|

Cephe gerisinde hakim güç mizahtı

Türk mizah tarihinde önemli bir yer tutan dergiler, Merve Ünver’in çabalarıyla kitaplaştı. 300 dergi arasından seçilen “İstanbul’un 100 Mizah Dergisi”nde savaş zamanları da yayına devam eden yayınlar görülüyor. Ünver, “Mizahı, halka cesaret vermek için kullanıyorlar. Karikatürlerde Osmanlı Devleti aslan olarak tasvir ediliyor. Cephe gerisinde hakim gücün mizah olduğunu görüyoruz” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 16/04/2017 Pazar
Güncelleme: 08:49 - 16/04/2017 Pazar
Yeni Şafak
Merve Ünver
Merve Ünver

Güldürü sanatının kalesi olarak görülen mizah dergileri günümüzde yalnızca siyasi eleştiri aracı olarak kullanılıyor. Yayınlarda yazılardan çok da karikatürlerin bolluğu dikkat çekiyor. 90 yıllık mizah tarihimizin seyrini araştıran Merve Ünver, 300 dergi arasından önem sırasına göre 100 tanesini seçerek “İstanbul’un 100 Mizah Dergisi” adlı çalışmayı hazırladı. Dergilerde mizah tercümeleri, şiirleri, hikayeleri ve karikatürler bulunuyor. Dergi faaliyetleri için İstanbul’a gelmenin şart olduğuna değinen Ünver, “Mizahı, halka cesaret vermek için kullanıyorlar. Halka, ne oldukları ve daha iyi ne olabilecekleri aşılanıyor. Karikatürlerde Osmanlı Devleti aslan şeklinde tasvir ediliyor. Diğer devletler ise çakal, köpek olarak. Yani güldürmekten çok bir alt metin vermek, kurtuluşa, mücadeleye sevk etmek düşüncesi var. Cephe gerisinde hakim gücün mizah olduğunu görüyoruz” diyor. İstanbul Kültür AŞ Yayınları arasından çıkan çalışmada en çok yer verilen karakterler ise Nasreddin Hoca, Nekrekü, Pişekar, Hacivat, Karagöz.

MİZAH YAPMAYA VAKİT YOKTU

1867’de çıkan Terakki Eğlencesi’nden 1956 yılındaki Dolmuş’a kadar dergi alanında mizah tarihimizin izlerini süren Merve Ünver, “Matbaa makinası ve kağıt standart olduğu için basım tek boyutta oluyor. Hangisi gazete hangisi mecmua, risale, dergi ayrım yapmakta zorlandım. Ciddi yazıların büyük bir kısmı kapladğı dergilerde güldürü kısmı karikatürlerle sağlanıyor. Öldürülen ve sürgüne gönderilen isimlerin olduğu bir dönemde çizerler günümüze göre çok cesur. Osmanlı döneminde bir dönem karikatür dergiler yurt dışında basılıp ülkeye getiriliyor. Daha sonra ise 60 dergi birden çıkıyor ancak çoğu birer sayı. Ardından II. Meşrutiyet’in ilanı ve Balkan Savaşı başlıyor. Aslında mizah yapmaya da pek vakit yoktu” diyor.

  • Merve Ünver 300 yayın arasından 100 seçki yaptı. Doğal afet, savaş, ekonomik sıkıntılar, azınlıkların ayrılık olaylarına rağmen mizah dergilerinin çıkmaya devam ettiğini söylüyor. Ünver'in dikkat çektiği diğer nokta ise Türkiye'nin aslan olarak resmedilmesi.
YAZILAR GAYET CİDDİ

Merve Ünver kitaptaki en önemli yayın olarak gördüğü Akbaba hakkında şunları söylüyor: “70 yıl yayınlanan Akbaba dergisi mizah yayınları arasında en uzun süre çıkanı. Kadrosunda Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Peyami Safa, Mehmet Rauf, Ahmet Rasim gibi aşina olduğumuz isimler vardı. Derginin Ramiz Gökçe adlı bir karikatüristi var. Aydede, Kelebek gibi yerlerde de yazmış ama asıl bağlı olduğu dergi Akbaba. Derginin bel kemiği. Bir mizah okulu olarak görülür. Harf inkılabını çok hızlı bir şekilde kabul ediyor ve ona göre yayınlar yapmaya başlıyor.”


İnsan hamalları vardı

Yayınların çoğunun Osmanlıca, Fransızca, Arapça olarak 3 dilli basıldığını söyleyen Ünver, dergiler üzerinden tarih okuması yapılabileceğinin de altını çiziyor: “Azınlıkların varlığı, savaşlar, ekonomik sıkıntılar, padişahlar, ideolojik görüşlere yer veriliyor ve sistem eleştirisi yapılıyor. İstanbul’da büyük bir altyapı sorunu var. Yağmur yağdığında sel olan sokaklarda insan hamalları türüyor. Bunlar, para karşılığında insanları suyun içinden geçiren kişiler. At arabaları çoğalıyor ve kazalar başlıyor. Otomobilin geldiği dönemde insan ölümleri oluyor. Bu gibi sıkıntılar için hazırlanan sayfalarda karikatür ve yazılara yer veriliyor.”

#Mizah
#Aydede
#Kelebek
7 yıl önce