gazetelerle yayılır. Hatta üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen olay hala basın nezdinde güncelliğini korur. Bunun kanıtı da 1819’da ressam Théodore Géricault tarafından sal üstünde hayatta kalan son kişilerin resmedildiği “Medusa’nın Salı” isimli yağlı boya resimdir. Bugün Louvre Müzesi’nde sergilenen eser, günümüzde görsel kitle kültürünün öncü örneği olarak kabul ediliyor.

GERÇEĞİN SANATLA YÜRÜYÜŞÜ

Peki, Géricault’ın gerçek bir olaya dayanan yağlı boya tablosunun “Basın Sanatı” anlamında yeri nedir? Géricault’ın tablosunu hazırlarken o güne kadar sanat dışı kabul edilen iki yöntemi birden uyguladığını söyleyen Doswald, bu yöntemlerin aslında haberciliğin de temeli olan araştırma yapmak ve konuyu kamuoyuna yaymak olduğunu açıklıyor. Sanatsal olarak sınıflandırılacak bir eylem için Géricault, deniz kazasından sağ kurtulanlarla buluşmuş, söz konusu salın bir maketini yaptırmış ve sayısız eskiz çizmiştir. Yine bu amaçla bir hastaneye gidip ölüm döşeğinde yatanları gözlemlemiş, morgda cansız bedenleri incelemiş ve araştırmalarını tamamladıktan sonra sahneyi tuvale kısa sürede geçirmiştir. Aydınlanma Çağı’ndan bu yana kabul gören hâkim görüş; sanat eserinin eşsiz olması, usta ellerden çıkmasıdır. Eserler, saklanıp korunur, onarılır, bilimsel olarak belgelenir ve pahalıdır. Oysa günlük gazete ve dergiler; her gün yeni baştan üretilen, okunduktan sonra atılan kitlesel tüketim ürünlerinden başka bir şey değildir. Doswald’a göre “Medusa’nın Salı” resmi her iki özelliği birden barındırır.

Hem bir sanat eseri hem de medya popüler kültürünün bir nesnesi olarak “Basın Sanatı”nın belki de ilk örneğidir. Sanat ile medya arasındaki ilişkini değişkenliğine de dikkat çeken Doswald, “Basın Sanatı” kapsamında, en geniş anlamıyla, basılı metin ve görselle ilişkisi olan eserlerin sergilendiği bu sergiyi, sanat ile gerçekliğin el ele yürüyüşünün Pera Müzesi’ndeki bir prototipi olarak tanımlıyor.

SERGİYE ÖZEL GAZETE

Alberto Giacometti, Aleksandr Rodchenko, Andy Warhol, Andreas Gursky, Jenny Holzer, Bedri Baykam, Barbara Kruger, Christo, David Hockney, Dennis Hopper, Elmgreen & Dragset, Fernand Légér, Georges Braque, Henri Cartier-Bresson, Joseph Beuys, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Le Corbusier, Malevich, Man Ray, Mayakovski gibi önemli sanatçıların “Basın Sanatı” olarak tanımlanan 300’e yakın eserini bir araya getiriyor. Koleksiyon, hem bir kültür tarihi arşivi hem de geleceğin sanat söylemlerini gerçeklikle yüzleştirecek bir kaynak olarak sanatseverlerin dikkatini çekiyor. Basın Sanatı’na saygı duruşu niteliğindeki sergiye sergiyle aynı adı taşıyan bir de gazete eşlik ediyor. Ve Şimdi İyi Haberler: Nobel Koleksiyonu’ndan Eserler sergisi 7 Ağustos’a kadar Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilir.Alberto Giacometti, Aleksandr Rodchenko, Andy Warhol, Andreas Gursky, Jenny Holzer, Bedri Baykam, Barbara Kruger, Christo, David Hockney, Dennis Hopper, Elmgreen & Dragset, Fernand Légér, Georges Braque, Henri Cartier-Bresson, Joseph Beuys, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Le Corbusier, Malevich, Man Ray, Mayakovski gibi önemli sanatçıların “Basın Sanatı” olarak tanımlanan 300’e yakın eserini bir araya getiriyor. Koleksiyon, hem bir kültür tarihi arşivi hem de geleceğin sanat söylemlerini gerçeklikle yüzleştirecek bir kaynak olarak sanatseverlerin dikkatini çekiyor. Basın Sanatı’na saygı duruşu niteliğindeki sergiye sergiyle aynı adı taşıyan bir de gazete eşlik ediyor. Ve Şimdi İyi Haberler: Nobel Koleksiyonu’ndan Eserler sergisi 7 Ağustos’a kadar Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilir.

#Pera Müzesi
#Annette Nobel
#Peter Nobel
#Matbaa
#basın
#Christoph Doswald
#Andy Warhol
2 yıl önce