Dev yapılar kent dağcılarına emanet

İlker Nuri Öztürk
04:0028/10/2018, Pazar
G: 27/10/2018, Cumartesi
Yeni Şafak
Endüstriyel dağcılık veya kent dağcılığı olarak bilinen sektörün Türkiye’de 15 yıllık bir geçmişi var.
Endüstriyel dağcılık veya kent dağcılığı olarak bilinen sektörün Türkiye’de 15 yıllık bir geçmişi var.

Kent hayatının silüetini oluşturan yüksek yapılar gökdelenlerin camını kim silecek, köprülerin ışıklarını kim takacak, stadyum duvarları nasıl boyanacak gibi soruları akla getiriyor. Devasa yapıların emanet edildiği kent dağcısı Mehru Kara, “Şehri yukarıdan görebilmek çok başka bir duygu. Nerede trafik var görebiliyoruz. Ufak da olsa şehirde kalan yeşillikleri fark ediyoruz. Yükseklik korkumu gökdelenlere tırmanarak yendim” diyor.

İnsanoğlunun kendi tabiatını kurduğu kentlerin ihtiyaçları zamanla değişiyor. Elektrik, ulaşım, eğlence, sanayi sektörlerinin gelişimiyle yeni yapılar inşa ediliyor ve her devasa yapının farklı ihtiyacı var. Köprülerin daha iyi görünmesini, gökdelen camlarının temiz olmasını, stadyumun boyalı olmasını istiyoruz. İşte tam burada yardım, kent dağcılarından geliyor. Endüstriyel dağcılık veya kent dağcılığı olarak bilinen sektörün Türkiye’de 15 yıllık bir geçmişi var. Ortak uğraşı kaya tırmanışı, dağcılık ve adrenalin tutkusu olan kişiler köprülerin ışıklandırması, özel günlerde bayrak asımı, stat demirlerinin boyanması, konser sahnesi kurulumu, gökdelen camlarının temizliği, rüzgar gülleri, dev yakıt tanklarının bakımı, macera parklarında oyunların kurulumu ve bakımı yani aslında iple erişilebilecek her yere tırmanabiliyorlar.

DAĞCILIK DEFTERİNİZ
BOŞ KALMAMALI

Küçükken izci olan Mehru Kara, izcilikten dağcılığa oradan da kaya tırmanışlarına başlamış. Kaya tırmanışlarında kent dağcılığıyla aynı malzemeleri kullandığını belirten Kara, “Farklı bir heyecan yaşamak için kent dağcılığı yapmaya başladım. Şehri yukarıdan görebilmek çok başka bir duygu. Nerede trafik var görebiliyoruz. Ufak da olsa şehirde kalan yeşillikleri fark ediyoruz. Ekipte herkes birbirini tanıyor, uzun yıllardır arkadaşız. Biz hiçbir zaman ofiste çalışamayız. Genel olarak rahat bir çalışma ortamı isteyenler bu işi tercih ediyor. Yükseklik korkusu olan biriydim. Bu korkumu tırmanarak yendim, gökdelen tepelerinde her seferinde hâlâ tatlı bir korku oluyor.”

Kent dağcısı olmak için IRATA belgesi almak gerekiyor. Belge için başvuru yapılıyor ve 5 günlük eğitimin ardından 1 sınav oluyor. Hız, güç ve pratik zekaya bakılan tırmanma çalışmaları büyük bir depoda kurulan platformda yapılıyor. Belgeyi almaya hak kazanırsanız sizin adınıza bir defter açılıyor. Buraya çalışma saatleri yazılıyor. 1. seviyedeki dağcı, bin saatlik çalışma süresini doldurmak zorunda ki 2. seviyeye geçebilsin. 1. seviyedeki birinin yaptığı işlerle 4. seviyedeki birinin yaptıkları farklı. Yani seviye geçmek kolay değil ve yükseldikçe çalışma saati ve zorluk derecesi de artıyor. Bu nedenle bir hevesle belge alanlar genelde 1. seviyede kalıyor. Birinci seviyedeki dağcı cam silme, köprü ışıklandırması yaparken beşinci seviyedeki dağcı, rüzgâr gülü bakımı yapabiliyor.


ZORLUKLARI EĞLENCEYE DÖNÜŞTÜRDÜK

Havadayken dengede durmanın yanı sıra soğukla mücadele ettiklerini söyleyen Kara, sözlerine şöyle devam ediyor: “Genelde hava durumuna bağlı çalışıyoruz. Çünkü kendi evinizde de yağmur yağacaksa camları silmezsiniz. Biz de öyle yapıyoruz. Rüzgâr sıkıntımız çok. Gökdelen tepesinde şimşek çaktığında da korkunç oluyor ama yaptığımız işten keyif almaya devam ediyoruz. Bazı eğlenceli zorluklar da oluyor tabi. Mesela Paladium AVM’nin girişinde bulunan dev fanusun camını silmiştik. Dıştan kolaydı ama içerden silerken yüzümüze sürekli su damladı ve çok ıslandık.” Eskiden maddi getirisi daha yüksek olan kent dağcılığını olumsuz etkileyen bir etken de taşeron firmalar. Bu firmalar işi daha ucuza yapmaya çalışırken görünüşe bakılırsa belgesiz işçi çalıştırma, yıpranmış ekipman kullanımı gibi kolaycılıklara kaçabiliyorlar. Bazı şirketler de ucuzluğundan dolayı bu firmaları tercih ediyor.

HAYATIMIZIN MERKEZİNDE
DAĞCILIK VAR

Sümela Manastırı’ndaki restorasyon için bölgeye gitme ihtimali olan Mehru Kara, dağcılığın hayatının merkezinde olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Manastırın bir yanı uçurum. İskele kurup çalışma yapamazsınız. Yukardan iple inmeniz gerekiyor. Bu durumda hem yüksekte çalışabilecek hem de restorasyon bilen birine ihtiyaç oluyor. Ben de restorasyon okumaya başladım ve mesleğimle hevesimi birleştirdim.” Kent dağcılığı alanında erkeklerin daha aktif olmasını ise şöyle açıklıyor: “İşlerimiz genelde bilgi ve güce dayalı olduğu için güç kısmında erkekler öne çıkıyor. Örneğin elektrik hattı çekmek gerektiğinde bunu bilen birinin o işi yapması yeterli oluyor. Ancak bir işte silikon tabancasıyla çalışmak gerekiyorsa örneğin hem sağlam durup hem tabancayı kullanmak kadınlar için zor oluyor. Bu sebeple erkekler daha çok iş alabiliyor.”

Malzemeler kişiye özel

Kent dağcıları havada ne kadar eğlenirlerse eğlensinler güvenlik önlemlerine sıkı sıkıya bağlılar. Kent dağcılığında malzemenin önemine değinen Mehru Kara, “Havadayken yanınızda sadece malzemeler oluyor. Hayatınız onlara bağlı, bunun bilincindeyiz. Malzemelerimiz bilekli bot, cepli pantolon, havaya göre içlik, rüzgar geçirmez montlar, yağmurluk, yarım kemer, full kemer, kask, salıncaklardaki gibi küçük bir oturaktan oluşuyor. Kimse başkasının kaskını kullanmaz, yeleğim, kemerim bana özel boyuttadır, makaraların sağlamlığı, dönemsel bakım, iplerin kontrolü sık sık takip edilir” diyor.

#dağcılık